Sayfa Yükleniyor...
Ne yazacağım konusunda kararsızdım.
Ama anladım ki hep boş işlerle uğraşan yöneticilerimiz daha fazla. Bir kişi çıkıp bir haber yapıyor, Saraya bir CHP’li gitti, Sayın Cumhurbaşkanı ile görüştü diyor, hop ülkenin gündemi oraya dönüyor. Sonuç boş, boş bir gündem yaratılıyor.
Ama acı olan ne biliyor musunuz, Şöyle bir düşündüğümde;
CHP lideri konu hakkında net bilgi vermiyor. Ama CHP’yi yönetmeye devam ediyor. Kendi partisinden bir kişinin cumhurbaşkanı adayı gösterilmiş bir kişinin ismi geçtiğinde sahip çıkmıyor, ilginç, ya haber yanlış ise, ya isim doğru değilse, hemen bir açıklama, kendini temizler gibi.
Ama haberin sahibi gazeteci adı her neyse, böyle gazeteci olur mu siz takdir edin, süre veriyor, yoksa ben açıklarım diyor, haber kaynağım doğru diyor, falan filan.
Gazeteci gerçekten gazeteci ise, kaleminin hakkını veriyorsa, öyle kıvırmaz, ben şu kişinin Sayın Cumhurbaşkanı ile görüştüğü bilgisini aldım diye net yazmalı, ucu açık cümleler ile kişileri, siyasi partileri ve liderlerini zan altında bırakmamalı. Ben bu kişinin gazeteciliğini sorgularım. Dürüstlüğünü sorgularım, bir gazetenin başyazarı, helal olsun. Bu şekilde buralara kadar gelmiş. Son bu haberinden sonra kendisine gazeteci demek istemem. Gazeteci bildiğini net olarak
Jandarma Genel Komutanlığının isimsiz, unutulmuş kahramanlarının hak arama mücadelesi yıllardır devam ediyor. Ama sonuç halen yok, kendilerini ifade etmek isteseler de tam anlamıyla hiç bir sorununun üzerinden gelememektedirler.
Uzman jandarmaların neredeyse tamamı astsubay kadrolarında çalışmaktalar, hatta ikiz görevler üstlenmekteler, ama halen 3600 ek göstergede isimleri geçmemekte.
Halen astsubay kadrolarında çalışmakta olmalarına rağmen, statü konusunda kendilerinin talepleri dikkate alınmamış, ne olacakları hususunda net bir bilgiye ulaşılamamıştır. Yani 2012 yılında uzman jandarma okulu kapatılarak, yavaş yavaş yıllar içinde emekli olarak eriyip gitmeleri beklenmektedir. En önemlisi de mevcut dernekler bu konuda etkili eylemler ile halen seslerini duyurma yolunu tercih etmemektedirler. Belki de bir gün ne yapmalıyız, artık bir eylem ile sesimizi en yükseklere duyurmalıyız dediklerinde çok geçmiş olacak, binlerce uzman jandarmanın ahı ile yaşamak zorunda kalacaklardır.
Halen astsubay kadrolarında çalışmakta olan uzman jandarmaların, uzman jandarma okulların da okudukları zaman hizmetten sayılmamaktadır. Tüm askeri personelin okulda geçen süreleri hizmetten sayıldığı bilinmektedir. Ama iş uzman jandarmalara geldiğinde ne hikmetse okudukları okul hizmetten sayılmamaktadır. Buna bir anlam verebilen akıllı biri varsa dinlemek isterim doğrusu. Uzman jandarma okulunu yok sayanlara
Bazı meslek gruplarına 3600 ek gösterge düzenlemesi yapılacağı Sayın Cumhurbaşkanı tarafından seçim döneminde dile getirilmişti.
Öğretmenlere, hemşirelere, din adamlarına ve polislere 3600 ek gösterge verileceği seçim manifestosunda da yer aldı. Peki üzerinden kaç yıl, kaç ay, kaç gün geçti halen bir çalışma yapılmadı. Sadece söylendiği ile kaldı. Son bir hafta içinde sadece AK Parti Sözcüsü Sayın Ömer Çelik’in açıklamasını hep birlikte dinledik.
Tabi beklentilerin dışında bir açıklama “Memurlara 3600 ek göstergeye pozitif yaklaşıyoruz. Arkadaşlarımız bu konuda çalışıyor” bu.
Yani her zaman düzenli olarak yapılan açıklamalar diyelim. Ne olacak.
Elbette bir gün 3600 ek gösterge verilecek. Ama ne zaman. Esas soru 3600 ek göstergeyi hangi kurum çalışanları alacak. İşte can alıcı soru bu. Uzman jandarmalar bu 3600 programının neresinde. Halen televizyon önünde uzman jandarma adı zikredilmiyor.
