Sayfa Yükleniyor...
30 Ağustos 1922, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin zaferle taçlandığı, bir ulusun yeniden doğuşunu simgeleyen eşsiz bir gündür. Bu zafer, yalnızca askeri bir başarı değil, aynı zamanda bir halkın var olma iradesinin güçlü bir yansımasıdır.
İzmir’de son günlerde yaşanan orman yangınları, hepimize doğanın ne kadar kırılgan olduğunu acı bir şekilde hatırlattı. Yanan her ağaç, kaybolan her canlı, aslında geleceğimizden bir parçanın yok olması demek. Ormanlar, sadece oksijen kaynağımız değil, aynı zamanda binlerce canlının yuvası, suyun döngüsü ve iklimin dengesidir.
Yarın 19 Ağustos Dünya Fotoğrafçılık Günü. Fotoğraf çekmeyi çok seven biri olarak; İzmir’de yaşamanın avantaj olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu şehirde bir sürü doğal güzellikle karşılaşmanız mümkün. Son günlerde yangınlarla boğuşan kentimizde işler biraz tersine gitse de umarım bu yangınlar kısa sürede söndürülür, söndürülen alanlara yeniden ağaçlar dikilir, o ağaçlar yeşerir ve yeniden bir doğal güzelliğe sahip oluruz diye umuyorum. Bu yazıda size fotoğraf çekmek için İzmir’de bulunan, sevdiğim bazı yerleri ve o yerler hakkında kısa bilgiler aktarmak istiyorum.
İzmir Enternasyonel Fuarı; kentin en büyük kültürel ve tarihi değerlerinden bir tanesi. Bu yıl 30 Ağustos’ta başlayacak ve 9 Eylül’e kadar sürecek fuar için geri sayım başladı. 93. kez kapılarını açacak fuar bu yıl ‘teknoloji’ temasıyla yapılacak. Fuarın bu yıl ki onur konuğu ili ise; İstanbul olarak belirlendi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da fuarın açılış törenine katılabileceği konuşuluyor.
Değerli okuyucular önümüzdeki günlerde yani 6 Ağustos’ta Dünya Temiz Nefes Günü’nü kutlayacağız. Bu konunun çevre kirliliğinin had safhaya ulaştığı, günümüz dünyasında oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki insanlık kar hırsıyla, çevreyi kirletmekten imtina etmedi ve artık temiz nefes almakta güçlük çekiyoruz. Günümüzde astım hastası insanların sayısı gün geçtikçe artarken; sanayi kuruluşları üzerine düşenleri yerine getirmiyor, fosil yakıt tüketimi gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Dünya Temiz Nefes Günü, çevre ve hava kirliliği konusunda farkındalık oluşturmak adına ortaya çıkarılan bir gündür. Temiz havanın önemine dikkat çekmek, bugünde insanları uyarmak ve hava kirliliğine neden olan şeylere karşı vatandaşları uyarmak için ortaya çıkarılmıştır.
Bugün üniversite tercih dönemi resmen başlamış bulunuyor. Bu yıl üniversitelerde toplam 1 milyon 58 binin üzerinde kontenjan bulunduğu yetkili merciilerce açıklanmıştı. 2 Ağustos'a kadar sürecek olan tercih döneminde ailelerin ve tercih yapacak gençlerin iyi bir karar vermesi oldukça önemli. Çünkü hayatlarımızın en kritik kararlarından bir tanesini vermiş oluyoruz.
Günümüzde teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte, iletişim biçimleri ve insan ilişkileri de önemli değişimler geçiriyor. Ancak bu değişimler, bazen bizi yalnızlaştırırken bazen de daha yakın ve anlamlı ilişkiler kurmamızı sağlıyor. İnsanlar olarak hepimiz, anlam arayışı içindeyiz. Bu anlamı bulma yolculuğumuzda ise iletişim, en önemli araçlarımızdan biri oluyor.
Günlük yaşamın içinden bakıldığında, etrafımızdaki insanlarla kurduğumuz iletişimin derinliği ve kalitesi, hayatımızın her alanını etkiliyor. Sosyal medya gibi dijital platformlar aracılığıyla milyonlarca insana ulaşmak mümkün olsa da, gerçek anlamda bağ kurabilmek için yüz yüze iletişimin değeri hiçbir zaman azalmıyor. Bir bakıma, teknoloji bizi bir araya getirirken aynı zamanda birbirimizden uzaklaştırma riskini de taşıyor.
