Sıcak havalarda kalbe dikkat

Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Dahiliye Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Mustafa Oktay Tarhan kalp krizini ve sıcak havalarda artan kalp krizi riskini gazetemize anlattı


  • Oluşturulma Tarihi : 21.07.2017 07:45
  • Güncelleme Tarihi : 21.07.2017 07:45
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Sıcak havalarda kalbe dikkat

YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER

İzmir’de yaşanan bunaltıcı sıcaklıklar, sıcak havalarda artan kalp krizi riskini düşündürüyor. Prof.Dr. Mustafa Oktay Tarhan, kalp krizini gazetemize anlatarak sıcak havalarda yaşanan kalp krizi riskine değindi. Kalp krizi diye toplumda bilinen durumun tıptaki adının ‘Akut Miyokard Enfarktisü’ olduğunu söyleyen Mustafa Oktay Tarhan, bunun da kalbi besleyen atardamarların ani bir şekilde tıkanması ve kalbin dolaşımının bozulmasıyla ortaya çıkan kalp kasındaki hasarı ve bunun yansımalarını kapsadığı bir durum olduğunu belirtti. Durumun gerçekten ciddi bir tabloyu gösterdiğini de ifade eden Tarhan, kalp krizi anında hastanın bu durumu bazen çok ciddi bir şekilde ağrı olarak hissedebileceğini belirterek, “Hastalarımız bize hatta benim iman tahtamın üstünde, göğsümde sanki fil ayağı basmış gibi ya da üzerimde müthiş bir ağırlık olmuş gibi hissettiğini söyler. Bu ağrı sol kola doğru yayılabilir, çeneye yayılabilir. Ciddi bir ağrıdır. Soğuk terlemelerle birlikte eşlik edebilir. Bu gerçekten ciddi bir tablodur. Hastayı o halde gördüğünüz zaman bunu atlayabilmeniz mümkün değildir. Hasta zaten o andaki fonksiyonlarını kaybetmiştir. O ağrıdan muzdariptir. Yakınlarından yardım ister” diyerek genellikle bu şekilde görüldüğünü bildirdi.

“SICAK HAVALARA DİKKAT”

Kalp krizi riskinin sıcak havalarla doğru orantılı olduğunu bildiren Mustafa Oktay Turhan, İzmir’de yaşanan bunaltıcı sıcakların bu riski arttırabileceğini işaret etti. Turhan, “ Etraftaki sıcak havalar, yaz mevsimi, burada farklı farklı sorunlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Aslında karşı karşıya kaldığımız şey, beslenme alışkanlıklarımızın farklılaşması. Akşam yemeklerini fazla kaçırıyoruz, alkollü ortamlarda çok bulunuyor ve alkol tüketiyoruz. Tansiyon regülasyonumuz bozuluyor. Sıcak havada vücut bir ortamda genişliyor. O yoğun sıcağın getirdiği tabloyla beraber hem bizim ritim problemlerimiz artıyor hem de hipertansiyonla ilgili sorunlarımız artıyor. Bu değişiklerin ortaya çıkardığı şey hep kalbimize yansıyor. Kalbe yansıyan yani kalbin daha kuvvetli bir şekilde kasılmasına vesile olan her şey kalp damar alanında yetersizliğe yol açabilir. O yüzden de kalp kası dediğimiz kasın kan ve oksijen almasında azalma ile ortaya çıkan kalp krizi risklerini tetikleyebilir. Onun için dediğimiz gibi beslenme alışkanlıklarımız özellikle akşam ve sabah öğünlerimiz bizde çok aşırı bir şekilde artmış olması söz konusu egzersiz, yüzme dışında egzersizlerimizin özellikle Türkiye’nin batı bölgesinde sahil kesimlerinde sıfıra yaklaşıyor. Çünkü hava çok sıcak, insanlar yürümüyor. Hipoaktif bir ortam oluşuyor. Hava sıcaklığının getirdiği o vücuttaki dengesizliğin ortaya çıkardığı pek çok tablo ile karşılaşıyoruz” dedi.

