1
Doç. Dr. Zeki Uyanık
İlkses Gazetesi Yazarımız

Doç. Dr. Zeki Uyanık

Yazarın Köşe Yazıları

Müslüman olmayan kimsenin kestiği hayvanın eti yenir mi?

İslam inancına göre kesilen hayvanın etinden yiyebilmek için hayvanı kesenin belli şartları taşıması gerekir. Bu şartlar yerine getirilmezse kesilen hayvanın eti yenmez. Fıkıhçıların kesen kişi ile ilgili ortaya koydukları şartlar şöyle ifade edilmiştir. Hayvanı kesen kimsenin akıl ve temyiz gücüne sahip, Müslüman veya Ehl-i kitap (Yahudi veya Hıristiyan) olması, hayvanı Allah adına kesmesi gerekir. Ayrıca hayvanı kesen kimsenin kadın veya erkek olması fark etmediği gibi baliğ olması da gerekmez. Dolayısıyla Ehl-i kitabın kızlarıyla evlenmek caiz olduğu gibi bunların kestiği hayvanın da etinden yemek caizdir. Ama Ehl-i kitap (Yahudi-Hıristiyan) dışındaki inançtan olanların kestiği hayvanın eti İslam inancına göre yenmez.
Yabancı bir ülkeye yerleşebilmek için Müslüman olmadığını söyleyen kimse dinden çıkar mı?
Küfrü yani dinden çıkmayı gerektiren ifadelerin telaffuzu halinde dinden çıkılmış olur. Bu şekilde dinden çıkan kişinin, dini hükümlere göre, eşiyle aralarındaki nikah bağı da kopar. Ancak, zorlanarak küfrü gerektiren sözleri söylemek zorunda kalan kişiler, bu hükmün dışındadırlar. Nitekim Kur’an-ı Kerim Nahl süresi 106. ayetinde: “İmandan sonra Allah’a karşı küfre saparak, -Kalbi imanla mutmain olduğu halde zorlananlar hariç-, küfre sinesini açan kimseler üstüne muhakkak ki, Allah’tan bir gazap


Allah'tan başkasına secde caiz olmadığı halde melekler neden Hz. Adem'e secde etmiş?

Allah’tan başkasına secde caiz olmadığı halde melekler neden Hz. Adem’e secde etmiş?
Meleklerin, Hz. Adem’e secde etmeleri, kendi arzularından doğmuş bir fiil değildir. Bu secde, Allah’ın emriyle olmuştur. Melekler, Allah’ın emriyle Hz. Adem’e secde etmişlerdir. Bu sebeple yaptıkları secde Allah’ın emriyle olduğu için bir anlamda Allah’a yapılmış olmaktadır. Aynı zamanda meleklerin bu secdesi ibadet secdesi değil hürmet için yapılmış bir secdedir.
Okunan ezanı imamla beraber tekrar etmemek günah mı?
Ezan okunurken ezanı duyan Müslüman’ın bu ezanı tekrar etmesi dinen müstehap olan bir davranıştır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde bu hususta şöyle buyurmaktadır: “ Ezanı duyduğunuzda aynısını tekrar edin.” Ancak kişi meşgul ise ya da tekrar etme imkanı ve ortamı yoksa ezanı tekrar etmemesinde bir sakınca yoktur. Buna göre ezana icabet etmek güzel bir davranış olmakla beraber, kişinin bir işi varsa, ya da bir işle iştigal etmesi gerekiyorsa onu da yapmasında dinen bir sakınca yoktur.
Hz. Peygamberin eşleri efendimizin vefatından sonra evlendiler mi?
Sevgili Peygamberimizin eşleri efendimizin vefatından sonra evlenmemişlerdir. Çünkü ilahi bir hükümle evlenmeleri yasaklanmıştır. Nitekim Allah’u Teala Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyurmaktadır: “Peygamber müminlere kendilerinden daha yakındır, eşleri de onların anneleridir. Aralarında kan bağı bulunanlar Allah’ın kitabında (mirasçılık bakımından), birbirlerine diğer müminlerden ve


Erkeklerin saçlarını uzatması günah mıdır?