Nedeni çok basit, uzman jandarmalar kendileri için yapılması gerekenleri en tepeye ulaştırmada güçlük çekiyor. Dernekleri büyük bir çaba gösteriyor. Ancak, yaptıkları işlerin, çalışmaların çok büyük olduğuna kendileri inanıyor, ya siyasiler….
27 Ekim’de, benim de üyesi olduğum EMUJAD derneğinin Ankara’da yapılan 5. Olağan Genel Kurul Toplantısı’na katıldım. Dernek başkanlığı için üç başkan adayı vardı. Derneğin 900 civarında üye sayısı olmasına rağmen, genel kurul toplantısına katılan ortalama 315-330 üye vardı. Başkan 233 oy ile seçildi. Katılanların yüksek bir oranında oyunu almış oldu. Yeniden seçilen başkan ve yönetimini tebrik ederim. Üstlendikleri görevlerinde başarılar dilerim. Benim değinmek istediğim konu ise, genel kurulun idare edilmesi hususu. Divan başkanı olarak seçilen genel kurul üyesi, demokratik bir şekilde genel kurulu idare etmesi gerekirken, yasaklama yolunu tercih etmiştir.
Ne yasaklamış diye sorabilirsiniz, Genel kurul üyelerinin konuşmalarına yasak getirmiştir.
Neden mi? İlk konuşmacın yaptığı konuşmadan sonra genel kurulda biraz gergin havanın oluşması nedeniyle diğer konuşmacılara yer verilmemiş, demokratik hakları gasp edilmiştir. Genel kurul üyelerinin beklentileri boşa çıkarılmıştır.
Oysa ki divan başkanının görevi her ne olursa olsun, istişareyi sağlamak olmalıydı. Gerekirse ilk konuşmadan sonra meydana gelen gerginliği müteakip genel kurula 5-10 dakika ara verilebilirdi. Tüm konuşmacılara hak tanınmalıydı.
Daha başka neler vardı, elbette her genel kurulda olabilecek önergeler bulunuyordu.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı coşku ile tüm Türkiye’de kutladık. Memleketimizin her köşesinde Türk bayrakları dalgalandı. Cumhuriyetimizin ilanının 96. yılını geride bıraktık.
Ya şimdi ne olacak, bayram bitti, Cumhuriyetimizin 96. yılını da kutladık, tamam seneye yine kutlarız mı?
Ya Allah aşkına uyanın, bu tür bayramlarımız birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirmek için fırsat olmalı. Birbirimize kenetlenmemiz için en büyük fırsat bu milli bayramlarımızdır, elbette dini bayramlarımızda öyle.
Peki bizler kendi içimizde bir çok sorunları bilinçli olarak var eden dış güçlerin maşası olmaya devam eden siyasilerimizden halen kurtulamadık, çünkü halen ülkenin birliği için topyekun karşı koymaya yanaşmayan siyasetçilerimiz var.
TV programlarında yapılan konuşmaları dinledikçe, neyse hissettiğim duyguları buradan yazmak yakışık almaz. Ama halen bu ülkenin ne kadar güçlü olduğunu anlamayan tüm dünyaya bunu göstermeliyiz. Ordumuz bunu gayet iyi göstermektedir. Bazıları anlamak istemese de Türk Silahlı Kuvvetleri destan yazmaya devam etmektedir.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mızın kutlandığı gün ABD Temsilciler Meclisinde (sözde) Ermeni Soykırımı Tasarısı kabul edildi.
Nisan
Ülkemizin içinde bulunduğu terör belası 35 yıldır devam etmekte. Bazı siyasi odaklar bu olayları iktidara karşı devamlı kullanmakta, önceden bir başka parti, şimdi bir başka parti iktidar olabilir, hangi parti olursa olsun, terör ile ilgili devamlı suretle iktidar partisi eleştirilmiş, siyasi bir sıkıştırma yapma gayreti göstermiştir.
09 Ekim’de kahraman ordumuz, Suriye topraklarında bulunan terör örgütlerine karşı bir harekât başlattı, ABD ile yapılan görüşmeler sonucu 120 saatlik ara verildi, yazıyı yazdığım gün gece saat 22.00 da bu süre bitecek ve vaatler yerine getirilmediyse harekâta devam edilecek.
Benim değinmek istediğim ise, ülkemizde bulunan tüm siyasi partilerin, şu an Suriye topraklarında bulunan teröristlere karşı sınırımızı korumak için yapılan bu harekâta destek vermek gerekliliğidir.
Harekât doğrudur, yanlıştır, bu tarz tartışmaları anlamsız buluyorum, neticede her ne tür bir karar olursa olsun, Mehmetçiğimiz, kahraman Türk ordusu Suriye topraklarında ve teröristlerle mücadelesini sürdürüyor.
Bize ve ülkemizdeki siyasi parti yöneticilerine düşen, el birliği yaparak bu günden sonra tek bir askerimizin burnu bile kanamadan, yepyeni başarılar, zaferler ile ordumuzun kahraman fertlerini aileleri ile kavuşturmak olmalıdır.
