1
Doç. Dr. Zeki Uyanık
İlkses Gazetesi Yazarımız

Doç. Dr. Zeki Uyanık

Yazarın Köşe Yazıları

Kafeste kuş beslemek caiz mi?

İslam, akılsız varlık olan hayvana hizmet etmeyi ya da beslemeyi ameli salih olarak kabul etmektedir. Ancak ona eziyet etmeyi de yasaklamaktadır. Bu bağlamda gerekli ilgi ve alaka gösterilmesi durumunda kafeste kuş beslemekte bir sakınca yoktur. Ancak gerekli ilgi ve alaka gösterilmez ve bu hayvanların hak ve hukukuna riayet edilemeyecekse beslememek gerekir.
Sıkışık durumda namaz kılmak caiz midir?
İslam’ın temel direk ve ibadetlerinden birisi olan namaz ibadeti huşu ile kılınmalıdır. Namazda huşuyu ve dikkati dağıtacak durumlardan ise sakınmak gerekir. Bu anlamda karnı aç olan birisinin sofra hazırken namaza durması mekruh görülmüştür. Aynı şekilde idrara sıkışmış bir kimsenin de o şekilde namaza durması mekruh kabul edilmiştir. Buna göre tuvalet ihtiyacı olan bir kimsenin namazı kazaya kalma tehlikesi yoksa sıkışık şekilde namaz kılması mekruhtur. O şekilde kılmaması daha evledır.
Süt çocuğu olması için kaç yaşına kadar emzirmek icab eder?
Süt akrabalığının meydana gelmesi için, Şafii, Maliki, Hanbeli ve Hanefi mezhebinin iki imamına göre süt emen çocuğun iki yaşını doldurmamış olması gerekir. Ebu Hanife’ye göre ise, süt emen çocuğun


Meslek olarak jokeylik yapmak caiz mi?

İslam inancında ata binmek ya da bu tarz sportif faaliyetlerde bulunmak tavsiye edilmiştir. Bu anlamda çocuklara, gençlere ve arzu eden yetişkinlere ata iyi binmeyi öğretme anlamına jokeyliğin meslek edinilmesine bir sakınca yoktur. Bilakis sevap vardır. Çünkü Hz. Peygamber at yetiştiriciliği ve biniciliğine ilişkin yönlendirici sözleri vardır. Ama kumar türü at yarışlarında görev alma anlamında jokeylik caiz değildir. Zira bu tür binicilikte Kur’an’ın yasakladığı “günah olan işlerde yardımlaşma” vardır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususta mealen Allah Teala şöyle buyurmaktadır: “İyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın.” (Maide, 5/2) Buna göre kumarın bir çeşidi olan at yarışı için jokeylik yapmak caiz değildir. Ancak bir spor ve at biniciliğini öğretmek için jokeylik yapmakta bir sakınca yoktur.
Boşanma halinde çocukların nafakalarından sadece baba mı sorumludur?
Kız olsun erkek olsun, çocukların nafakalarını temin babanın görevidir. Annenin bu konuda bir sorumluluğu yoktur. Babanın yokluğunda çocukları geçindirme görevi babanın babasına, o da yoksa diğer akrabaya düşer. Baba küçük çocuklarına, çalışıp kazanacakları çağa gelinceye kadar bakmağa mecburdur. Çocuklar için belirlenecek nafakalar, onların yaşlarına ve babalarının servetine uygun ve yeterli miktarda olmalıdır. Babalarının geliri yeterli


Arızalı bir malı satmak caiz mi?

Ticarette malın arızasını veya kusurunu söylememek aldatmaktır. Aldatmak ise dinen uygun değildir. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:” Bizi aldatan bizden değildir.” Buna göre bir malı satarken, satılan malın bir arızası veya kusuru varsa o kusura söylememek bir aldatmadır. Böyle bir aldatma ise dinen kul hakkı ve günahtır. Kul hakkı ise affedilmeyen günahlardan birisidir. Dolayısıyla kişi sattığı malda bir atıp, kusur, kırık, özür varsa sattığı kişiye söylemelidir. Söylemeden satarsa satıcı günaha girer müşterinin de malı geri iade etme hakkı olur.
Kerahet vaktinde Tahiyyetü’l mescit namazı kılmak caiz mi?
Mescidi/Camiyi selamlama namazıdır. Camiye giren kimsenin, mescidlerin sahibi olan Allah’a saygı ve ta’zim amacıyla iki rekat namaz kılması anlamına gelir ki Hz. Peygamber, “Biriniz mescide girdiğinde, oturmadan önce iki rekat namaz kılsın.”(Buhari, “Salat”, 60.) buyurmuştur. Buna göre Camiye girdiğimizde kerahet vakti değilse iki rekat mescidi selamlama namazı kılmamız sünnettir. Şafii Mezhebine göre, camiyi girildiği her an Tahiyyetü’l mescit namazı kılınabilir ve bu namaz için kerahet vakti yoktur.
Namaz kılarken secdede en az ne kadar beklemek gerekir?  