Saçı temizlemek, taramak, koku sürmek Hz. Peygamber’in teşvik ettiği hususlardandır. Zira bu konuda Hz. Peygamber: “Saçı olan kişi bakımına özen göstersin” buyurmuşlardır.
Bu itibarla saçların temizliğine dikkat etmek şartıyla erkeklerin saçlarını uzatmalarında ve dilediği şekilde taramalarında dinen bir sakınca yoktur. Ancak bu kimselerin bulundukları ortamdaki örfü de dikkate almaları daha doğru olur.
Borç para ile gidilen hac kabul olur mu?
Servet yönünden haccetme imkanına sahip olmayan kişilerin borçlanarak hacca gitmeleri gerekmez; ancak, borçlanarak hacca gitmeleri halinde, hac ibadetleri geçerlidir.
Diğer taraftan, haccın farz olması için gerekli şartları taşıdığı halde, hac mevsiminde hazır parası bulunmayan ve borç aldığı takdirde bunu daha sonra ödeme gücüne sahip olan kişilerin, bu görevi bir an önce ifa etmeleri için, borç alarak hacca gitmeleri uygun olur.
Faizin haram olduğunu bildiren ayet var mı?
Kur’an-ı Kerim’de faizin yasağına değişik üslup ve anlatım tarzlarıyla birden çok yerde temas edilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de faizin kötü ve haram bir işlem olduğu şu ayetlerle


15 Temmuz'dan Çıkarmamız Gereken Dersler…

15 Temmuz FETÖ darbe girişimi, ülkemize yönelik yapılan en kötü ve en büyük hainlik girişimi olarak tarihteki yerini almıştır. 15 Temmuz; aynı zamanda vatanını, milletini, bayrağını ve ezanını korumak için insanımızın meydanlara indiği ve milli iradeye sahip çıktığı gün olarak da tarihteki yerini almıştır. İkinci yılına giren hain kalkışma girişimi başarısız olmasına rağmen şüphesiz ülkemize, milletimize ve inancımıza büyük bir zarar vermiştir. Tarihimizin en karanlık günlerinden birine şahit olduğumuz, ülkemizin birliğine ve dirliğine yönelik yapılan bu hain kalkışma, vicdanlarımızda unutmayacağımız maddi ve manevi ağır yaralar açmıştır. Zihinlerde bıraktığı tahribatı onarmak ise ülkemizin ve milletimizin yıllarını alacaktır. Bu tahribatın hasar tespitini kurumlar yapmıştır ya da yapıyordur. Ancak toplum olarak bu hain darbe girişiminden almamız gereken ya da çıkarmamız gereken dersler vardır. Veya bir başka ifade ile bu ihanet eksiklerimizi ve yanlışlarımızı görme imkanı verdi.
1. Eğitim sistemimizi gözden geçirme
Bir milletin geleceği eğitime verdiği öneme bağlıdır. Zira toplumlar eğitim toluyla irfan ordusu yetiştirmektedir. Aynı şekilde eğitim, toplumların gelişmesinde ve ilerlemesinde en önemli role sahiptir. Ancak üzülerek ifade edelim ki eğitim sistemimiz on yıllardır sorunlu. Bu alanda devlet okulları yeterli olamayınca dershaneler


Hz. Peygamberin ismi her anıldığında ona salât ve selam getirmek gerekir mi?