Özellikle pandemi sürecinde, sanal iletişim araçları hayatımızın merkezine yerleşti. Bu dönemde bile, gerçek bağlantılar kurabilmenin önemini ve değerini fark ettik. Birbirimize daha fazla zaman ayırmak, samimi sohbetler ve derinlemesine paylaşımlar, aslında en zengin iletişim deneyimlerini yaşamamıza olanak tanıdı.
Anlam arayışımızın bir parçası olarak, iletişimin sadece sözcüklerden öte anlamlar taşıdığını kavramak önemlidir. Karşımızdaki insanı dinlemek, onun duygularını anlamak ve paylaşmak, gerçek bir iletişimin temel taşlarıdır. Bu temel taşları güçlendirdiğimizde, hem kendimizi hem de çevremizdekileri daha iyi anlama ve destekleme kapasitemiz artar.
Hayatın telaşı içinde belki de zaman zaman iletişim kurma becerimizi unutuyoruz. Oysa ki, her günümüzü daha anlamlı ve değerli kılacak
İzmir'de çevre problemleri ne yazık ki çok fazla. Koku sorunu başta olmak üzere; hemen hemen her ilçede bir çevre sorununa rastlamak mümkün. Bu da İzmir gibi güzel bir şehre yakışmıyor. Şehir dışından ya da yurt dışından gelen vatandaşlar ne yazık ki hayal kırıklığı yaşıyor. Bunu hem kendi çevremden hem de sosyal mecralardan sık sık gözlemliyorum.
A Milli Futbol Takımı’mız dün akşam 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda (EURO 2024) Hollanda ile karşı karşıya geldi ve sahadan 2-1 mağlup ayrılarak turnuvadan elendi. Milli takımımız turnuvaya veda etti ama toplumda bir birlik ve beraberlik havası yarattı. Yaklaşık 1 aydır milli takımımızın maçlarıyla hop oturup hop kalktık. Türkiye’nin 4 bir yanında vatandaşlarımız tek yürek oldu. Milli takımımızın golleriyle sevindik. Sevincimizi hep birlikte yaşadık. Gol yiyince ve elenince de hep birlikte üzüldük. Milli takımımızın elenmesi bizim için üzücü bir gelişme oldu ama geride bıraktığı pozitif şeyler toplumumuza sirayet etti.
İzmir dün orman yangınları ile güne başladı ve tüm gün birçok ilçede yangınların etkisi büyüyerek devam etti. Çiğli, Menderes, Selçuk, Urla ve Çeşme ilçelerinde çıkan yangınlara havadan ve karadan müdahale edilmeye çalışıldı. Yangınların büyümesinin en büyük nedeni ise rüzgar oldu. İçinde bulunduğumuz şu günlerde İzmir rüzgarlı bir havanın etkisinde ve bu da orman yangınlarını harlayan bir sebep oldu. Yangın nedeniyle oluşan yoğun duman, Çiğli’de birçok vatandaşın evinde rahat ettirmedi. Duman nedeniyle vatandaşlar nefes almakta güçlük çekti. İzmir Valisi Süleyman Elban, Selçuk'ta yangın kriz merkezinde gazetecilere yaptığı açıklamada, bugün kentte sabahtan itibaren irili ufaklı 17 yangın çıktığını, bunun 5'inin küçük, 12'sinin ise büyük olduğunu söyledi. Yangınların 2'si dışında diğerlerinin kontrol altına alındığını belirten Vali Elban, "Menderes'te 2 farklı yangınımız vardı, birisi Şaşal bölgesinde birisi de Çamönü köyünde. Şaşal bölgesindeki de kontrol altına alındı. Çamönü köyündeki yangınımız henüz kontrol altına alınmamakla birlikte yangının şiddetinde ciddi bir azalma var" bilgisini verdi.
Bayramlar vatandaşların tatil olarak da değerlendirdiği günler. 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde; yüz binlerce vatandaşımız memleketine veyahut tatil köylerine akın etti. Bayramı aileleriyle birlikte veya tatil beldelerinde geçirenler için dönüş vakti geldi. Dün ve bugün trafik yoğunluğunun artması bekleniyor. Artan yoğunlukta ise trafik kazaları kaçınılmaz oluyor.
Bayramlar kültürümüzün en renkli ve en neşeli günlerdir. Kurban Bayramı ise; kültürümüzdeki paylaşma bilincini en iyi şekilde yansıtan, en özel günlerimizden bir tanesidir. Yine bir bayrama daha ulaştık. Yurdun ve dünyanın dört bir yanında bugün kurbanlar kesiliyor ve kesilen kurbanlar ihtiyaç sahipleri vatandaşlara ulaştırılıyor.