Hacı olmuş kimseye 'hacı' demesek bir günahımız olur mu?

Hac ibadetini yerine getirenlere “Hacı” unvanının verilmesi dini değil, örfi bir uygulamadır ve genellikle tanıtma, başkalarından ayırt etme amacına yönelik olarak kullanılmaktadır. Bu sebeple hacca giden kimselere “hacı” diye hitap edilmesi dini anlamda güzel bir hitaptır. Ancak hacca giden kişiye hitap ederken ya da onunla konuşurken bu sıfatı yani hacı kelimesini kullanmasak bir günahımız olmaz.
Hacı olmuş kimsenin ticaret yapmasında dinen bir sakınca var mı?
Hac, İslam’ın temel ibadetlerinden birisi ve mükellef olan her Müslüman’a da farzdır. Şartları taşıyan her Müslüman namaz, oruç gibi bu ibadeti de yerine getirmek zorundadır. Hac ibadetini yerine getiren bir kimsenin helal- haram, günah-sevap anlamında diğer Müslümanlardan bir farkı yoktur. Yani içki hacı olan Müslüman’a da hacı olmayan Müslüman’a da haramdır. Helal lokma kazanmak hacı olan kimsenin de görevi hacı olmayan Müslüman’ın da görevidir. Aynı şekilde yalan, hırsızlık, aldatmak gibi durumlar da hacı olan olmayan için de yasak ve haramdır. Buna göre hacı olmuş kimsenin çalışmasında ya da ticaret yapmasında dinen bir sakınca yoktur. Bilakis helale harama dikkat edildiğinde çalışmak ibadet hükmünde olduğundan çalışması, ticaret yapması, ailesinin nafakasını kazanması tavsiye edilir. Ancak hacı olmak bir bilinç bir şuur halidir. Onun için hacı olan bir Müslüman’ın daha şuurlu daha bilinçli olması gerekir. Bu anlamda


Müslüman olmayan kasabın kestiğinden yiyebilir miyiz?

İslam inancına göre kesilen hayvanın etinden yiyebilmek için hayvanı kesenin belli şartları taşıması gerekir. Bu şartlar yerine getirilmezse kesilen hayvanın eti yenmez. Fıkıhçıların kesen kişi ile ilgili ortaya koydukları şartlar şöyle ifade edilmiştir. Hayvanı kesen kimsenin akıl ve temyiz gücüne sahip, Müslüman veya ehl-i kitap (Yahudi veya Hıristiyan) olması, hayvanı Allah adına kesmesi gerekir. Ayrıca hayvanı kesen kimsenin kadın veya erkek olması fark etmediği gibi baliğ olması da gerekmez. Dolayısıyla ehl-i kitabın kızlarıyla evlenmek caiz olduğu gibi bunların kestiği hayvanın da etinden yemek caizdir. Ama ehl-i kitap (Yahudi-Hıristiyan) dışındaki inançtan olanların kestiği hayvanın eti İslam inancına göre yenmez. Gerek ele, gerekse yüze olsun dövme yaptırmak, birtakım çizgilerle süslenmek caiz değildir. Rasulüllah Efendimiz, bedenin herhangi bir yerine böyle süslemelerle dövme yapmayı menetmiştir. Değil insan bedenine, hayvanların dahi yüzlerine, hatta sırtlarına ve arkalarına böyle dövme yapmayı uygun bulmadığını ashabına haber vermiş, yapanları da azarlamıştır. Buhari deki bir hadiste, dövme yapan ve yaptırana Allah lanet ettiği haber verilmektedir. Onun için her Müslüman’ın lanete sebep olan bu davranıştan uzak durması gerekir. Ancak yine de dövme yapılmış ise ve bu dövme deriye suyun temasını engelleyen tabaka oluşturan cinsten değilse bu dövmenin namaza abdeste ve gusle bir engelliği söz


Hacı olmuş kimse dini bir yasağı işlediğinde ona daha fazla mı günah yazılıyor?