Hz. Peygamberin ismi her anıldığında ona salât ve selam getirmek gerekir mi?
Sevgili Peygamberimin adı her anıldığında ona salat ve selam getirmek gerekir. Efendimiz ismi anıldığı halde kendisine salat ve selam getirmeyen kimseyi en cimri insan olarak haber vermektedir. Nitekim bu hususta şöyle buyurmaktadır: “En cimri insan benim adım anıldığında bana Salât-ü Selam getirmeyendir” (Tirmizi, “Daavât,” 110.) Sevgili peygamberimiz, kendisine salât ve selam getiren kimsenin ahiret gününde kendine en yakın olacak kişi olduğunu müjdeler. Nitekim bu hususta da şöyle buyurmaktadır: “Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salâvat okuyandır.” (Tirmizi, “Salât,” 357.) Buna göre, resul-i ekrem efendimizin ismi zikredilince, işitilince, ya da okunur, yazılırken efendimize salâvat getirmek gerekir. Bazı âlimlere göre bunu ömürde bir defa yapmak her müslüman üzerine farzdır.
Bir duadan ya da hayırlı işten sonra el fatiha denilince fatihayı okumak zorunda mıyız?
Herhangi bir hayırlı amelden sonra veya cenaze, mevlit, dua gibi merasimlerin bitiminde el fatiha denilerek bu ameli salih tamamlanır. El fatiha demek fatiha okumaya bir çağrı bir davettir. Bu çağrıya icabet etmek güzel ve sevap olmakla birlikte


Kur an-ı Kerim'i okumanın ne kadar sevabı var?

Sevgili Peygamberimiz veciz bir sözünde yapılan hayırlı ve güzel işlerin yedi yüz sevaba kadar mükafat görebileceğini bildirmektedir. Kur’an-ı Kerim’i de okumak hayırlı ve güzel bir iş olduğundan sevabı olduğu muhakkaktır.Bu okumanın mükafatı olarak efendimizin bildirdiğine göre her bir harf için on sevap yazılma ve on günah silme vardır.
Evrensel kitap Kur’an-ı okumak güzel bir fiil ve dinen sevaba nail olma olduğu gibi Kur’an insana bir ışık, kalbe şifa, düşünmeye bir katkıdır. İmkanımız dahilinde bu güzel kitabı anlamak ve sevabına nail olmak için okumalıyız.
İntihar eden cennete girer mi?
İnsan küfre götürmeyen günahları işlemedikçe dinden çıkıp kafir olmaz. Yani kişi tasvip etmediğimiz halde namaz kılmamakla, oruç tutmamakla veya içki içmekle… kafir olmaz. Çünkü İslam’a göre Müslüman günah işlemekle imandan çıkmaz. Günahkar ama imanla ölen bir kimseyi Allah dilerse affeder dilerse cehennemde cezasını doldurduktan sonra cenneti lütfeder.
İntihar eden kimse de kafir olmadığından ama büyük günah işlediğinden Allah isterse onu affeder direk cennetine alır dilerse cehennemde cezasını çektirir daha sonra cennetine koyar.


Sol kulak çınlarsa kötüye yormak mı gerekir?

Kulak çınlamasını iyiye ya da kötüye yorumlamamak gerekir. Sağ kulak çınlarsa iyi sol kulak çınlarsa kötüye delalet eder anlayışı da doğru bir anlayış değildir. Böyle bir şey düşünmek bidat ve hurafedir dinde de yeri yoktur. Sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Kulağı çınlayan beni hatırlasın, bana salavat-ı şerife getirsin.” Dolayısıyla kulak çınlaması iyi veya kötüye işaret etmez.
Müslüman olmayan bir erkekle İmam nikahı kıymak caiz mi?
Müslüman bir kadının Müslüman olmayan bir erkekle evlenmesi caiz değildir. Gayr-i müslim olan erkek ehl-i kitap bile olsa yani Yahudi veya Hıristiyan da olsa Müslüman kadının onunla evlenmesi dinen mümkün değildir. Müslüman kadın ancak Müslüman erkekle evlenebilir. Allah’u Teala Kur’an-ı Kerim’de mealen: “Müşrik erkeklere de, onlar iman edinceye kadar mü’min kadınları nikahlamayın.”(Bakara,222 ) buyurmaktadır. Allah’ı Rab olarak kabul eden, İslâmı din olarak benimseyen, Hz. Muhammedi Peygamber olarak bilen ve Kur’an’ı da yol gösterici olarak kabul eden bir kadının İnançsız veya ehl-i kitaptan biriyle evlenmeyi kabul etmesi mümkün değildir ta ki erkeğin iman edip Müslüman oluncaya kadar.
Alış verişte verilen promosyon eşyayı almak caiz mi?
Öncelikle


Sol kulak çınlarsa kötüye yormak mı gerekir?