İzmir'de ve yurdun dört bir yanında sıcak havalar etkili oluyor. Meteoroloji uzmanları bu haftanın ortasından itibaren sıcaklıkların rekor derecelere yükseleceğini belirterek, kronik hastalıkları bulunan bireylerin ve yaşlı nüfusun dışarı çıkmaması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Yani sıcaklıklar sağlık açısından risk oluşturabilecek bir seviyeye geliyor. Bu bakımdan kentimizde ve sıcaklık değerlerinin yüksek olduğu yerlerde yaşayan vatandaşlarımız dikkatli olması gerekiyor. Bu yaz, La Nina diye adlandırılan sıcak hava dalgaları ani yağışlar da oluşturabilir.
Yaz mevsimi geldi. Turizmiyle meşhur İzmir’de sezon açıldı. Bu yaz İzmir’de oldukça fazla turist göreceğiz gibi gözüküyor. Sebebi ise yüksek kur farkı, yabancı turistler için ülkemizi cazip kılıyor olmasından kaynaklı. Dünyanın birçok ülkesinden turistin akın edeceği İzmir’de doğal güzelliğe sahip olan ve gezilebilecek birçok lokasyon var. Fakat tanıtım anlamında ne yazık ki yetersiz kalıyoruz. Bu konuda değerli çalışmalar üreten Bakanlık çalışanları ve meslek çalışanları mevcut ama tanıtım faaliyetlerini bir tık daha öteye götürmemiz gerekiyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sokak hayvanları ile ilgili bir yasa tasarısı üzerinde çalışıyor. Bu yasa teklifi ile sokak hayvanlarının sahiplendirilmesi, sahipsiz kalan hayvanların ise uyutulması planlanıyor. Yasa tasarısı ise kamuoyunda büyük tartışma konusu oldu.
Bugün 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Mustafa Kemal Atatürk'ün ulusal Kurtuluş mücadelesini başlattığı gün.
İstanbul’da geride bıraktığımız hafta bir öğretmen, öğrencisi tarafından silahla vurularak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Bu olayın üzerine Türkiye’nin dört bir yanından öğretmenler ve sendikalar yaşanan olayı protesto etmek amacıyla, eğitime ara verdi, eylemler düzenledi ve hayatını kaybeden meslektaşlarını andı. Olayın ardından yapılan açıklamaları takip ettiğimde; sendikalardan son dönemde artan şiddet içerikli dizilere de bir eleştiri yapıldığını, devletin ilgili mekanizmalarının bu konuda çalışmalar yapması gerektiği uyarıları olduğunu gözlemledim.
Son dönemde gerçekten de popüler kültürde; şiddet içerikli, şiddeti özendiren dizilere sık sık denk geliyorum. Bu dizilerinin özellikle lise çağındaki çocuklar üzerindeki etkilerine dair araştırmalar yaptığımda ise şaşırtıcı şeyler okuduğumu belirtmek isterim. Psikologların genel kanısı; birey olma yolunda ilerleyen, kendi kişiliğini ve karakterini oluşturan genç bir bireyin maruz kaldığı şiddet temalı yayınlar, filmler ve diziler örnek almak açısından sanılanın da ötesinde büyük bir etki taşıyor. Olayın bir de bilinçaltı kısmı var. Bireyin sonraki yaşamında bilinçaltına işleyen bu tür dizilerin; davranışlarına da etkileri olabiliyor.
Okul çağındaki çocukların kişiliklerini oluşturduğu dönemlerde daha sağlıklı yayınlara dizilere veya sinema filmlerine yönelmesi; ebeveynlerin ve öğretmenlerin dikkat etmesi gereken bir konu yani. Çünkü sosyal medya ve görsel içeriklerin öneminin arttığı bir çağda yaşıyoruz. Medya okuryazarlığı bu açıdan büyük bir önem taşıyor. Her gencin medya okuryazarlığı eğitimi alması gerekiyor.
Haftaya Pazar günü Anneler Günü’nü kutlayacağız. Hayatlarımızı şekillendiren, bizleri canından öte seven annelerimize sadece bir günün layık görülmesini hiç hoş bulmadığımı belirterek sözlerime başlamak istiyorum.
Annelik kavramı; toplumların temel yapı taşlarından biridir ve insanlık tarihinde büyük bir rol oynamıştır. Annelerin sağladığı destek, çocukların sağlıklı gelişimini sağlamak için kritik öneme sahiptir. Aynı zamanda, annelik ilişkileri, bireylerin duygusal ve sosyal gelişiminde önemli bir rol oynar. Anne, çocuklarına sevgi, güvenlik ve yönlendirme sunarak potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olur. Bu nedenle, annelik kavramı toplumların ve bireylerin sağlığı ve refahı için hayati bir öneme sahiptir.