2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı açıldı, öğrenciler okul yollarına düştü. Elbette küçük öğrencilerimize velileri ve diğer yakınları okullara giderken eşlik etmeye başladı.
Bununla birlikte yaya trafiğinde büyük yoğunluklar yaşanmaya başladı. Elbette en kıymetli varlıklarımız olan çocuklarımız, ülkemizin geleceği olan gençlerimiz okul yollarına koyuldular.
Yeni trafik yasası ile yaya geçitlerinde araçların mutlaka yayalara yol vermesi gerekmekte. Bununla ilgili birçok çalışmalar yapıldı, hatta bazı etkinliklerde İçişleri Bakanı da bizzat katıldı.
Yaya geçitlerinde mutlaka yayalara yol verelim. Mutlaka okul işareti görülen yollarda hız limitini minimum seviyeye indirelim ve çocuklarımıza gençlerimize mutlaka yol verelim.
Artık, okul önlerinde, okula giderken, okul girişinde bir kaza haberi, bir çocuğumuzun veya gencimizin yaralandığı veya kaza neticesinde öldüğü haberi almayalım.
Yaya kaldırımlarında da özellikle okul öncesi ve birinci sınıf gibi okula yeni başlayan çocuklarımızın yürüdüğü yollarda dikkat edelim. Bazen motosiklet ve bisikletlerinde kaldırımlarda ilerlediğini görüyoruz. Lütfen çocuklara çok dikkat edin, üzücü bir olaya asla meydan vermeyin.
Tüm bunlardan sonra çocuklarımız okullarına ulaştı, dersler başladı ve
Önceki gece Karşıyaka Nergis Mahallesi’nde üç dört arkadaş sohbet ederken yol kenarında bulunan yavru bir kedinin yola hareketinden sonra, aslında çok yavaş gidin bir aracın kedinin üzerinden geçtiğini gördük, bizim aksi tarafımızdaki tekerler sanırım yavru kedinin üzerinden geçmişti. Saat 20.25 sıralarıydı…
Araç şoförü aslında durdu, ben plakayı almak istiyordum, fakat durduğu için plaka almaktan vazgeçtim. Yavru kedi 6002 Sokak’a hareket etti ve sokak başındaki aracın altına girdi, ancak devamlı suretle acı acı bağırıyordu. Bu esnada bir kişi araca gitmesini söyledi, daha ben geri dönmeden araç gitti, orada bulunanlara kim gönderdi aracı bu yavru kediyi bir veterinere götürmek gerek dedim. Ancak araç uzaklaşmıştı.
İşte bundan sonra gelişen olayları anlatmayı istiyorum.
Sık sık sokak hayvanları Bostanlı Tay Park’ta bulunan Karşıyaka Belediyesinin Veteriner işleri birimine götürmüştüm, bir çok veteriner ve çalışanları tanıyorum, götürdüğüm her sokak hayvanı için ellerinden geleni hatta fazlasını yaptıklarına şahit oldum, fakat akşam saat 17.00’dan sonra burasının kapalı olduğunu da biliyorum. Bu yüzden internetten İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN KONAK’TA BULUNAN VETERİNER HİZMETLERİNİ ARADIM. TELEFONUNA ULAŞTIM. ONLARIN SOKAK HAYVANLARINA GECE HİZMET VERDİĞİNİ, ACİL MÜDAHALA BİRİMLERİNİN OLDUĞUNU BİLİYORDUM.
Telefon numaralarını buldum, 02322933980 çok sevindim
Sevgili okurlar, 2019-2020 eğitim ve öğretim yılı başladı.
Özellikle ben eğitim ve öğretimdeki aksaklıklar için sık sık eleştirilerde bulundum. Ancak bugün eleştiri günü değil.
Milyonlarca genç okullara, arkadaşlarına, öğretmenlerine kavuştu. Bizlere, onların neşesine ortak olmak, onlara başarılar dilemek düşer.
Yeni eğitim ve öğretim yılında tüm öğretmenlerimize ve öğrencilerimize başarılar dilerim. Başarıları daim olsun. Gençlerimizin başarılarına ülke olarak ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu kelimelerle ifade etmekte güçlük çekiyorum.
Her bir çocuğumuzun, her bir gencimizin yeteneklerinin keşfedilmesi, geliştirilmesi, okullarda yapılabiliyor, tespit edilebiliyor olmalı, yani büyük yük öğretmenlerimize düşüyor.
Özverili çalışan, mesleğini geçinmek için değil de, kendilerine misyon edinmiş olan öğretmenlerimize ihtiyacımız var.
Devletimize düşen görevde, öğretmenlerimizin geçim dertlerini ortadan kaldırmaktır. Onların maddi sorunları ne kadar hızlı giderilirse, öğretmenlerimizin, okullara, sınıflara ve öğrencilerine odaklanmaları o kadar hızlı ve etkili olacaktır.