Kulak çınlamasını iyiye ya da kötüye yorumlamamak gerekir. Sağ kulak çınlarsa iyi sol kulak çınlarsa kötüye delalet eder anlayışı da doğru bir anlayış değildir. Böyle bir şey düşünmek bidat ve hurafedir dinde de yeri yoktur. Sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Kulağı çınlayan beni hatırlasın, bana salavat-ı şerife getirsin.” Dolayısıyla kulak çınlaması iyi veya kötüye işaret etmez.
Müslüman olmayan bir erkekle İmam nikahı kıymak caiz mi?
Müslüman bir kadının Müslüman olmayan bir erkekle evlenmesi caiz değildir. Gayr-i müslim olan erkek ehl-i kitap bile olsa yani Yahudi veya Hıristiyan da olsa Müslüman kadının onunla evlenmesi dinen mümkün değildir. Müslüman kadın ancak Müslüman erkekle evlenebilir. Allah’u Teala Kur’an-ı Kerim’de mealen: “Müşrik erkeklere de, onlar iman edinceye kadar mü’min kadınları nikahlamayın.”(Bakara,222 ) buyurmaktadır. Allah’ı Rab olarak kabul eden, İslâmı din olarak benimseyen, Hz. Muhammedi Peygamber olarak bilen ve Kur’an’ı da yol gösterici olarak kabul eden bir kadının İnançsız veya ehl-i kitaptan biriyle evlenmeyi kabul etmesi mümkün değildir ta ki erkeğin iman edip Müslüman oluncaya kadar.
Alış verişte verilen promosyon eşyayı almak caiz mi?
Öncelikle


Sol kulak çınlarsa kötüye yormak mı gerekir?

Kulak çınlamasını iyiye ya da kötüye yorumlamamak gerekir. Sağ kulak çınlarsa iyi sol kulak çınlarsa kötüye delalet eder anlayışı da doğru bir anlayış değildir. Böyle bir şey düşünmek bidat ve hurafedir dinde de yeri yoktur. Sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Kulağı çınlayan beni hatırlasın, bana salavat-ı şerife getirsin.” Dolayısıyla kulak çınlaması iyi veya kötüye işaret etmez.
Müslüman olmayan bir erkekle İmam nikahı kıymak caiz mi?
Müslüman bir kadının Müslüman olmayan bir erkekle evlenmesi caiz değildir. Gayr-i müslim olan erkek ehl-i kitap bile olsa yani Yahudi veya Hıristiyan da olsa Müslüman kadının onunla evlenmesi dinen mümkün değildir. Müslüman kadın ancak Müslüman erkekle evlenebilir. Allah’u Teala Kur’an-ı Kerim’de mealen: “Müşrik erkeklere de, onlar iman edinceye kadar mü’min kadınları nikahlamayın.”(Bakara,222 ) buyurmaktadır. Allah’ı Rab olarak kabul eden, İslâmı din olarak benimseyen, Hz. Muhammedi Peygamber olarak bilen ve Kur’an’ı da yol gösterici olarak kabul eden bir kadının İnançsız veya ehl-i kitaptan biriyle evlenmeyi kabul etmesi mümkün değildir ta ki erkeğin iman edip Müslüman oluncaya kadar.
Alış verişte verilen promosyon eşyayı almak caiz mi?
Öncelikle


Haram para kazanan kocanın kazancından hanım ve çocukları dinen yiyebilir mi?

