Sayfa Yükleniyor...
Parkinson Hastalığı Derneği Başkan Yardımcısı Nöroloji Uzmanı Prof.Dr. Raif Çakmur, Parkinson hastalığı hakkında kamuoyu tarafından bilinmeyenleri ve yanlış bilinenleri anlattı
EMİNE YALÇIN
Parkinson Hastalığı Derneği Başkan Yardımcısı Nöroloji Uzmanı Prof.Dr. Raif Çakmur, Parkinson hastalığının tipik olarak orta ve ileri yaşın hastalığı olduğunu ve ortalama 60 yaş civarında başladığını söyleyerek, hastalığın asıl belirtilerinin hareket ile ilgili (motor) belirtiler olsa da son yıllarda hastalığın hareket etkilenmesinden önce koku alma sorunu, kabızlık, depresyon, uyku problemleri ve omuz ağrısı gibi sorunlarla da başlayabildiğine de dikkat çekti.
DERNEĞİN ÇALIŞMALARINI GELİŞTİRMEYİ İSTİYORUZ
Parkinson Hastalığı Derneği Başkan Yardımcısı Nöroloji Uzmanı Prof.Dr. Raif Çakmur, Parkinson Hastalığı Derneğinin 30 Nisan 1993 tarihinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı bünyesinde kurulduğunu hatırlatarak, dernek, sonrasında Türkiyedeki tüm nöroloji uzmanlarını, diğer hekimleri, Parkinson hastaları ve hasta yakınlarını kapsayacak şekilde yaygın bir yapıya kavuşturulduğunu anlattı. Çakmur, derneğe nöroloji uzmanlarının, tüm diğer hekimlerin, hastalar ve yakınlarının üye olabildiğini, üyelik konusunda halen bir sınırlama söz konusu olmadığını ve şu an 300e yakın üyelerinin bulunduğuna dikkat çekerek, derneğin kuruluş amaçlarını ise şu şekilde anlattı: Parkinson hastalığının toplumda tanınması ve öneminin anlaşılmasına yönelik çalışmalarda bulunarak, bu amaçla ilgili resmi, özel ve basın-yayın kuruluşlarıyla işbirliği yapmaktır. Parkinson hastalığının hekimlerce daha kolay tanınmasını sağlamaya yönelik çalışmalarda bulunmayı hedefliyoruz. Bu amaçla broşür ve kitap gibi yayınlar hazırlamak, seminer, kurs ve benzer toplantıları düzenlemek, ilgili resmi ve özel kuruluşlarla işbirliği yapıyoruz. Parkinson hastalığının tedavisi konusunda gelişmeleri takip ederek, uyguluyoruz ve sonuçlarını bildiriyoruz. Parkinson tanısı konmuş hastalara yardımcı oluyoruz. Hastaların tıbbi fiziksel ve psikolojik sorunlarını çözümlemeye yönelik girişimlerde bulunuyoruz, olanaklar elverdiğince tıbbi tedavi ile beraber psikolojik danışma ve rehabilitasyon hizmetlerini sağlayacak çalışmalarda bulunuyoruz. Merkezler kurarak, gerekli personel ve araçlar temin ediyoruz. Parkinson hastaları ve aileleri arasında ilişki kurmasını sağlıyoruz. Hasta ve ailelerine gerekli danışmanlığı götürüyoruz. Parkinson hastalığı bununla ilgili konularda çalışan hekimler arasında işbirliği kurulması için çalışıyoruz. Buna yönelik ve eğitim geliştirme amaçlı özel konferanslar, seminerler ve bilimsel toplantılar düzenleyerek, konu ile ilgili iç ve dış literatürü izlemek, bir bilgi bankası kurmayı hedefliyoruz. Bakanlar kurulundan gerekli izni alarak Parkinson hastalığı ile ilgili uluslararası ve başka ülkelerin ulusal dernekleriyle ilişkiye geçmeyi de hedefliyoruz. Son olarak da başka illerde şubeler açarak derneğin çalışmalarını yurt çapında yaymak ve geliştirmek, Türkiyede aynı isimde kurulmuş veya aynı amaçlarda çalışan başka derneklerle federasyon kurabilmek veya kurulmuş federasyonların çalışmalarını güçlendirmek istiyoruz dedi.
TOPLUMA YÖNELİK BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI YAPIYORUZ
Derneğin temel faaliyet alanlarını Parkinson hastalığı ile ilgili bilgi birikimini, farkındalığı ve bilinçlenmeyi arttırmak olarak özetlenebileceğini belirten Çakmur, Bu amaçla hekimlere, hasta ve hasta yakınlarına ve genel olarak topluma yönelik bilgilendirme çalışmaları yapıyoruz. Bu arada hasta ve hasta yakınlarının sorunlarına da destek olmaya çalışıyoruz. PHD, toplumda Parkinson hastalığına karşı farkındalığı artırmak amacıyla zaman zaman yerel toplantılar düzenleyerek, son yıllarda daha düzenli olmak üzere her Nisan ayında özellikle 11 Nisan Parkinson Hastalığı Günü haftasında yazılı-görsel medya üzerinden tanıtıcı çalışmalar yapılıyor. Ayrıca, yaklaşık 20 yıldır Parkinson hastalığı ve hareket bozukluklarında nöroloji uzmanlarına yönelik olarak her iki yılda bir Ulusal PH ve Hareket Bozuklukları Kongresi düzenleniyor. Yine, ilgili hekimlere yönelik olarak Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Dergisi yayımlanıyor diye konuştu.