Sevgili gençler, sevgili çocuklar, okulu sevin, arkadaşlarınızı sevin, öğretmenlerinizi sevin ve sayın, çok çalışın, ama gerçekten çok çalışın ki başarıya ulaşabilesiniz.
Suriye sınırımızda planlanan güvenli bölge oluşturma planı bir an önce devreye sokulmalı. Ülkemiz yeni bir göç dalgasına maruz bırakılmamalı. Bunu önlemenin en önemli yolu, güvenli bölge ile ilgili çalışmaları bitirip, gerekli hazırlıkların tamamlanmasıdır.
Ülkemiz içinde bulunan, sayıları milyonlarla ifade edilen Suriyelilerin, meydana getirdiği sorunları hep birlikte görüyoruz. Özellikle metropollerde meydana gelen olayları takip etmekteyiz. Neredeyse her şehirde Suriyeli mahalleleri oluşmakta. Bunun önlenmemesi ileride büyük sorunlar meydana getirecektir.
Güvenli bölge ile ilgili ABD ile yapılan anlaşmanın içeriğini bilmemiz mümkün değil. Ancak yapılan anlaşmalara ABD’nin uymadığını, YPG ile birlikte yaptığı devriye faaliyetlerinden görmekteyiz. Yani deyim yerindeyse, kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliyiz.
Bir an önce gerekli koordinasyonlar tamamlanıp güvenli bölge oluşturulmalı, yeni göç dalgasının önlenmesi dışında ülkemiz içinde bulunan Suriyelilerin de bu alan içerisinde toplanması, güvenli bölge içerisine yardımların yapılması daha doğru olacaktır.
Suriye’de iç savaş bitmeden, göç dalgasının alsa bitmeyeceğini sakın unutmayalım.
Halen oluşan göç nedeni ile ülkemize gelmekte olan Suriyeliler bulunmakta, yeni katılanlar ile birlikte halihazırdaki sorunların üzerine yeni sorunların eklenmesi anlamı çıkmaktadır.
Yazılarımda birçok kez eleştirilerde bulundum. Eleştiri yapmayı seviyoruz, hepimiz başımıza olumsuz gelen bir olayda hemen eleştiriye başvuruyoruz.
Biliyoruz ki olumsuz bir eleştiri, olumlu eleştiriden en az 10 kat daha hızlı yayılır ve toplumumuz da bunu çok iyi kullanıyor, belki bilmeden, belki bilerek olumsuz eleştirilere yöneliyoruz.
Ben de birçok konuda eksik gördüğüm hususları, bazı davranışların eksik ya da bozuk olduğunu, toplumun birçok kesimini yanlış etkilediğini, yeterli olmadığını vb. gibi defalarca eleştirilerde bulundum. Elbette bu eleştirilerimden bir sonuç çıkarılarak gerekli düzenlemelerin yapılması amacı ile yazdım. Baltalamak amacı ile değil. Olumsuzlukları yansıtarak, olumlu yönde adım atılması amacı güttüm.
Gelelim bu günkü yazıma, bir hastane doktoru ve hemşireleri, evet söylediğim gibi hep olumsuz eleştirileri yaptığımız gibi, ben bu köşemde bugün olumlu ve memnuniyet verici davranışlar sergileyen doktor ve hemşireleri hakkında yazmak istedim.
Peki hangi doktor, işte bu doktor; Kordon Cerrahi Tıp Merkezi Obezite ve Diyabet Cerrahisi Doçent Doktor Cemal Kara. Kendisinin ve ekibinin yaptığı başarılı ameliyatları ile hastası ve hasta yakınları ile kurduğu diyalog bana çok şaşırtıcı geldi. Gayet
Yıllardır aynı bu dönemlerde gündemden düşmeyen klasik bir sorun var. Okul kayıt ücreti.
Milli Eğitim Bakanlığı açıklama yapar. ‘Kayıt ücreti alınmayacak.’ Peki, kim dinliyor…
Ağlanacak halimize gülüyoruz. Bir bakanlık emrinde çalışanlar, bakanlığın talimatını yok sayıyorlar. Aslında bakanı yalancı durumuna düşürüyorlar, küçük düşürüyorlar, farkındalar mı? Yoksa umursamıyorlar mı? Kendilerine sormak gerekir.
Ben Milli Eğitim bakanı olsan ve bu açıklamayı yapsam. Bir çalışanım, yani okul müdürü, müdür yardımcısı veya bir öğretmen bunu yapsa, vay haline düşünmek bile istemiyorum. Sonra ki nasıl televizyon karşısına çıkarım. Nasıl basın açıklaması yaparım. İnanın düşünmek bile istemem.
Kayıt ücreti alınmayacak. Ucu açık bir cümle değil. Anlaşılması güç bir cümlede değil. Ama maalesef okullar bu cümleyi bir türlü tercüme edip, kabullenemiyorlar, anlamak istemiyorlar.