Bazı kişiler ‘hacca gitmek istiyorum; ama ya tövbemi tutamazsam, hacı olmanın gereklerini yerine getiremezsem’ diye düşünüp ibadetini erteliyor. Keşke mümkün olsa da hacdan sonra insan günah işlemese; ama insanız ve günah işlemeye de meyilliyizdir. Tövbe etmek de insanlar içindir. İnsan bu hayatta yaşadığı sürece günah işlemesi muhtemeldir. Ancak her zaman da tövbe hakkı ve imkanı vardır. Bunun için bir insan hacca gücü yetiyorsa bu ibadeti yapmalıdır. Çünkü imkanı olana bu ibadet farzdır ve belki bir daha bu imkanı da bulamayacaktır. Belki de hac onun için çok güzel açılımlara vesile olacaktır. Hacı olmanın gerekleri aynı zamanda Müslüman olmanın gerekleridir. Hacı olan da olmayan da namaz kılmalıdır. Hacı namaz kılmazsa namaz kılmamasının günahını taşıyor demektir. Haccı artık yok oldu, haccı kabul olmadı manasına gelmez. Onu Allah bilir. Hacı olmak belki bir bilinç halidir. Müslüman yalan söylememeli, hırsızlık yapmamalı, insanları aldatmamalı, gıybet etmemelidir. Bu fiiller hacı için de hacı olmayan için de kötüdür ve sakınmak gerekir. Mümin kul ‘Hacda tövbe ettim, kabul olmuştur inşallah. Bir daha ben bu yanlış şeyleri yapmayayım da ahirete günahsız gideyim’ anlayışı ile bir hayat sürmelidir.
Unutularak kılınmayan namazların kaza etme dışında ödeme şekli


İnsan ve Din

Teşrik Tekbirleri Nedir?
Kurban Bayramı, kameri aylardan Zilhicce’nin onuncu günü başlar ve dört gün devam eder. Bayramın dört gününe, Arefe günü de ilave edilince beş gün olur. Bu beş güne “Eyyam-ı Teşrik” denilir ki, farz namazların peşinden aldığımız “Tekbir Günleri” demektir. Bu tekbirlere de “Teşrik Tekbirleri” denir. Teşrik tekbiri şöyledir: “Allahu Ekber, Allahu Ekber, La İlahe İllallahu Vallahu Ekber. Allahu Ekber Velillahil’hamd.” Arefe gününün sabah namazından itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit farz namazların peşinden, selamdan sonra bu tekbiri bir defa getirmek Hanefi mezhebine göre vaciptir. Şafiilere göre ise sünnettir.
Teşrik Tekbirleri İlk Ne Zaman Söylendi?
Teşrik tekbirlerinin başlangıcı Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etme olayına kadar uzanır. Hz. İbrahim, gördüğü sahih rüya üzerine oğlunu Allah yolunda kurban etmeye karar verir. Kurban hazırlıkları sırasında Cebrail gökten buna bedel olarak bir koç getirir. Dünya semasına ulaştığında yetişememe endişesi ile Cebrail; “Allahu Ekber Allahu Ekber” diyerek tekbir getirir. İbrahim bu sesi işitince başını gökyüzüne çevirir ve onun bir koçla geldiğini görünce; “La ilahe İllallahu Vallahu Ekber” diye cevap verir. Bu tekbir ve


Kur'an-ı Kerim'de kurban ibadeti var mıdır?

Kurbanın meşru kılınmış bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de deliller bulunmaktadır. Nitekim bu hususta Saffat Suresinin 107. ayetinde: “Hz.İbrahim’in oğlu Hz.İsmail’in yerine bir kurbanın, Allâh tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir. Ayrıca başka ayetlerde de kurban ibadeti ile ilgili nasslar mevcuttur:
“... kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allâh’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.”(Hacc 22/28)
“Her ümmet için, Allâh’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık…” (Hacc 22/34)
“Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allâh’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yeyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.” “Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Allah'a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hacc 22/36;37) ayetleri buna işaret etmektedir.
Bu ayetlerde zikredilen hayvan kesiminin, et ihtiyacı temini için kesilen hayvanlar olmadığı, bunların ibadet amaçlı birer uygulama oldukları gayet açıktır. Et ve kanların Allâh’a


Resmi boşama dini olarak da geçerli olur mu?

Erkeğin veya her iki tarafın beraberce açtığı dava sonucu, mahkemece boşanmış olan eşler, dinen de boşanmış olurlar. Ancak, daha önce eşler arasında başka boşanmalar olmamış ise, mahkemenin boşaması, bir boşama sayılır. Bu bir boşama ile üç olan haklarından birini kullanmış olurlar. Tarafların istemeleri halinde tekrar evlenmelerinde dinen bir sakınca yoktur. Ama bu sefer üç talak hakları olarak değil iki talak hakları kalarak evlenebilirler.
Devletin çocuklar için verdiği parayı almak caiz mi?
Koruyucu aile programı uygulaması kapsamında himayeye alınan çocuklar için devletin ödeyeceği paranın, çocuğa harcanması veya onun adına saklanması halinde koruyucu aile tarafından alınmasında dini açıdan bir sakınca yoktur. Bununla birlikte çocuğu himaye eden ailenin fakir olması durumunda çocuk için verilen paradan makul şekilde istifade etmesi de uygundur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususta melaen “Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde, eğer reşit olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin.