PARKİNSON HASTALIĞI NEDİR?
Çakmur, Parkinson hastalığının tipik olarak orta ve ileri yaşın hastalığı olduğunu ve ortalama 60 yaş civarında başladığını açıklayarak, Amerika Birleşik Devletlerinde 65 yaşın üzerindeki her 100 kişiden biri Parkinson hastasıdır. Yurdumuzda henüz kesin rakamlar bilinmemekle birlikte benzer sayıda hasta olduğunu düşünmekteyiz. Hastalık genç yaşlarda da başlayabilmektedir. Ancak yaşlanma ile görülme sıklığı artmaktadır. Yapılan çalışmalar Parkinson hastalığının erkeklerde kadınlara göre biraz daha sık görüldüğünü göstermektedir. Parkinson hastalığı beyinde hareketlerimizden sorumlu olan hücrelerin ufak bir bölümünün hasara uğraması ve eksilmesi (dejenerasyon) sonucu ortaya çıkar. Bu hücreler bilgileri bir sinir hücresinden diğerine gönderen dopamin adı verilen kimyasal bir madde salgılar. Beyinde yeterli dopamin yapılamazsa hareket ve duruş işlevleri etkilenerek Parkinson hastalığı belirtileri ortaya çıkar. Dopamin eksikliğinin temel belirtileri hareketlerde yavaşlama, hareket yeteneğinin azalması ve titremedir. Ancak titreme her hastada olmayabilir. Hastalık yavaş bir şekilde ilerler. Hastadan hastaya belirtilerin varlığı, şiddeti ve hastalığın ilerleme hızı farklıdır. Günümüzde hastalığı tamamen iyileştirici, kesin bir tedavisinin henüz bulunmamasına karşın, kullanılan ilaçlar belirtileri büyük ölçüde düzeltmekte ve birçok hastanın yaşamını aktif ve üretken bir şekilde sürdürmesini sağlayabilmektedir. Böylece Parkinson hastalarının çoğu düzenli tedaviyle uzun yıllar mutlu olarak yaşarlar şeklinde konuştu.
BELİRTİ VE BULGULAR TAM OLARAK AYNI OLMAZ
Hastalığın asıl belirtilerinin hareket ile ilgili (motor) belirtiler olsa da son yıllarda hastalığın hareket etkilenmesinden önce koku alma sorunu, kabızlık, depresyon, uyku problemleri ve omuz ağrısı gibi sorunlarla da başlayabildiğinin de altını çizen Çakmur, Parkinsonizmin temel görüntüsü hareketlerde yavaşlama ve hareket miktarının azalmasıdır. Titreme Parkinson hastalarının yaklaşık olarak yüzde 50 ile yüzde 75 kadarında başlangıç bulgusudur. Hastaların bir bölümünde titreme hiç görülmeyebilir. Bazen erken bulgular çok silik olabilir, öyle ki aylarca fark edilmeyebilir. Söz konusu belirtilerin ortaya çıkmasında belli bir sıra olmadığı gibi her hastada hepsi birden olmaz. Hastalarda belirti ve bulgular tam olarak aynı olmaz. Başlangıçta sıklıkla bir beden yarısında veya yalnızca bir kol veya bacakta ortaya çıkan belirtiler zaman içinde tipik olarak bir beden yarısında belirgin olmak üzere iki yanlı tutulmaya yol açar ifadelerini kullandı.