Yüzme sporunu da dikkatli bir şekilde yapılmasını öneren Tarhan, “Türkiye’nin batı kısımlarına gittikçe insanların yüzme ile ilgili şeyleri ayarlaması zor oluyor. Aç karnına ya da tok karnına yüzen insanlar oluyor. Yüzerken bile her yaz denizde kalp krizinden ölen insanlar olabiliyor. Neden çünkü tok karnına ya da aç olsa bile yüzme egzersizin getirdiği durumda kalpte oluşan ritim problemi daha da ilerisi bir kalp krizi ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz.  Biliyorsunuz bu da maalesef ölümle yüz yüze gelmemize neden olabiliyor. Bu nedenle biz de yaz döneminde İzmir gibi yazın daha şiddetle yaşandığı bir yerde daha farklı önlemler almamız gerekiyor. Yeme alışkanlıklarımızın, egzersiz alışkanlıklarımızın ve bunların sonucunda ortaya çıkan tansiyon ile ya da kalp ile ilgili sorunlarımızın daha iyi regüle yani düzenlenmesi gerekiyor” diyerek sıcak havalarda karşılaşılabilecek kalp rahatsızlıklarına dikkat çekti ve alınması gereken önlemlerden bahsetti.

“HAYATİ RİSK TAŞIYABİLİR”

Bazen kalp krizinin farklı şekillerde de karşımıza çıkabileceği söyleyen Tarhan, “Bazen bu tablo daha silik olabilir. Özellikle uzun dönem şeker hastalığı gibi ciddi bir hastalığı bulunan, ağrı eşiği değişmiş olan insanlarda, hastalarımızda ağrılar daha basit, daha yüzeysel seyredebilir ama yinede onun oluşturduğu, özellikle ritim problemleri ile ilintili oluşturduğu problemler hayati risk taşıyabilir” dedi. Kalp atardamarının tıkanıklığı sonrası dolaşım yetersizliğinden ortaya çıkan tablonun kalp krizi olduğuna tekrar vurgu yapan Tarhan, “Bu durum kalbin ön yüzünde olursa bu ciddi bir tablo olur. Çünkü kalbin özellikle sol tarafı, sol karıncık dediğimiz şey; kanı hem beyne hem de vücuda pompayı yapıp gönderdiği yerdir. O bölge zedelenirse zaten pompa yetmezliği olur. Ciddi bir tansiyon düşüklüğü olur. O bölgedeki tıkanıklık olan yerden kafasına göre uyarılar çıkarmaya başlar ve ölümcül ritim problemleri ile hastalar karşı karşıya kalabilir. O kadar ciddi bir ritim problemi olur ki orda yırtılma olur, kalp zarı kanla dolar. Bizim ‘tamponat’ dediğimiz tablo ile hastayı karşı karşıya kalabiliriz” dedi.

Kalp krizinin, kalbin arka yüzünde meydana geldiği zaman farklı bir durumla karşılaşılabileceğini ifade eden Tarhan, “Özellikle sağ korneal arta dediğimiz, kalbin sağ atardamarı dediğimiz yerde olan bir durumdur. Bu da daha çok ritim problemleri ile karşımıza gelebilir. Terlemeler olur. Onun ağrısını biraz daha aşağıda hissedebiliriz. Bazen mide ağrısı ile de karıştırabiliriz. Hastanın özellikle midesinin üst kısmında olan ağrılarda biz her zaman öğrenci arkadaşlara hastanın EKG’sini de çekin. Basit bir mide ağrısı deyip geçmeyin deriz. Çünkü kalbin alt yüzünün ağrısı oraya yansıyabilir. Onun için dikkatle değerlendirmek gerekir” diyerek kalp krizinin akut formlarının bu şekilde değerlendirilebileceğini söyledi. Kalp krizinin göğüs ağrıları şeklinde de değerlendirilecek olunduğunda ise kalbe bağlı göğüs ağrılarında kısmi darlık olduğu zaman basit göğüs ağrıları olabileceğini belirtti. Tarhan, “Burada kısmi yetersizlik oluşmuştur. Tam daha yetersizlik oluşmamıştır. Hasta yürürken ortaya çıkabilir,  biraz egzersiz artarsa, eğimin yokuş şeklinde olduğu durumlarda olur. İstirahatla ya da tipik bir dilaltı ilacı ile geçebilir. Bazen bu 15-20 dakikayı geçer. Hasta istirahatteyken de ağrı gelirse, işte o zaman korkmaya başlarız. Çünkü o hastada kalp krizi olacak mı diye sorarız? Çünkü o artık her an patlayacak bomba haline gelmiştir” diyerek kalp krizinin önemine dikkat çekti.