Bazı okul yöneticileri biz almıyoruz, okul aile birliği alıyor gibi açıklamalarda da bulunabiliyorlar. Ben bir türlü bu konuyu anlamış değilim. Bakanlık bu tür sorunları çözme yeri, ama yıllardır aynı sorun devam ediyor, bakanlar değişse de, açıklama aynı, Kayıt ücreti yok, okul yöneticileri değişse de kayıt ücretini bir şekilde almaya devam ediyorlar.
Yani talimatla olmadığını, her iki kesiminde ciddi adımlar atması gerektiği, gerekirse yaptırım uygulanması gerektiği, okul giderlerinin karşılanması için bir fon oluşturulması gerektiği, tüm bunları sanırım düşünüyorlar, ama çözme
Yok artık, bir millet bu kadar duyarsız, bu kadar ilgisiz bu kadar bilgisiz davranışlar sergileyemez.
Çıldırmak üzereyim. Yaz ayları geldiğinde en çok duyduğumuz iki acı haber var ve bu haberler her yaz gündeme oturuyor veya her yaz yenileniyor, otomatiğe bağlanmış makine gibi. Delirmemek elde değil.
1-Trafik kazaları, özellikle bayramlarda, tatillerde, arkadaş anlamıyorum, kurallar var, basit kurallar, hız yapma, kırmızı ışıkta geçme, emniyet kemerini tak, uzun süreli araç kullanma mutlaka mola ver, hatalı şerit değiştirme, bu temel kurallara uyulduğunda büyük oranda kazalar aynı zamanda, ölüm ve yaralanmaların, hatta maddi hasarlı zararların önüne geçilmiş olur.
Ama nerde, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve diğer yetkili kurum ve çalışanlarının uyarılarını maalesef yeteri kadar dikkate almayan sürücülerle dolu bir ülkedeyiz.
2.En acısı da ne biliyor musunuz, orman yangınları
İnanamıyorum bu nedir Allah aşkına, her yaz ciğerlerimizin bir parçası cayır cayır yanıyor.
Hiç mi ders çıkarmıyorsunuz. Bu ormanlar kaç yılda yetişiyor, bu ormanların fidandan büyük bir ağaç ve orman oluşturması için ne tür çalışmalar ve emek ve para harcanıyor, hiç mi düşünmüyorsunuz.
Orman yangınlarının önlenmesi için yapılan
Mübarek Kurban Bayramını geride bıraktık. Kesilen kurbanları ve yapılan hayırları Allah kabul etsin.
Her bayram öncesi olduğu gibi, bu bayram öncesinde de, tatil için yola çıkan sürücülere uyarılarda bulundum. Elbette İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı da tatil öncesinde uyulması gereken kurallar ile ilgili hatırlatmalar yaptılar. Hatta bazı trafik uygulamalarına Sayın İçişleri bakanı bizzat katılarak, sürücü ve araç içinde bulunanlar ile sohbet ederek, kurallar hakkında konuştu, bayramlarını kutladı. Cep telefonlarımıza Emniyet Genel Müdürlüğünden uyarı mesajı geldi. Yollarda dikkatli olunması hususunda her kurum elinden geldiğince uyarı yaptı. Peki, ne kadar uyuldu, uyarılar ne kadar dikkate alındı.
Eğer bir tek can kaybı bile varsa, demek ki halen uyarıları kulak ardı edenler var. Bu hiç hoş değil ve tehlikeli, çünkü trafikte yapılan bir hata, hata sahibi kadar, trafikte seyreden diğer araç ve yaylaların da kazaya maruz kalmasına sebep vermektedir. Kurban Bayramı süresince meydana gelen kazalar neticesinde 52 vatandaşımız vefat etti, 427 vatandaşımız ise yaralı.
Bu inanılmaz rakamlara anlam vermek imkânsız. Yapılan tüm uyarılara rağmen, halen aşırı hız en önemli kaza
Dini bayramlarımızdan bir diğeri olan Kurban Bayramı’na iki gün sonra kavuşmuş oluyoruz.
Elbette bayram için seyahate çıkacaklara iyi yolculuklar diliyorum. Tüm araç şoförlerini trafik kurallarına uymaya davet ediyorum. Özellikle hususi araçları ile seyahat eden, bayramı memleketlerinde geçirmek üzere yollara düşen sürücüler, lütfen sık sık mola verin, asla aşırı hız yapmayın, hatalı solamadan kaçının, bu tür hata yapan sürücülerle asla tartışmayın, gerginlik yaratmayın veya meydana gelen gerginliğin üzerine gitmeyin, sakin ve serinkanlı durun.
Ülkemizde ne yazık ki bayram yolculukları esnasında çok fazla trafik kazası meydana gelmekte, trafik kurallarına, trafik işaretlerine ve trafik polis ve jandarmaların uyarılarına dikkat etmeyen çok fazla sürücü oluyor. Neticesinde üzücü haberler, üzücü olaylar ile karşılaşıyor, birçok vatandaşımızın yaralandığını veya öldüğünü televizyondan izlemek durumunda kalıyoruz.