HASTAYA YARDIMCI OLACAK KİŞİLER AİLE BİREYLERİ
Çakmur, Parkinson hastalığının tanısından itibaren tüm seyri boyunca aile bireylerine çok önemli görevlerin düştüğünü vurgulayarak, ilk aşamada kronik seyirli bir hastalık tanısının hasta üzerinde oluşturabileceği stres ve kaygıyla mücadelede hastaya en çok yardımcı olacak kişilerin en yakın aile bireyleri olduğunu söyledi. Çakmur, Hastalığı objektif olarak anlama, nedenleri konusunda yanlış fikirlere ve karamsarlığa kapılmadan herkes de olabilecek bir problem olarak ele alınmasında hekimin bilgilendirmesini en iyi hastaya aktaracak, onu moral olarak destekleyecek kişiler yine aile bireyleridir. Bu kabul ve destek süreci hastalığın tüm seyri boyunca çok önemlidir ve tedavi başarısının esasını oluşturur. Tedavi bilindiği gibi oldukça karmaşık olan ve hastalık ilerledikçe giderek daha çok sayıda ve çeşitte olan ilaçlar veya cerrahi yöntemlerle yapılmaktadır. Tüm bu tedavi yöntemleri (ilaç ve cerrahi yöntemler) hastalığın belirtilerini önemli ölçüde düzeltirken bir taraftan da her birini ve mücadele yollarını çok iyi bildiğimiz bazı yan etkilere yol açabilirler. İlaçların zamanında, düzenli ve önerilen dozlarda alınması ve bu olası yan etkilerin takibi konusunda yakın aile bireyleri vazgeçilemez önemdeki yardımcılar durumundadırlar. Beklenen etki ve olası yan etkilerinin bilinerek yakından takibi, düzenli doktor kontrolleri, yan etkilere karşı etkin tedbirlerin zamanında devreye konulması tedavide önemli olan genel kurallarıdır. Ayrıca hastalığın ilerleyen dönemlerinde gerektiğinde kullanılan pompa cihazları yardımıyla cilt altından veya bağırsağa uzanan tüplerle verilen ilaç uygulamalarında aile bireyleri katkıda bulunmak durumunda kalırlar. Hastaların genelde yaşlı bireyler olması, zamanla hafıza problemlerini eklenmesi tüm bu katkıları çok daha kritik ve gerekli hale getirir. Bu nedenlerle tanı konulmasından itibaren hastalığın ilerleme sürecinde karşımıza çıkacak tüm sorunları hastayla beraber göğüslemekte ona her türlü desteği vermekte aile bireyleri ekibin vazgeçilmez parçasını oluştururlar dedi.
GEREKSİZ BİR KORKU SÖZ KONUSU
Parkinson hastalığının toplumda yeterince bilinmediğini vurgulayan Çakmur, bu nedenle de hastalıktan gereksiz bir korku söz konusu olduğunu belirtti. Çakmur, Hastalık Alzheimer hastalığı ile karıştırılmaktadır. Oysa Alzheimer öncelikle zihinsel yetileri etkiler ve bunamaya yol açar. Parkinson hastalığı ise hareketlerde yavaşlık, katılık ve titreme ile karakterizedir. Parkinson hastalığının farkındalığına yönelik çalışmalar sadece Parkinson Hastalığı Derneği tarafından yürütülmektedir. PHD Farkındalık Etkinliklerinin temel hedefi Parkinson hastalığının tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve tedaviye uyumla yaşam kalitesinin belirgin artacağının benimsetilmesidir. Bu amaçla internet, sosyal medya, yazılı ve görsel basın kullanılmaktadır. 11 Nisan Dünya Parkinson Gününde ise farkındalık etkinliği daha kapsamlı bir kampanya şeklinde gerçekleştirilmektedir. Bu tür bilgilendirme, farkındalık ve bilinçlenme etkinliklerinin daha çok desteklenmesini bekliyoruz diye konuştu.
HASTALAR, TEHLİKELİ YÖNTEMLERDEN UZAK KALSINLAR
Çakmur, kamuoyunda en yaygın yanlış bilgilerin, baklanın yararı ve cerrahi tedavi ile hastalığın tamamen ortadan kalkacağı konuları olduğunu söyleyerek, sözlerine şu şekilde bitirdi: Baklanın hastalık üzerine tek başına veya ilaçla birlikte olumlu etkisinden söz edilemez. Parkinson tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar bakla benzeri bitkilerden elde edilmektedir. Bu ilaçların içindeki ek madde bakladaki dopaminin beyne ulaşmasını sağlar. Bu ilaçlarla birlikte bakla tüketimi istemsiz hareketler, kafa karışıklığı, bilinç bulanıklığına neden olabilir. Yani hasta ilacını aşırı dozda almış gibidir. Bazı Parkinson ilaçları ise bakladaki etken maddenin beyne ulaşmasını sağlamadığından, bu tür ilaçlarla birlikte bakla tüketiminin sakıncası yoktur. Bu nedenle hastalar baklayı bir tedavi olarak görmemeli ve hekimlerine danışmadan büyük miktarlarda tüketmemelidirler. Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılan hiç bir cerrahi yöntem hastalığı tamamen ortadan kaldırmaz. Ancak uygun hastalarda Parkinson hastalığı cerrahisi yararlı olabilir. İlaç tedavisi gibi tedavinin bir parçası olarak yakma (ablasyon) ve beyin pili (derin beyin stimülasyonu) olarak bilinen yöntemler uygulanabilir. Ameliyat kararı için önce Parkinson hastalığı tedavisinde deneyimli bir nöroloji uzmanı tarafından doğru tanı konulduğundan ve en uygun ilaç tedavisinin uygulandığından emin olunmalıdır. Ayrıca zaman zaman görsel medyada Parkinson hastalarına klasik ilaçların kesilmesini ve tamamen bitkisel karışımların kullanılmasını öneren programlar izliyoruz. Hastalarımızın sonuçları tehlikeli olabilecek bu yöntemlerden uzak kalmalarını diliyoruz.
Haber Merkezi