Toplumumuzda ölüm sebeplerinin yüzde 38 ile 40’ı dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklandığını söyleyen Tarhan bunun ciddi bir oran olduğuna vurgu yaptı. Tıp da son dönemde sevindirici gelişmeler olduğuna ve kardiyoloji alanında da çok ciddi gelişmeler yaşandığının önemine de vurgu yapan Tarhan, “Önce anjiyolar, balonlar, stentler, bypass’lar, kademe kademe devreye girdi. Şu an da akut dönemde bile kardiyolog arkadaşlar, hastalarımıza ciddi bir şekilde müdahale edebiliyor, yaşamda kalmalarını sağlayabiliyor. Geçirilen ciddi bir kalp krizinde, kalpte oluşabilecek hasarları en aza indirebiliyorlar. Bunlar şu anda mümkün. Bu konuda doğru entegrasyonla, doğru yapılanmayla, ehil insanlarla özellikle İzmir’in çok daha iyi yerlere gelebileceğine ben inanıyorum” diye konuştu.

“BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZ DEĞİŞTİ”

Kalp- damar hastalıklarının oluşma sebeplerine de değinen Tarhan, son 60-70 yıldır özellikle batı toplumlarında ve bizde yaşam alışkanlıklarının değişmesini en büyük nedenlerden bir tanesi olduğunu vurguladı. Tarhan, “Beslenme alışkanlıklarımız değişti. Artık doğal beslenmeden tamamen uzak yapay beslenme ile gittiğimizde biliyoruz ki kandaki kötü yağlar yüksek, onların oluşturduğu ateroskleroz denen damar sertleşmesi hastalığının doğal olarak çok daha fazla olduğunu görüyoruz. Bu aterosklerozun olduğu en önemli yerlerden bir tanesi de kalbin atardamarları olduğunu biliyoruz. İyi kolestrol düzeylerimiz düşük, iyi yağlar düşük çünkü az egzersiz yapıyoruz. Yani toparlayacak olursak birincisi beslenme alışkanlıklarımız ile ilintili ciddi bir sorunumuz var. Bunun yanında sadece yağ değil şeker metabolizmasıyla ilgili ciddi sorunlarımız var. Çünkü şeker hastalığı aterosiklerozu arttırdığını biliyoruz. Bu hastalarda yağ metabolizmalarında ciddi bozukluklar var. Doğal olarak kalp atardamarlarına yansıyor” dedi. Hastalığın diğer sebeplerini de anlatan Tarhan,  özelikle toplumdaki sedanter yani fiziksel aktivitelerin çok az ya da hiç olmadığını vurgulayarak, Göbek yağlanması, şeker metabolizması bozukluğu, yağ metabolizması bozukluğu, yağ metabolizması bozukluğu, hipertansiyon, sigara gibi diğer faktörleri sebep olarak gösterilebileceğini söyledi.

“AİLEDE VARSA DİKKAT”

Kalp krizinde genetik faktörlerinde çok önemli olduğuna vurgu yapan Tarhan, hastaları tedavi ederken genotipik özelliklerini dikkate aldıklarını belirtti. Tarhan, “Biz zaten tedavi kriterlerinin içinde yağ düşürücü diyette bile aile öyküsü var mı diye soruyoruz. Özellikle hastanın erken yaşlarda kalp-damar hastalığı olan yakınları varsa biz o hastaya çok daha dikkatle yaklaşıp, çok daha dikkatle tedavi ediyoruz. Tabi bizim de talebimiz o hastanın kendine dikkatli bir şekilde bakması ve önlemler alması yönünde oluyor.  Sadece kalp krizi hastalığında değil diğer hastalıklarda da genetik faktörlerin çok büyük etkileri olduğunu biliyoruz. Hastanın genotipik özellikleri iyiyse, diğer çevresel faktörlerin etki etmesi biraz daha zor oluyor. Daha geç oluyor. Ama hastanın genotipik özellikleri varsa daha erken yaşta eğer önlem almamışsa daha erken yaşta kalple ilgili özelikle kalp-damar hastalıkları ile karşılaşması mümkündür. Ailesinde erken yaşta kalp krizi geçirmiş insanları bir tarafa ayırıp diğer grubu normal, hayatı normal akan insanları ayırmamız lazım. Çünkü gerçek anlamda biz aterosiklerozun çok erken yaşlarda başladığını biliyoruz.  Çağımızda beslenme alışkanlıkları, davranış alışkanlıklarına baktığımızda o yatkınlığı arttırıyoruz. Bunun için önce aile bilinci gerekiyor. Çocuğunuzu bile beslerken ebeveynlerin bunu kavraması gerekiyor. Hele birinci derecede akrabalarında bu tür sorunlar varsa o önlemlerin alınması gerekiyor” diye konuştu.

Haber Merkezi