İnşallah bu bayram bu tarz haberleri izlemeyiz, inşallah bu tür kazalar hiç meydana gelmez.
Kıymetli arkadaşlarım,
Elbette bayram sadece memleketlere gitmekle kalmıyor, büyüklerimizi ve küçüklerimizi ziyaret etmek ve onları mutlu etmekte gerekiyor.
İmkanlar ölçüsünde kurban kesebilen vatandaşlarımızın Allah kurbanlarını kabul etsin.
Kurban Bayramı vesilesi ile mutlaka büyükler ziyaret edilsin. İçinde bulunduğumuz ekonomik durum değerlendirerek mutlaka bir yakınımızı ziyaret etmeye özen gösterelim. Mutlaka
İnanın bu gün siyasi gündem hakkında yazı yazmaktan başka bir düşüncem yoktu.
Gündem o kadar yoğun ki, sayfalarca yazı yazabilirim. Ancak, bu gün size gördüğüm ve inanılmaz rahatsızlık duyduğum bir olayı anlatmak isterim.
Şimdiden ‘biz de her gün görüyoruz, değişen bir şey yok, ne olacak, çare ne’ dediğinizi duyar gibiyim.
Köşe Yazısının Devamını Okuyun.
Sanal bahis siteleri üzerinden yapılan dolandırıcılık hakkında bilgilendirme yazımın sonuna geldim. Umarım yazdıklarımı dikkate alır, bu tarz internet sitelerine karşı çok dikkatli davranırsınız...
Toplumsal sorunlar hakkında yazı yazmaya, halkı bilinçlendirmeye, elimden geldiğince devam edeceğim.
Birçok kişi, sosyal medya üzerinde ücretsiz kupon hediye ediyoruz, bin kişiye, 3 bin kişiye kesin kazanacakları kupon gönderiyoruz gibi reklam mesajları görüyor. İşte bu mesajlara cevap verdiğinizde size bir telefon numarası veriliyor ve bu telefon numarasını WhatsApp üzerinden ekleyerek cevap vermeniz isteniyor. Bu tarz reklamlara asla itibar etmeyiniz.
Evet. Kazandığınız parayı web sayfa üzerinde görüyorsunuz.
Tabi inanılmaz mutlusunuz, 100 TL karşılığı oynadığınız kupon karşılığında hesabınızda kazanç neticesinde 15 bin TL var diyelim. 200 TL oynamışsanız ise 30 bin TL civarında parayı görüyorsunuz, yeni açtığınız hesabınızda birden yüksek miktarda bir para var.
Hadi bu paradan bir miktar çekeyim dediniz, şöyle bir kendime ziyafet veriyim veya birkaç yere borcumu ödemek istedim dediniz, bir seferde 2 bin 500 TL çekebileceğiniz gördünüz.
Bir çok kişi, sosyal medya üzerinde ücretsiz kupon hediye ediyoruz, 1 bin kişiye, 3 bin kişiye kesin kazanacakları kupon gönderiyoruz gibi reklam mesajları görüyor. İşte bu mesajlara cevap verdiğinizde size bir telefon numarası veriliyor ve bu telefon numarasını WattsApp üzerinden ekleyerek cevap vermeniz isteniyor.
Evet, belirtilen siteden 100 TL yatırmak suretiyle üye oldunuz, şimdi, sizin WattsApp üzerinden eklediğiniz numara size iki maçlık kupon gönderiyor. Ve yazımıza devam edelim.
Yüksek oranlı bu kupon cazip gösteriliyor. Kupon üzerindeki maçlar, Türkiye’de oynanan İddaa bülteninde yok tabi ki…
İddaa bültenlerinden kaldırıldığı için sadece belirttikleri bu iş için kullandıkları web sayfada oynadıklarını söyleyerek, oynadıkları kuponu gösteriyorlar.
Bununla birlikte bir önceki gün oynamış oldukları ve yaklaşık olarak 20 bin, 80 bin gibi kazanan kuponun web sayfa görüntüsünü de ekliyorlar.
Her şey çok ama çok cazip hale getiriliyor.
Elbette bu durumda kazanmayı umut eden vatandaş üye olarak yatırdığı bedeli bu kupona yatırıyor. Kupon bedeli yaklaşık 20 bin-80 bin arası. Elbette kazanmak için siteyi takip etmeye başlıyor.
Ve maç saatleri sonucunda kuponun tuttuğu ve kazandığınız mesajı geliyor veya site üzerinden kaç para kazandığınızı görüyorsunuz. Gözlerinize
Okurları bilinçlendirmeye, bazı konular üzerinde dikkatlerini çekmeye özen gösteriyorum.
