Demokrasi: Sadece Bir Sistem Değil, Bir Sorumluluk

Demokrasi, sadece sandık başına gitmekten ibaret değildir. Kelime anlamıyla “halkın egemenliği” anlamına gelse de bu egemenlik yalnızca seçim günleriyle sınırlı kaldığında işlevini yitirir. Gerçek demokrasi; eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleriyle, her gün yeniden inşa edilmesi gereken bir düzendir.
Demokrasi, toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir yapı olmalıdır. Farklı düşünenlerin susturulmadığı, azınlıkların dışlanmadığı, fikirlerin serbestçe ifade edilebildiği bir ortamda yeşerir. Hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü, hesap verebilir yöneticiler ve aktif bir sivil toplum demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Ancak bugün geldiğimiz noktada, dünyanın pek çok yerinde bu değerlerin zedelendiğine tanık oluyoruz. Bilgi kirliliği, kutuplaşma, ifade özgürlüğünün baskı altına alınması gibi sorunlar, demokrasinin yalnızca yapısal değil, kültürel olarak da savunulması gerektiğini gösteriyor.
Demokrasinin gelişmesi için yalnızca hukuki düzenlemeler yetmez. Eğitim, eleştirel düşünme ve vatandaşlık bilinci en az oy hakkı kadar değerlidir. Bilinçli bireyler, yalnızca kendileri için değil, içinde yaşadıkları toplumun geleceği için de oy kullanırlar, söz söylerler, sorumluluk alırlar.
Bu noktada özellikle gençlere büyük sorumluluk düşüyor. Demokrasi, genç neslin katılımıyla canlanır; onların eleştirileri, itirazları ve talepleriyle yön bulur. Onlara söz vermek, yalnızca bugünün değil, yarının da garantisi olur.
Demokrasi, sadece bir yönetim biçimi değil; bir kültürdür, bir ahlaktır, bir sorumluluktur.
Bu kültürü yaşatmak için herkesin katkısı gerekir. Çünkü demokrasi, yalnızca halkın yönetimi değil, halkın katılımı, bilinci ve mücadelesiyle varlığını sürdürebilir. Ve bu görev, hepimizin.

Demokrasi: Sadece Bir Sistem Değil, Bir Sorumluluk