Haram para kazanan kocanın kazancından hanım ve çocukları dinen yiyebilir mi?
Dinen, koca ailenin reisidir ve evinin nafakasını temin etmekle yükümlüdür. Kazanç yollarının meşruluğuna riayet etmek yani helal lokma kazanıp çoluk çocuğuna ekmek getirmek onun sorumluluğundandır. Dolayısıyla helalinden bir rızık temin edip getiriyorsa sevabı, haramdan kazanıp getiriyorsa kocanın vebalı ve günahı olur. Bu anlamda hanımının ya da çocuklarının bu kazançta günahı veya sevabı yoktur. Dini emirleri yerine getirse koca görevini yerine getirmiş olur bundan da sevabını alır. Ama koca namaz, hac, zekat… gibi dini görevlerini yerine getirmiyorsa ya da içki, kumar, faiz… gibi Allah’ın haram kıldığı bir fiil yapıyorsa bunlar yanlış ve günah olmakla beraber rızkına ya da kazancına bir zarar vermez. Yani kazandığı para helal ise günah işlemekle bunu haramlaştırmaz. Yaptığı iş kazandığı ekmek haram ise namaz kılması bunu helalleştirmez.
Dolayısıyla koca dini görevlerini ihmal ederek bir şey kazanıyorsa kadının bunda bir günahı yoktur. Bu kazançtan da yemesinde bir sakınca yoktur, vebali kocaya aittir.
Sarhoş kimsenin yaptığı yemin geçerli olur mu?
Sarhoşluk verici bir maddeyi kullanan kimse o anda


Kabirdeki ölü kimse cenneti ya da cehennemi görür mü?

Kabirdeki ölü kimse cenneti ya da cehennemi görür mü?
Ölen kişi kabre konduktan sonra, oraya iyi amellerle ve sevaplarla gelebildiyse sevinçli ve mutlu olur. Kötü amellerle gelmişse şüphesiz bunun sıkıntısını yaşar. Kabirde kişiyi sorgulamak için Münker ve Nekir isminde iki sorgu meleği gelir. Şayet sorgulanan kişi mümün ise onların sorularına rahatlıkla cevap verir. Bu sorgu neticesinde takvalı mü’minin kabri genişler. Cennet bahçelerinden bir bahçe olur. Kabirden cennete bir pencere açılır, oradan kıyamete kadar cennet nimetlerini tatar da tadar.
Ancak ölen kişi mümin değilse yani inanmayan bir kimse ise Münker ve Nekir’den korkar ve sorulara doğru cevap veremez. Meleklere doğru cevap veremediği gibi aynı zaman da kabir onun üzerine daraltılır. Azap üzerine azap görür. Bunun da ötesinde cehennemdeki yeri günde iki defa ona gösterilir. Nitekim sevgili Peygamberimiz bir hadisi Şerifinde bu hususla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Kul kabrine konulup, yakınları da ondan ayrılınca ki, o geri dönenlerin ayak seslerini işitir. Kendisine iki melek (Münker ve Nekir) gelir. Onu oturtup: “Muhammed denen kimse hakkında ne diyordun?” diye sorarlar. Kişi, Mümin ise bu soruya : “Şahadet ederim ki, o Allah’ın kulu ve elçisidir!”


Başkasının çocuğunu evlat edinmek caiz mi?