Bu nedenle değişik konular, toplumsal sorunlar hakkında yazı yazmaya dikkat ediyorum. Hiçbir yazımda hakaret, tehdit yok, eleştiri ve bilgilendirme içerikli, dikkat çekici nitelikte ve tespit ettiğim ve kendimce sorun olduğunu düşündüğüm konular hakkında ilgili mercilere tavsiye niteliğinde yazılar yazıyorum.
Sosyal medya artık ülkemizde vazgeçilmez bir duruma geldi. Herkesin elinde cep telefonu, yolda yürürken bile elinden düşürmeyen vatandaşlarımız, özellikle gençlerimiz var.
Sosyal medya üzerinden de birçok dolandırıcılık haberleri televizyon haberlerinde duyuyoruz, gazetelerde okuyoruz.
Benim değinmek istediğim, sosyal medya üzerinden reklamları yapılan sanal bahis siteleri..
Bir çok kişi, sosyal medya üzerinde ücretsiz kupon hediye ediyoruz, 1.000 kişiye, 3.000 kişiye kesin kazanacakları kupon gönderiyoruz gibi reklam mesajları görüyor. İşte bu mesajlara cevap verdiğinizde size bir telefon numarası veriliyor ve bu telefon numarasını WattsApp üzerinden ekleyerek cevap vermeniz isteniyor.
İşte bunu yaptıktan sonra size iki gün içinde garanti iki maç 20-100 katı kazanç sağlayacak oranlarda kupon göndereceklerini söylüyorlar.
Çevremizde o kadar çok düşmanımız var ki anlatamam. Özellikle dost görünen ama ulus olarak daima tarihte hainliklerini bildiğimiz ülkeler var ki, halen ülkemizi zayıflatmak ve parçalamak istiyorlar.
Ne yapmalıyız, çok basit TEK YUMRUK OLMALIYIZ.
Özellikle siyasi parti liderleri, kesinlikle ama kesinlikle seçimler bittikten sonra ülke menfaatleri için birlik ve beraberlik içinde çalışmak ve öyle olduğunu tüm dünyaya göstermek zorunda hissetmelisiniz.
Ülkesini, bayrağını ve milletini seven her siyasi partili, şu zor günlerimizde birlik olduklarının mesajını vermeli, basın yolu ile birlikteliklerinin resimlerini tüm dünyaya paylaşmalı.
ABD yaptırım yapacak, bilmem şu ülke bunu yapacak, şu ülkeler rahatsızlık vermeye devam edecek vb. gibi her gün aynı haberler. Bu konular üzerinde her gün TV programları yapılıyor.
Tüm bunları önlemenin tek yolu var BİRLİK VE BERABERLİK MESAJINI DÜNYAYA BİRLİKTE VEREBİLMEKTİR.
Bu ülke insanı, bayrağı, vatanı ve milleti için her türlü zorluklara göğüs gerecek, gerekirse ülkesinin bekası, çocuklarının, ulusunun geleceği için gözünü kırpmadan şehit olacak vatan evlatları ile dolu. Ya siyasiler, ayın duyguları taşımalı, her
Değerli okurlar, çok sıcak yaz günleri daha yeni başlıyor, geçen haftalarda aşırı sıcakları gördük, bir hafta kadar kısmen serinlikte yaşadık. Ancak daha sıcak günler bizleri bekliyor.
Bizleri ve doğada yaşayan, bu dünyayı birlikte paylaştığımız tüm canlıları etkileyecek sıcak havalar geliyor.
İnsanoğlu kendisini sıcaktan korumak için maddi imkanları ölçüsünde ne gerekiyorsa yapıyor,
Klimalar çalışıyor, serin olan yazlık veya köy evlerine gidiliyor, sahil kenarlarına veya havuzlara gidiliyor, sıcak havalardan korunmaya çalışıyor.
Peki bizimle birlikte yaşayan, bizlere yakın olan, neredeyse her gün gördüğümüz sokak hayvanları sıcak havalarda ne yapıyor. Elbette onlarda en az bizler kadar etkileniyorlar.
Nasıl bizler aç kalınır ama susuz kalınmaz diye bir inanışa sahip isek, sokak hayvanları içinde bu geçerli bir kural. Susuzluk onlar için de bir felaket anlamına gelmektedir.
Her şeyi devletten, belediyelerden veya resmi kurumlardan beklemek olmaz. Elbette onlar imkanlarını kullanarak sokak hayvanları içinde çalışmalar projeler üretmeliler, fakat bizler, sokak hayvanlarına bir iki dakikamızı ayırıp, onların sağlığı için inanılmaz katkı yapabiliriz. Ne mi yapabiliriz?
Evlerimizin önüne, apartmanların önüne, balkon altına, bahçe duvarlarımızın iç tarafına veya dış tarafına,
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Kutlu Olsun.
