Sayfa Yükleniyor...
Her yıl 15 Şubat, dünyada binlerce çocuğun kansere karşı verdiği mücadeleye dikkat çekmek amacıyla Uluslararası Çocukluk Çağı Kanserleri Günü olarak anılmaktadır. Bu özel gün, kanserle savaşan çocuklar ve onların ailelerinin karşılaştığı zorlukları hatırlatmak, tedaviye ilişkin farkındalık yaratmak ve bu hastalıkla mücadeleye katkı sağlamak için önemli bir fırsat sunuyor.
Çocukluk çağı kanserleri, dünyada çocukların en fazla karşılaştığı sağlık sorunlarından biridir. Erken teşhis ve doğru tedavi yöntemleriyle çocuklar iyileşebiliyor, ancak her yıl binlerce çocuk tedavi sürecinde hayatını kaybetmektedir. Kanserle mücadelede en büyük engellerden biri ise farkındalık eksikliği ve bu alandaki yetersiz kaynaklardır.
Bu nedenle 15 Şubat toplumları bu konuda daha duyarlı hale getirmek için bir çağrı niteliği taşır. Kanserle mücadelede başarı, yalnızca tıbbi müdahale ile değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal desteğin de önemli rol oynadığı bir süreçtir.
Bugün, 9 Şubat, Dünya Sigarayı Bırakma Günü. Belki de yıllardır hep ertelediğiniz, “Bir gün bırakırım” dediğiniz, ama bir türlü adım atamadığınız o an. Belki de bugün o gün. Nasıl mı?
Sigarayı bırakmak, aslında sadece bir alışkanlık değil, bir yaşam tarzı değişikliği. Birçok insan için bu karar, hayatta yapılacak en zor şeylerden biri gibi görünüyor. Alışkanlık, biraz da psikolojik bir bağ kuruyor; sigara içmek, bir anlamda rahatlama, stres atma yolu haline geliyor. Ancak biliyoruz ki, her sigara dumanı sağlığımızı biraz daha tüketiyor. Belki ilk başta fark edilmiyor ama yıllar içinde vücutta bıraktığı zararları saymakla bitiremezsin.
Sigarayı bırakmanın ne kadar zor olduğu tahmin edilebiliyor. Hem fiziksel bağımlılık hem de psikolojik etkileriyle mücadele etmek gerekiyor. Ancak, bu yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla atılacak olan bir adım. Geriye dönüp baktığında “Keşke bir gün önce bırakmış olsaydım” dememek için belki de şimdi başlamak gerek.
Dünya Sigarayı Bırakma Günü, bu konuda farkındalık yaratmak için önemli bir fırsattır. Sigara içen kişilere, bırakmanın yollarını gösteren programlar ve destekler sunulmaktadır. Unutulmamalıdır ki, sigarayı bırakmak için tek bir doğru zaman yoktur. En doğru zaman, karar verilen andır. Bugün, bu kararı almak ve sağlıklı bir geleceğe doğru bir adım atmak için harika bir fırsat olabilir.
Sigara içmenin yalnızca bireysel bir karar
Geçtiğimiz günlerde gazetecilerin sırasıyla gözaltına alındığı haberlerini üzüntüyle karşıladık. Bu tür olaylar, basın özgürlüğünün, demokrasinin temel taşlarından biri olduğunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Basın, yalnızca haber yapmakla kalmaz aynı zamanda bir toplumun sesidir, toplumsal sorunların yansımasıdır ve demokrasinin sağlıklı işlemesi için gereklidir.
Kartalkaya'daki otel yangını, sömestr tatilinin huzurlu atmosferini kara bir buluta çevirdi. Aileler, çocuklarının isteği üzerine sömestr tatilini bir kış masalına çevirmek istemişti... Ancak bu masalın sonu tarifsiz bir acıya evrildi. 78 kişi yaşamını yitirdi, 36'sı çocuktu... Bu rakamlar, soğuk birer istatistik değil; hayalleri yarım kalan hayatların sayısı… Türkiye’nin yüreği bir kez daha kavruldu…
Öğrenciler için tatil dönemi başlıyor. Okulların kapanmasıyla birlikte, bir dönemin yorgunluğu geride bırakılıyor ve dinlenme zamanı geliyor. Çocuklar sömestr tatilini heyecanla beklerken, aileler de bu süreci nasıl daha verimli geçireceklerini düşünüyor. Peki, sömestr tatili sadece dinlenme mi olmalı, yoksa daha fazlası var mı?
Dün 10 Ocak’tı… Gazetecilerin, haber peşinde koşan kahramanların günüydü. Yani Çalışan Gazeteciler Günü. Her yıl bu özel günde hatırlıyoruz; peki ya diğer günler?
İşte yine bir yılı geride bıraktık. 2024, hızlı geçen günleri, beklenmedik sürprizleri ve elbette çeşitli dönüşümleriyle hayatımızda yer etti. Şimdi ise 2025’in eşiğindeyiz. Peki, yeni yıldan beklentilerimiz neler? İşte bu yazıda hem geride bıraktığımız yılın bir özetine hem de geleceğe dair umutlarımıza bir göz atacağız.
Yeni bir yıl, her zaman umut ve yenilikle gelir. 2025, geçmişin zorluklarından arınarak, hayatımıza taze bir başlangıç yapmamız için bir fırsat sunuyor. Her yeni yıl, kişisel hedefler belirlemek, sağlıklı bir yaşam sürmek ve daha mutlu olmak için bir motivasyon kaynağıdır. 2024, ekonomik ve sosyal belirsizliklerle geçmiş olsa da 2025 hepimize yeni fırsatlar, yenilikler ve başlangıçlar sunuyor.