Başkasının çocuğunu evlat edinmek caiz mi?
İslam’a göre bir Müslüman, başkasının oğlunu veya kızını kendine öz evlat sayıp mirasına sahip kılamaz. Ne kadar öz evladım, dese, ne kadar da candan, ciğerden sevip saysa, yine başkasının evladı, yabancının oğlu, kızıdır. Bu yabancı çocuk, büyüyünce onu öz baba gibi kabul edemeyeceği gibi, hanımını da öz ana olarak göremez, yabancılara ait mahremiyet aralarında devam eder, kalkamaz. Resul-i Ekrem Efendimiz, Hz. Zeyd’i kendisine evlat edinmiş, ancak Allah’u Teala daha sonra gönderdiği emirle bunu yasaklayıp, birinin başkasının öz oğlu, kızı olamayacağı bildirmiştir. Bu bakımdan İslâm’da evlat edinmek yoktur. Ama birinin çocuğunu alıp muvakkat bir zaman için meşgul olmak mümkündür. Yahut yetimlere, yoksullara, kimsesizlere bakmak için ayrı bir usul bulup yardım etmek sevaptır, güzel bir yardımseverliktir. Ancak öz evlat edinip mirasına varis yapmak caiz değildir.
Abdestliyken tavla oynayan kimsenin abdesti bozulur mu?
Tavla, okey veya kağıt oynamak dinen yasaklandığı ve kumar kabul edildiği için haramdır. Dolayısıyla Müslüman kimse ister parasına, ister çayına, isterse zaman geçirmeye olsun kumar oynayamaz oynadığında haram işlemiş olur. Ancak kumar oynayan


Falcıya inanmak imana zarar verir mi?

İnsanın güzel bir olayla veya sözle karşılaştığında iyimserliğe; kötü bir hal ile karşılaştığında ise kötümserliğe kapılması, yaratılıştan gelen fıtri bir hadisedir. Ancak, iyimserlik ve kötümserliğe kapılarak bu gibi hallerin tesiri altında kalmak kişiyi evhama sevk edeceğinden kötü sonuçlar doğurabilir. Günümüzde halk arasında fal diye ifade edilen ve kahve fincanı veya bir takım şeylere bakarak kişinin geleceği ile ilgili hususlarda hükümler çıkarmak yanlıştır, dinimizde yeri yoktur ve büyük günahlardandır. Günümüzdeki manası ile fal, cahiliyet döneminde müşriklerin uyguladıkları oklarla nasibini tespit etmek ve gelecekle ilgili bilgiler aktarmaktır ki, bunu yapmak ve ona inanmak dinen caiz değildir. Kişi falcının gayptan haber verdiğini söyleyip inansa imanına zarar gelir. Çünkü haşa falcıyı Allah’ın yerine koyuyor. Onun bilinmeyenden haber verdiğine inanıyor. Ama fal baktırırken eğlence olsun diye baktırıyorsa ve buna inanmıyorsa büyük günah işlemiş olur. Ama imanına zarar gelmez. Dolayısıyla her halükarda faldan ve falcılıktan uzak kalmamız gerekir.
Günahkar bir kimse ölüm esnasında pişman olup tövbe etse kabul olur mu?
Bütün günahlardan tövbe etmek ve tövbeyi geciktirmemek gerekir. Fakat tövbe kapısı, can boğaza gelinceye kadar açıktır. Bu konuda Hz. Peygamber Efendimiz: “Bir kul can çekişmeye başlamadıkça


Gayr-ı Müslim ebeveynin Müslüman anne baba gibi Müslüman evladı üzerinde hakkı var mı?  

İslam, ana-baba hakkını çok önemser ve kutsal kabul eder. Öyle ki İslam’da cennetin bir yolu da anne babanın rızasından geçtiği kabul edilmektedir. İslam, evlada anne ve babasına karşı hürmetkar ve aynı zamanda hizmetkar olmasını emretmektedir. Nitekim yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Mealen bu konuda: “Anne ve babana of bile demeyeceksin” buyrulmaktadır. Onun için evlat daima anne ve babasının emrinde ve hizmetinde olması gerekir. Şu kadar var ki, anne ve babasına yaptığı hürmet ve hizmet, İslami durumuna zarar vermeyecek şekilde olmalıdır. Yani ihtiyaçlarını dinî esasları ihlal etmeden karşılayacak. Nitekim Hz. Peygamber döneminde birçok sahabenin ana-babaları ilk günlerde İslam’ı kabul etmemiş, hatta İslam’ın zıddı bir putperestlikte kalmışlardı. Bunlar da evlatlarına baskı yapıyor, İslam’ı terk etmelerini istiyorlardı. Gelen vahiyle, ana-babanın İslam’a aykırı isteklerine uymamak gerektiği emredildi, ama onları bütünüyle de terk etmemek gerektiği bildirildi. Mümkün olduğu kadarıyla hizmetlerinde bulunmayı, dini ölçülere zıt düşen isteklerine uymadan gönüllerini almaya gayret etmeyi istenildi. Buna göre her çocuk anne ve babasına bakmak, emir ve isteklerini yerine getirmek zorundadır. Ama istekleri İslam dininin esas ve emirleri ile çatıştığı anda onların bu isteğini yerine getirmeyecektir. Faraza anne ve baba İslam’dan ayrıl veya namaz kılma diyorsa evlat bu isteklere boyun eğmeyecektir. Eğmek zorunda da değildir. Eğmesi