15 Temmuz tarihe Türk milletin yeni bir kahramanlık destanı olarak yazıldı.
Yeni bir kahramanlık destanı dedim, çünkü üzerinde bulunduğumuz bu topraklarda yaşayan ulusun düşmanlarına karşı kazandıkları mücadelelerde gösterdiği kahramanlıkları saymakla bitiremeyiz.
Bir yazımda söyledim, destan yazmak, bu millete ve her ferdine özeldir. 15 Temmuz bunu bir kez daha tüm dünyaya gösterdi. Yine destan yazdı, hem de öyle böyle değil. Dünyada eşi benzeri bulunmayan bir destan yazdı. Canlı canlı tüm dünya ya izletti.
Kadın, erkek, asker, polis, sivil vb. her bir insanımızın müthiş bir katkısı ile bu ülke dimdik ayakta durmakta.
15 Temmuz gecesi verilen mücadele de bu milletin düşmanlarına karşı her zaman bir milli duruş göstereceğini, milli bir birlik, beraberlik sağlayacağının ispatlamıştır.
15 Temmuz ve diğer milli mücadelemizde, terörle mücadelemizde verdiğimiz tüm şehitleri rahmetle anıyorum, tüm gazilerimize saygı ve minnetlerimi sunuyorum, Allah her daim yardımcıları olsun, milletimiz gazilerimize gerekli saygıyı göstersin istiyorum
Bu ülkenin düşmanlarını vay haline, bu ülkeye bir taş atmaya çalışanın, vay haline, bu ülkeye kin besleyenin,
Yaz tatili ile birlikte çocuklar kendilerini derslerden uzaklaştırdılar.
İyi uzaklaşsınlar bakalım. Ama özellikle 1. 2. 3. 4. 5. sınıflarda okuyan çocuklarımızın yaz tatilinde okuldan, defterlerinden, kitaplarından tamamen uzaklaştıklarında, okul açıldığında özellikle 1’inci sınıflarda okumayı unutan çocuklara rastlandığı ifade edilmekte.
Eskiden yaz tatili için kitap setleri olurdu, onlardan alınır, yaz tatilinde okumaya devam edilirdi. Hatta ödev verilenler olurdu, şu kadar kitap oku gibi.
Ya şimdi, çocuklar yoruldu, bırakın tatil yapsın deniyor. Yanlış çok yanlış bir davranış, çocuklarımızı okumaya teşvik etmeliyiz. Mutlaka ama mutlaka bir yolunu bulup, kitap okumalarına imkan vermeliyiz.
Yine tatil setleri varsa mutlaka çocuklara bu setlerden almalıyız. En azından en ucuz olanlarını bile alsanız, çocuk bir şeyler okumuş olacaktır.
Biraz araştırma ile uygun ve bilgi donanımı verecek kitap seti bulunabilir. Tüm veliler bu konuda duyarlı davransınlar lütfen.
Özellikle yaz tatilinde çocuklar ile birlikte yemek yemeye, birlikte komşuya gitmeye, birlikte yürümeye özen gösterelim.
Mutlaka çocukların kendilerini ifade edebilecekleri sohbetler yapalım.
Hepimiz belediye başkan adaylarının ağzından, seçim zamanları verdikleri birçok vaatleri dinledik. Bunlardan birisi de elbette yeşil alanların arttırılacağı, çocuk parklarının yapılacağı, insanların rahat edeceği park düzenlememelerin yapılacağıdır.
İyi de bu söylediklerinizi bilmem kaç milyonlara yaptırıyorsunuz. Yani birilerine ihale ediyorsunuz. Siz güya verdiğiniz sözü tutarken, vatandaşın parasını birileri kazansın diye ihale ediyorsunuz. Sonunda yeşil alan düzenlemesi ve çocuk parkları yapılıyor, halkın ve çocukların kullanımına açılıyor.
Ya sonra, milyon harcadığınız park ve yeşil alanlarda neden küçük miktar tutan kamera sistemi yok. Bunun ihalesi için mutlaka yandaş gerekmez, halkın güvenliği önemli, bu ülkenin her çocuğunun önemli olduğunu, kıymetli olduğunu hatırlamanız yeterli, bunun için kamera sistemleri ile yeşil alanlar ve çocuk parklarında kamera sistemleri olmalı ve 24 saat izlenmeli.
Yeşil alanlar ve çocuk parklarının veya mahalle içinde bulunan parkların denetimleri 24 saat yapılmalı, geceleri gece bekçileri tarafından sık sık kontrol edilmeli, zira bu tür yerler, bazı kendini bilmez sarhoşların mekanı olmuş, tekel bayilerinden aldıkları alkollerle buralarda gürültülü bir şekilde eğlenmekte, gelen geçen mahalle sakinlerini rahatsız etmektedirler. Yoksa kimin ne içtiği beni ilgilendirmez, kimseyi ilgilendirmez denebilir bunu anlayabilirim. Ancak, hiç kimsenin bir başka kimseyi rahatsız etmeye, hele hele alkol alıp