Kurban kesilecek hayvanlar kaç yaşında olmalıdır? 

Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bunların dışındaki tavuk, ördek, kaz gibi hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Kurban olabilmesi için, kurbanlık hayvanın süt dişlerini değiştirmiş olması gerekir. Bu da, deve 5; sığır ve manda 2; koyun ve keçi 1 yaşını doldurunca gerçekleşir. Kurbanlık hayvan bu yaşını doldurduğu halde dişini değiştirmemişse, yine de kurban edilebilir. Bunun yanında, 6 -7 ayını tamamlayan koyun, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde kurban edilebilir. Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, düzgün, azaları tamam ve besili olması, hem ibadet açısından, hem de sağlık bakımından önem arz eder. Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzları kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memesi kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz. Ancak, hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, biraz hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, kurban edilmesine mani teşkil etmez.
Paslı ve toz topraklı elbise ile namaz kılmada bir sakınca var mı?
Namazın şartlarından birisi de necasetten temizlenmektir. Namaz kılacak kişinin elbisesinde, bedeninde ve namaz kılacağı yerde, kan, idrar, şarap, dışkı... gibi namaza engel necasetler bulunmamalıdır. Tesettüre


Yeminimizi nasıl bozabiliriz?

Gereksiz yere yemin etmek ve onu alışkanlık haline getirmek doğru bir iş değildir. Müslüman yemin etmeye ihtiyaç duymayacak şekilde sözüne güvenilen ve çevresi tarafından böyle bilinen bir kimse olmayı gaye edinmelidir. Yerine getirilmesi mümkün ve mubah olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına yemin eden kişi, bu yeminini yerine getirmelidir. Yeminin yerine getirilmemesi halinde, kefaret ödenmesi gerekir. Yeminin kefareti ise, on fakiri doyurmak veya giydirmek ya da köle azat etmektir. Buna gücü yetmeyen kimse üç gün peş peşe oruç tutar. Yüce Allah, “Allah sizi kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı değil, fakat kalplerinizin kastettiği yeminlerden dolay sorumlu tutar. Yeminin kefareti, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on fakiri yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalıdır; yemininizin kefareti budur. Yemin ettiğinizde yeminlerinizi tutun. Şükredesiniz diye Allah size böylece ayetlerini açıklıyor.” buyurmaktadır (Maide 5/89). Farz veya vacip olan bir şeyi yapmamaya; haram ve günah olan bir şeyi yapmaya yemin eden kişinin, bu yeminini yerine getirmeyip kefaret vermesi gerekir.
Dövme yaptırmak niçin haram?
Allah, insanı çevreleyen varlıkları hayranlıkla seyredilmeye değer bir ahenk ve


Şaka ile yalan söylemek caiz mi?

İslam dinin yasakladığı büyük günahlardan birisi de yalandır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususta mealen şöyle buyurulmaktadır: “ Ey iman edenler; Allah´tan korkun ve doğru söz söyleyin”. Ahzab, 33/70. Birçok Ayeti Kerimede ve Hadisi Şerifte İslam dini yalanı yasaklamakta ve günah kabul etmektedir. Bu anlamda İslam dini açısından yalanın şakası da ciddisi de yasak ve haramdır. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Şaka da olsa cidden de olsa söylenen yalan yalandır” Ayrıca sevgili peygamberimiz bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: “Şaka bile olsa yalan terk edilmedikçe olgun mümin olunmaz.”, “Kul şaka ile de olsa yalanı, doğru bile de olsa mücadele ve münakaşayı terk etmedikçe, tam inanmış bir mümin olamaz.” , “İnsanları güldürmek için yalan söyleyen kimselerin vay haline.” Yine bir başka hadiste efendimiz şöyle buyururlar: “insanları güldürmek için yalan söyleyen kişiye yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun.” Bu hadislerden hareketle şaka ile de olsa yalan söylemek caiz değildir. Yalan ancak şu üç yerde söylenebilir. 1-Karı kocanın arasını düzeltmek, 2-Arası bozulan iki kişinin arasını düzeltmek için, 3- Savaşta düşmanı mağlup edebilmek için. Bu üç yer dışında şaka ya da ciddi, ticarette ya da gündelik hayatta yalan söylemek caiz değildir.