Günümüzdeki küresel kapitalist sistemde ise Annelik kavramı üzerinden yaratılan bir günle ticari kaygılar güdülmekte, sosyal medyada tüketime yönlendiren paylaşımlar yapılıyor. Mağazaları gezdiğinizde veyahut internette gezindiğinizde önünüze milyon tane sayfa çıkıp, alışverişe yönlendirmeye çalışılıyorsunuz. İndirim kampanyaları ile de alışverişe özendiriliyorsunuz. Bu firmalar sizce annelerimizi mi önemsiyor yoksa elde edecekleri karı mı?
Oysa ki hayatımızın içinde bu kadar önemli olan, toplumları şekillendiren Anneleri, hediyelerle ya da yılın bir günü mü hatırlamalıyız? İşte bu sorgulamayı yapmamız gerekiyor. Doğumunuzdan, ilk adımızı attığınız güne, okula başladığınızda veya ilerleyen yıllarda hayatınızda en büyük dayanak noktanız olan annelerinizi yılın bir gününde göstermelik sevgi kalıpları ile geçiştirmek sizce de çok acımasız değil mi?
Bu sebeple, mevcut popüler kültürün
Bahar mevsiminin belki de en güzel tarafı, bitkilerin en canlı renklerine şahit oluyoruz. Birer birer topraktan fırlayan tomurcuklar, yeşilin en taze tonlarını sergiliyor.
Türkiye’nin en büyük sorunlarından bir tanesi ne yazık ki Orman Yangınları. Her yaz mevsimi en fazla gözlemlediğimiz olayların başında orman yangınları sorunu geliyor. Binlerce can dostumuzun yaşam alanları, bu yangınlarda yok oluyor. Ortaya çıkan görüntüler bir insan olarak hepimizin vicdanlarında derin izler bırakıyor. Bu sebeple yaz mevsiminin yaklaştığı, içinde bulunduğumuz şu günlerde orman yangınlarına karşı bir vatandaş olarak nelere dikkat etmemiz gerekiyor? Bu konuda naçizane önerilerim olacak.
Bahar mevsimleri ülkemizde, piknik mevsimi olarak da bilinir. Havaların ısınmaya başladığı şu dönemlerde hemen her hafta sonu ailecek gittiğimiz orman ve piknik alanlarında ateş yakmamaya özen gösterelim. Mangal kültürü olan bir toplum olduğumuz için yakılan bir ateş muhakkak oluyor. Böyle bir durum olduğunda ise piknik alanını terk etmeden evvel ateşin söndüğünden emin olalım.
Bir diğer dikkat etmemiz gereken husus ise; orman alanlarında bırakılan cam parçacıkları. Bu cam parçacıkları havalar ısınınca yangına davetiye çıkarıyor. Bu sebeple orman alanlarında kırık cam parçacıklarını bırakmamaya özen gösterelim.
Ormanların korunmasıyla ilgili bilinçlenmek amaçlı okumalar yapalım. Bu faaliyetler milli servetimiz olan ağaçların korunmasında, binlerce canlının yaşam alanlarına zarar gelmemesi adına dikkatli davranmamız gerektiği bilincini bizlere aşılayacaktır.
Ve hatta yangın söndürme faaliyetleri hakkında da bilinçlenebiliriz. Bir vatandaş olarak; yangın çıkması durumunda nasıl hareket edeceklerini ve yangını nasıl söndüreceklerini bilmeliyiz.
9 günlük bayram tatilinin ardından dönüş yolu başladı. Bayram tatilini memleketinde, ailesiyle birlikte geçirmek isteyen veyahut otellerde konaklayan milyonlarca vatandaş dönüş için soluğu yollarda aldı.
Bayramda aile ziyaretlerinin önemi büyüktür. Her birimiz illa ki bir büyüğümüzün evini ziyaret eder, orada geniş ailemizin diğer üyeleri ile tesadüf ederiz.Maaile arasında güzel bir sohbet ortamı oluşur.Ve tabi bu sohbetlerin vazgeçilmez klasiği: Nerde o eski Ramazanlar? ya da Nerde o eski bayramlar?
Ramazan Bayramı’na sayılı günler kaldı. Çarşamba günü bayramın 1. gününü kutlayacağız. Bugün size bayramın toplumumuz için ifade ettiği anlamlardan ve topluma getirdiği faydalardan bahsetmek istiyorum.
31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri için sandık başındaydık bugün. Demokrasinin gereği oylarımızı kullandık ve 5 yıl boyunca yaşadığımız mahalleyi, ilçeyi ve ili yönetecek kişileri seçtik.