Çocukların nafakalarından sadece baba mı sorumludur?

Çocukların nafakalarından sadece baba mı sorumludur?
Kız olsun erkek olsun, çocukların nafakalarını temin babanın görevidir. Annenin bu konuda bir sorumluluğu yoktur. Babanın yokluğunda çocukları geçindirme görevi babanın babasına, o da yoksa diğer akrabaya düşer. Baba küçük çocuklarına, çalışıp kazanacakları çağa gelinceye kadar bakmağa mecburdur. Çocuklar için belirlenecek nafakalar, onların yaşlarına ve babalarının servetine uygun ve yeterli miktarda olmalıdır. Babalarının geliri yeterli ise çocuklar için birer hizmetçi, yetmezse ikişer hizmetçi de tutulabilir. Kız evladın, kendine yetecek malı yok ve evli de değilse nafakası babasına aittir. İster bakire olsun isterse iddetini tamamlamış dul olsun, fark etmez. Evladın öğrenim masrafları babaya aittir. Çocuk için takdir edilen nafaka anneye verilir. Annenin nafakayı çocuğa harcamadığı tespit edilirse ya nafaka güvenilir bir kişiye verilerek annenin ondan sabah akşam azar azar alması temin edilir veya nafakayı harcama vazifesi annenin dışında birine verilir.
Yurt dışında ölen kimsenin cenazesini Türkiye’ye getirmede bir sakınca var mı?
Dinimize göre cenazeyi öldüğü yere defnetmek menduptur. Cenazeyi defnetmeden önce başka yere nakletmek mekruh olmakla beraber caizdir. Definden sonra kabrinden çıkararak nakil ise kesin zaruret olmadıkça mutlak


Bir mala vade farkı koyarak satmak caiz mi?

Bir mala vade farkı koyarak satmak caiz mi?
Bir malı peşin fiyatına satmak nasıl caiz ve makul ise veresiye fiyatına zamlı satmak da öyle caiz ve makuldür. Zira veresiye satışta malın karşılığı olan bedel bir kaç ay geciktirilmektedir. Diğer bir ifade ile uzatılmaktadır. Dolayısıyla vade uzayınca malı satanın bir zararı söz konusu olmaktadır. Bu zararını telafi etmek için malın fiyatını bir miktar yükseltmesinde dinen bir sakınca yoktur. Ama bunu yaparken iki tarafta peşin fiyata mı yoksa vadeli fiyata mı anlaştıklarını alış veriş esnasında söylemeleri ve bunun üzerinde anlaşmaları gerekir. Şayet böyle olmazsa o zaman bu alış- veriş geçersiz olur.
Gol atan bir futbolcunun şükür secdesi yapmasında bir sakınca var mı?
Şükür secdesi, bir nimete kavuşulması veya bir musibet geçirilmesi sebebiyle Allah’a şükür babından yapılan bir secdedir. Bu anlamda futbolcu gol attığı vakit bir sevince kavuştuğundan, takımı galip geldiğinden kendisine bunu bahşeden rabbine teşekkür etme babından şükür secdesi yapmasında bir sakınca yoktur.
Bir imkan elde etmek için imanı inkar etmek imana zarar verir mi?