Ölmüş kimseye kurban kesilir mi? 

lü kurbanı diye bir kurban çeşidi yoktur. Ancak, ölü adına veya sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir. Vasiyeti yoksa ölen kimseler için mirasçılarının kurban kesmeleri gerekmez. Ancak bir kimse, sevabını ölmüş bulunan anne veya babasına yahut diğer yakınlarına bağışlanmak üzere, çeşitli hayır kurumlarına, fakir ve muhtaç kişilere bağışta bulunabileceği gibi, kurban da kesebilir. Ölenin kendisi için kurban kesilmesine dair vasiyeti yoksa kesen kimse, bu kurban etini fakirlere yedirebileceği gibi, kendisi ve zenginler de yiyebilir.
Kadınların malını nereye harcayacağına kocalarının ne kadar karışma hakkı vardır?
İslam’da mal hürriyeti vardır. Herkesin malı kendisinedir. Dolayısıyla erkeğin malı erkeğin, Kadının malı kadınındır. Mal kadının olunca kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Kadın dileği şekilde dilediği yere harcar ne kocanın ne de bir başkasının karışma hakkı yoktur. Ama hüküm bu olmakla beraber karı koca olduklarından ve ortak bir hayatı paylaştıklarından dolayı birbirilerinin fikrini ve rızasını alarak harcama yapmaları daha doğrudur.
Dini nikah kıyılırken abdestli olmak şart mıdır? 
Nikah akdinin geçerlilik ve sıhhat şartları arasında abdestli olmak gibi bir durum yoktur. Dolayısıyla abdestsiz olma hali nikaha zarar vermez. Ancak Müslümanın her zaman abdestli olması güzel ve sevaptır. Bu bağlamda nikah önemli bir akid olduğundan ve bir yönü ile ibadet kabul edildiğinden


Hac ibadeti kul hakkını da affettirir mi?

Müslüman’ın dünya ve ahiret hayatı bakımından çok önemli bir dönüm noktası olan hac, samimi ve ihlasla yerine getirildiğinde Müslüman’ı günahlarından arındırır. Kişinin Allah indindeki derecesini yükseltir. Ödül olarak cenneti kazanmasına vesile olur. Haccı hayatında yaşayan Müslüman ahlaken mükemmelleşir. İnsanlarla olan ilişkileri hoşgörülerle güzelleşerek olgunlaşır. Haccın faziletinin büyüklüğünü açıklayan birçok hadis-i şerif Hz. Peygamberimiz tarafından dile getirilmiştir. Sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: Kim Allah için hacceder de kötü söz ve davranışlardan sakınır ve günahlara sapmazsa -kul hakları hariç- annesinin onu doğurduğu günkü gibi günahlardan arınmış olarak döner. Haccedenler ve umre yapanlar Allaha dua ederlerse, dualarını kabul eder, bağışlanma dilerlerse onları bağışlar. Hac ve umreyi art arda yapınız. Çünkü bu ikisi, körüğün demir, altın ve gümüşün pasını giderdiği gibi fakirliği ve günahları yok eder. Hz. Peygamberin bu hadislerinden de anlaşıldığı gibi hacca giden kimse kul hakkı dışındaki bütün günahlarından kurtulmaktadır.
Kurbanlık olarak niyetlenilen bir hayvanın sütünden ve yününden yararlanmak caiz midir?
Kurban etmek üzere satın alınan veya kurban etmek niyeti ile belirlenin hayvanın kesim öncesinde sütünden ve yününden yararlanmak mekruhtur. Çünkü bu durumda hayvan satın alınmasından veya kurban edilmek üzere niyet


Kendisine hac farz olan kişi, hacca gitmek yerine memleketindeki fakirlere para verse bu hac yerine geçer mi?

Bir Müslüman yerine getirmekle mükellef olduğu ibadetini Yüce Allah’ın emrettiği şekilde yerine getirdiğinde o ibadeti ifa etmiş olur ve sevabını alır. Her ibadetin de kendine özgü farzları, olmazsa olmaz şartları vardır. Kişi mükellef olduğu ibadeti yapabilecekken onun yerine kendi kendine uygun gördüğü bir hayırlı işi yapmakla mükellefiyetinden sıyrılamaz. Çünkü Allah’ın kullarına emrettiği her şeyde insanlar için dünya ve ahirete yönelik pek çok hikmetler bulunmaktadır. Hac ibadeti de bu ibadet ve görevlerden bir tanesidir. Onun için kişi hac yerine para vererek bu farz ibadetinden kurtulmuş olmaz.
Ezan okunmaya başlar başlamaz namaz kılınabilir mi?
Namaz kılmada esas olan ezanın okunması değil namaz vaktinin girmiş olmasıdır. Yani bir namaz vakti girmişse ezan okunmamış olsa dahi o namaz kılınabilir. Aynı şekilde bir namaz vakti girmemişse ezan okunsa dahi kılınmaz. Mesela hoca yanlışlıkla sabah namazı vakti girdi diye ezan okursa ve vakit girmemişse velev ki ezan okunmuş olsa dahi namaz kılınmaz kılınsa da geçersizdir. Çünkü vakit girmemiştir. Aynı şekilde namaz vakti girmişse ama gerek elektrik olmayışından, gerekse imamın herhangi bir maruzatından dolayı ezan okunmamışsa bile namaz vakti girmiştir. Kişi namazını kılabilir Buna


Faiz neden haram kılınmıştır?

Faiz yasağı İslam’ın temel ilkelerinden biridir. Nitekim Kur’an’ı Kerim’de faiz yasağına değişik üslup ve anlatım tarzıyla birden çok yerde temas edilmektedir. “Ey İman edenler, kat kat faiz yemeyin Allah’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.” (Al-i İmran 130), “Faiz yiyen kimseler tıpkı şeytan çarpmış kimseler gibi çarpılmış olarak kalkarlar. Onların bu hali, alışveriş de faiz gibidir, demelerindendir. Oysa Allah ticareti helal, faizi haram kılmıştır...” (Bakara 275-279) ayetleri bunlardan sadece bir kaç örnektir. Söz konusu bu ayetler ve peygamberin hadislerinde şiddetle kınanan ve ortaya koyulan faiz yasağı İslam iktisadının hem ana öğelerinden birisi, hem de makul bir gereğidir.
İslam bilginleri faiz yasağını şu gibi sebeplere bağlamaktadır:
-İslam servetin atıl bırakılmamasını, üretim ve yatırım dışında tutulmamasını istemekte.
-İslam temel üretim faktörü olarak “emek”i kabul etmiş sermayenin risk ve zarara katlanmadan tek başına kazanç aracı olmasını hoş görmemiştir.
İslam sermayenin faiz yolu ile tek bir zümrede toplanmasına hoş bakmamıştır.
-İslam ahlak anlayışında yardımlaşma ve dayanışma vardır. Zekat gibi,


Adak etinden kimler yiyemez?

Adak yapan kimse, adadığı hayvanın etinden yiyemez. Etin tamamını dağıtması gerekir. Şayet bir miktar yemiş olursa, yediği etin kıymetini fakirlere para olarak vermesi gerekir. Adak yapan, adadığı hayvanın etini, fakir olsalar bile, usul ve füruna ve geçimi üzerine bağlanmış bulunanlara yediremez. Usul, ana ve baba tarafından yükselen soya denir. Füru, evlatlardan aşağı inen soylara denir.
Yurtdışında yaşayan bir kimse Müslüman olmayan kimseden kan alabilir mi?
Buna karşılık mezarın bir-iki karış yükseltilmesi, israfa kaçmadan ve tevhid inancına zarar vermeyecek şekilde yapılmasında bir sakınca yoktur. Tedavi için yapılan kan naklinde, kan verenin Müslüman veya gayr-ı Müslim oluşunun bir farkı yoktur. Müslüman’dan kan alınabileceği gibi, Müslüman olmayandan da kan alınabilir. Aynı şekilde kan veren kimse Müslüman’a kan verebildiği gibi Müslüman olmayan kimseye de kan verebilir. Bunun da dini anlamda hiçbir sakıncası yoktur.
Mazeretsiz olarak namazı kazaya bırakmak caiz mi?
İslam’da namaz, oruç ve hac gibi ibadetler için belirli ifa vakitleri konulmuştur. Bu vakitlerin kaçırılması halinde artık eda değil, kaza


İslam'a göre mükellef kime denir?

Mükellef demek erginlik çağına gelen akıllı insanlar demektir. Mükellef, dinin emirlerini yapmak ve yasaklarından sakınmakla sorumludur. Mükellef sayılmak için insanda iki şartın bulunması gerekir;
1- Akıllı olmak, 2- Erginlik çağına gelmek. Akıllı olmayan deliler ile erginlik çağına gelmemiş çocuklar mükellef değildirler. Erginlik (buluğ) çağı, çocukların vücut yapılarına ve iklim şartlarına göre değişir. Erginlik erkek çocuklarında on iki ile on beş, kız çocuklarında dokuz ile on beş yaşları arasında olur. On beş yaşını bitirdiği halde kendisinde erginlik belirtileri görülmeyen çocuklar erkek olsun, kız olsun erginlik çağına gelmiş sayılır ve dinin emir ve yasaklarına uymakla sorumlu olurlar.
Namazın kılınmadığı caiz olan vakitler var mı?
Hiç bir şey iş, ticaret, görev, meşgale ve mazeret mümini namazdan alıkoyamaz. Yani namaz her hal ve şartta kılınmalıdır. Hatta bu ulvi görevin yerine getirilmesi için dinimiz her türlü kolaylığı sağlamıştır. Mesela: Su bulamayanlar teyemmüm ederek, yolcular, dört rekatlı farzları ikişer rekat olarak, zaruret ve ihtiyaç halinde öğle le ikindi, akşam ile yatsı namazlarını öğle veya ikindi, akşam veya yatsı vaktinde birleştirerek, ayakta durmaya güçleri yetmeyen hastalar


Boşanan çiftlerin tekrar evlenmesi caiz mi? 