Falan kişinin evine gidersem ayağım kırılsın tarzı cümleler yemin sayılır mı?

Falan kişinin evine gidersem ayağım kırılsın tarzı cümleler yemin sayılır mı?
Allah’tan başkası adına yemin edilmesi doğru değildir. Yemin ancak vallahi, billahi, tallahi, lafızları ile olur. ‘Çocuklarımın ölüsünü öpeyim veya falan yere gidersem ayağım kırılsın’ tarzı cümleler yemin lafızları ile söylenmediği için yemin yerine geçmez. Bu tarz sözler yemin sayılmadı gibi aynı zamanda doğru ve güzel bir söz de değildir. Böyle sözler ve yeminler Allah Resulü tarafından yasaklanmıştır. Nitekim buna benzer bir yemin etme olayında peygamberimiz sahabeleri uyarmış ve şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ, babanızı zikrederek yemin etmenizi yasaklamıştır. Öyleyse kim yemin edecekse ya Allah’a yemin etsin veya sussun.” (Buhârî, Eymân 4). Bu sözler yemin sayılmadığı için herhangi bir keffaret vermek de gerekmez. Ancak bu tarz cümleleri de kurmamak lazım.
“İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadisi şerifi iman etmeyen insanlar için de geçerli mi?
Hayırlı amellerin hem bu dünya da hem de ahirette bir karşılığı vardır. Bir hayırlı amel yapıldığı vakit, Allah’u Teala bu fiili yapanı dilerse bu dünyada dilerse ahirette mükâfatlandırır. Dilerse de her iki alemde de mükafatlandırır. Ancak ibadetlerin ve hayırlı


Alkol içerikli maddeler abdest ve namaza zarar verir mi?

Alkol içerikli maddeler abdest ve namaza zarar verir mi?
Alkolü içmek bütün mezheplerde haramdır. Ama onunla temizlik yapma hususu ise mezhepler arasında tartışmalıdır. Elbiseye dökülen ya da yüze sürülen kolonya konusu da bunlardan biridir. Hanefi mezhebine göre kolonya ve benzeri temizlik maddelerini içmek, içki içmek gibi yasak ve haramdır. Çünkü içinde alkol vardır. Ama bunları temizlikte kullanmak caizdir. (Tıraştan sonra yüze kolonya sürmek, kolonyalı ıslak mendil kullanmak gibi). Aynı şekilde ele yüze sürülen veya elbiseye dökülen kolonya veya sürülen parfümle namaz kılmak caizdir. Çünkü necis ve pis sayılmaz. Namaz kılınması halinde de bu namaz geçerlidir. Şafii mezhebine göre ise kolonya ve benzeri maddeler içinde alkol barındırdığından necistir. Yani pistir. Kolonya ve benzeri maddeler necis olduklarından onları içmek haram olduğu gibi onları temizlik ya da başka bir gaye için de olsa kullanmak caiz değildir. Dolayısıyla Şafii mezhebine göre ele yüze ya da elbiseye dökülen kolonya, parfüm ve benzeri maddeler ile namaz kılmak caiz değildir. Kılınması halinde namaz geçersizdir. Bu namazı yeniden kılmak gerekir. Buna göre ıslak mendil Hanefi mezhebine göre abdest ve namaza zarar vermez. Şafii mezhebine göre ise içinde alkol varsa onunla namaz kılınmaz. Kişi namaz


Yıldız kaydığı zaman dilek tutmanın İslam’da yeri var mı?

Yıldız kaydığı zaman dilek tutmanın İslam’da yeri var mı?


Ölüm ve Hayat…

“O, amel bakımından hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. “ (Mülk Suresi, 2)


İnsan ve Din

Bir ömür kulluk...


İnsan ve Din

Bayram namazını kılmanın hükmü nedir?


İnsan ve Din

Arife veya bayram günlerinde mezarlıklarda para karşılığında Kur’an okumak caiz mi?


İnsan ve Din

Toprak ürünlerinin zekatı nasıl hesaplanır?