Dinen boşama üç kere ile sınırlandırılmıştır. Bir ve ikincilerde eşlerin yeniden birleşme imkanı vardır. Ancak üçüncü boşamadan sonra ise kesin ayrılık söz konusudur. Bu durumda, kadın başka bir şahıs ile hileli olmayan bir evlilik yapmadıkça ve bu evlilik boşama ya da ölüm ile sona ermedikçe ilk eşi ile tekrar evlenmeleri mümkün değildir. Tabi buradaki evlilik hülle şeklinde anlaşmalı bir evlilik olmamalıdır. Şayet anlaşmalı bir evlilik olursa eski karı kocanın evlenmesi dinen uygun olmaz.
Abdestliyken tavla oynayan kimsenin abdesti bozulur mu?
Tavla, okey veya kağıt oynamak dinen yasaklandığı ve kumar kabul edildiği için haramdır. Dolayısıyla Müslüman kimse ister parasına, ister çayına, isterse zaman geçirmeye olsun kumar oynayamaz oynadığında haram işlemiş olur. Ancak kumar oynayan kimse, günah işlemekle beraber oynadığı kumarın abdestine bir zararı yoktur. Zira abdesti bozanlar arasında manevi şeyler yoktur. Maddi hadiseler abdesti bozar. Hanefilere göre vücuttan kanın çıkması, Şafiilere göre erkeğin kadına kadının erkeğe engelsiz dokunması ya da her iki mezhebe göre küçük veya büyük abdesti bozmak gibi hadiseler abdesti bozar. Buna göre abdestliyken tavla, okey, kağıt oynayan kimse oynadığı oyun haram olmakla beraber abdestine zarar vermez. Ancak adap açısından namaz kılmak istediğinde en azından ellerini yakarsa güzel olur.
Cemaatle namaz kılınırken imamla cemaatin aynı mezhepten


Çocuklar anne babanın adağından yiyebilirler mi?

Adak kurbanının etinden, adağı yapan kişinin yemesi caiz olmadığı gibi; bu kişinin usul ve füruu yani annesi, babası, nineleri, dedeleri, çocukları, torunları sayılan kimseler yiyemezler. Adak kurbanının etini bu sayılanlar dışında kalan ve dinen fakir olan kimseler yiyebilirler. Şayet adak kurbanını kesen kişi bu adaktan yemiş ise fıkıhçılara göre yediği miktarın fiyatını fakirlere para olarak verecektir.
Bir gelin kayınpederi ile hac veya umreye gidebilir mi?
Kadının yalnız başına yolculuğa çıkması uygun değildir. Bu yolculuk Hac ya da Umre için olsun fark etmez. Kadının Hac Umre ya da başka bir yere gidebilmesi için yanında bir mahremi olması gerekir. Dolayısıyla kadın hac veya umreye gidecekse yanında mutlaka bir mahremi olmalıdır. Kadının kayınpederi de babası, kardeşi, abisi, kocası, dayısı gibi birinci derecede mahremi olduğu için, onunla beraber Umre’ye ya da hac yolculuğuna gidebilir.
Çalışan bir evli bayan kazancını kocasına vermek zorunda mı?
İslam’da mal hürriyeti vardır. Yani erkeğin kazandığı malı kendisine, kadının kazandığı mal kendinedir. İslam’a göre herkes kendi malının sahibi ve tasarruf yetkilisi olduğundan ne kocanın ne


İbadetler cennete girmek gayesiyle mi yapılmalıdır?

Allah, Kur’an-ı Kerim’de mealen; “Ben insanları ve cinleri ibadet etmeleri için yarattım” (Zariyat, 51/56) buyurur. Bu ayetten de anlaşıldığı gibi insanın görevi rabbine kulluk etmektir. Bu kulluğunu da sadece ona yapmakla mükellef olduğu gibi aynı şekilde, “Ameller niyetlere göredir.” (Buhari, “İman”, 41.) Hadisine binaen de ibadeti sadece onun rızası için yapmalıdır. Buna göre ibadetler Allah rızası için yapılmalı, bu gaye ile yapılan ibadet Allah’ın rızasını kazandırdığı gibi aynı zaman da cenneti de kazandırır. Bunun yanında her mümin cennete gitme ve cehennemden uzaklaşma ister. Bunun için de ibadetlerini yapar. Ancak ibadetlerini cehennemden uzaklaşma ve cennete gitme isteği ile yaparsa ibadetlerin hikmet ve gayesini anlamamış olur. Onun için ibadetlerimizdeki gaye Allah’ın rızası olmalıdır. O rıza ki zaten cenneti kazandıracaktır.
İnsan kabirde dünyada yaptıklarından dolayı sorgulanır mı?
Dinen ölümle başlayıp yeniden dirilmeye kadar devam edecek hayata, kabir hayatı denir. Hz. Peygamber, “Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse o duraktan kurtulursa, sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulmazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır.” (Tirmizi, Zühd 5) şeklinde buyurarak, ahiret hayatının ölümle başladığını bizlere bildirmiştir. İnsanı öldükten sonra kabirde sorgulayacak melekler Münker ve Nekir’dir. Bu melekler


Ölen kimsenin cenaze namazı iki kez kılınabilir mi?

Vefat eden kimsenin cenaze namazını kılmak farz-ı kifayedir. Yani bir kaç kişinin kılması diğer Müslümanlar üzerinden sorumluluğu düşürür. Müslüman bir kimse vefat ettiğinde onun mazını kılmak gerekir. Bu namaz kılan için farzı kifaye, namazı kılınan ölü içinse bir duadır.
Hanefi mezhebine göre, cenaze namazı bir defa kılınır. Cenaze namazını ikinci  defa kılmak mekruhtur.
Şafii mezhebine göre ise, vefat etmiş bir kimsenin cenaze namazına yetişmemiş ya da hazır bulunamamış bir kimsenin kılınmış olsa bile tekrar cenaze namazını kılmasında bir sakınca yoktur.
Örneğin Ankara’da vefat eden birinin cenaze namazı Ankara’da kılınsa sonra cenaze memleketine getirilse kılınan namaza katılamamış olanlar namazı kılabilirler.
Meyve ve Sebzeyi ağaçta satmak caiz midir?
İslam alimleri, Hz. Peygamber’in, meyvesi olgunlaşıncaya kadar hurmanın, danesi beyazlaşıp afetten emin oluncaya kadar da ekin satışını yasaklamasını gerekçe göstererek henüz olgunlaşmamış, kendisinden insan yiyeceği veya yem olarak yararlanılacak durumda olmayan sebze ve meyvelerin satışını caiz görmemişlerdir.


Saç boyası abdest ve gusle mani midir?

Abdest alırken, yıkanması gereken uzuvlardan birinde kuru yer kalırsa, abdest sahih olmaz. Gusülde ise vücutta, suyun ulaşabildiği her yerin yıkanması gerekir. Buna göre abdest veya gusül alacak kimsenin, yıkanması gereken uzuvlarında, suyun altına ulaşmasına engel olacak bir tabaka bulunmamalıdır. Oje gibi vücut üzerinde tabaka oluşturup suyun bedene ulaşmasına mani olan maddeler abdest ve gusle engel olur. Bunların abdest veya gusülden önce giderilmesi gerekir. Buna karşılık deri üzerinde tabaka oluşturmayan saç boyası, kına gibi maddeler abdest ve gusle mani değildir.


Birinin malına zarar veren kimse malın sahibini bulamıyorsa nasıl tazmin eder?

İsteyerek veya istemeyerek olsun bir kişinin malına zarar veren bir insan, şayet o kişiyi tanıyor veya bulma imkanı varsa bulmalı ve ona hakkını helal ettirerek zararını tazmin etmelidir. Kişi ölmüşse mirasçılarına hakkı tazmin etmeli ya da onlardan helallik istemelidir. Şayet o kişiyi veya ailesini, mirasçılarını bulma imkanı yok ise onun adına bir hayır kuruluşuna veya fakir bir kişiye para yardımı yaparak hayırda bulunmalıdır.
Kimin kestiği hayvan yenir, kimin kestiği yenmez?
Müslümanların ve ehl-i kitap denilen Yahudi ve Hıristiyanların usulüne göre kestikleri hayvanların etleri yenir. Ateşe, güneşe, yıldızlara, puta tapanların dinden yani İslam’dan irtidat edenlerin, dine ve Allah’a inanmayanların ise kestikleri hayvanların etleri yenmez.
Kaza edilecek olan namazlar arasında bir sıra takip etmek şart mıdır?
Kaza edilecek namazlar arasında sıra gözetilip gözetilmeyeceği bu namazları kılacak kimsenin durumuna göre değişir. Hanefi mezhebine göre, kaza namazı kılacak kişi sahib-i tertip ise yani daha önce vaktinde kılmadığı bir namaz üzerinden başka bir namaz geçirmemiş veya en fazla beş vakit namaz geçirmiş olanlar vaktinde kılamadıkları ilk namazdan başlayarak sırayla kılarlar, ardından