21 Aralık, 2024’te yılın en uzun gecesi yaşanacak. Kuzey Yarımküre’de kış solstisi olarak bilinen bu tarih, günlerin en kısa, gecelerin ise en uzun olduğu zaman dilimini işaret ediyor.
Her yıl 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanan Yerli Malı Haftası, Türk malı kullanma bilincini artırmayı amaçlayan önemli bir dönüm noktasıdır. Bu hafta, sadece yerli üretimin desteklenmesi değil, aynı zamanda ekonomik bağımsızlığımızın güçlendirilmesi adına büyük bir fırsat sunar. Yerli malı, sadece ekonomiye katkı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda ulusal bir gurur kaynağıdır.
Her yıl 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanıyor. Bu tarih, Birleşmiş Milletler’in 1948’de kabul ettiği İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin yıldönümüne denk geliyor ve insan haklarının evrensel bir değer olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Ancak, bu haklar birçok yerde sadece kağıt üzerinde kalıyor; savaşlar, yoksulluk, ayrımcılık ve diğer nedenlerle milyonlarca insan temel haklarından mahrum kalıyor.
Her yıl 1 Aralık, AIDS’e karşı farkındalık yaratmak ve hastalıkla mücadeleye dikkat çekmek için önemli bir gün. Dünya AIDS Günü, HIV/AIDS’in sadece bir sağlık sorunu olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir mesele olduğunu hatırlatıyor. Bugün, HIV virüsünün bulaşma yolları ve korunma yöntemleri hakkında doğru bilgi edinmenin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.
Yarın, hepimizin hayatında önemli bir yeri olan, her birimizin hayatına dokunan ve toplumu şekillendiren değerli öğretmenlerimizin günü. 24 Kasım, onların emeklerinin takdir edildiği, cesaret ve fedakarlıklarının kutlandığı özel bir gün. Öğretmenler, sadece ders anlatan kişiler değil; bir neslin ruhunu şekillendiren, onlara hayata dair öğretiler veren, sevgiyle büyüten bireylerdir.
17 Kasım Dünya Prematüre Günü, her yıl milyonlarca prematüre bebeğin ve onların kahraman ailelerinin hikayelerine dikkat çekmek için kutlanıyor. “Hayata erken merhaba” diyen bu minik savaşçılar, aslında hepimize azim, sabır ve sevginin gücünü öğretiyor.
Bugün, 10 Kasım. Sabah saat dokuzu beş geçe ülkenin dört bir yanında hayat bir anlığına duracak. Arabalar, insanlar, sokaklar… Herkes saygıyla bekleyecek; hepimiz, Atatürk’ü anacağız.
Her yıl 2-8 Kasım tarihleri arasında kutladığımız Lösemili Çocuklar Haftası, bizlere çok önemli bir hatırlatmada bulunuyor: Hayat, mücadele eden çocuklar ve onların aileleri için ne kadar zorlu olabilir. Lösemi, maalesef çocuklar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri. Ancak bu hafta, sadece hastalığın zorluklarını değil, aynı zamanda umudu, dayanışmayı ve sevgi dolu bir toplum olmanın gücünü de vurgulamak için bir fırsat.
Ekim ayına adım atar atmaz, yurdun dört bir yanında bir kıpırdanma başladı. Hele ki bu yıl! Cumhuriyetimizin 101. yılına yakışır bir coşku, meydanları, okulları, balkonları süsleyen bayraklarda, marşlarda kendini gösteriyor. İstanbul’dan İzmir’e, Ankara’dan küçük kasabalara kadar o Cumhuriyet’in gücünü, milletin kararlılığını taşıyan bir heyecan dalgası hissediliyor. Çocuklar okullarda provalara başlamış, her yerde o meşhur kırmızı-beyaz…
Nerede yanlış yaptık? Bu soruyu artık sormanın zamanı geldi de geçiyor! Her gün haberlerde karşılaştığımız kadına şiddet, hayvanlara zulüm ve çocukları koruyamama meseleleri, toplumumuzun vicdanını tamamen yitirdiğini mi gösteriyor?
Bugün, 11 Ekim. Yani, kız çocuklarına adanmış bir gün. Biraz durup düşünelim: Her kız çocuğu, dünyanın dört bir yanında, farklı kültürler ve hayat koşulları içinde büyüyor. Ama hepsinin ortak bir yanı var; içlerinde kocaman hayaller ve dünyayı değiştirecek bir güç taşıyorlar. İşte tam da bu yüzden, 11 Ekim, tüm dünyada kız çocuklarına dikkat çekmek, onların karşılaştığı zorlukları anlatmak ve haklarını savunmak için önemli bir gün.
Her yıl 4 Ekim’de, dünyayı paylaştığımız dostlarımız için bir şeyler yapmayı hatırlatır bize. Bu tarih belki sıradan bir gün gibi görünebilir, ama aslında hayvanların var olma mücadelesine dikkat çekmek için son derece anlamlı bir çağrıdır. Onların sesini duyuramadıkları yerde, bizim onlara kulak vermemiz gerekiyor.
İzmir sahillerinde yürüyüş yapmanın, deniz havasını içimize çekmenin ne büyük bir keyif olduğunu bilirsiniz. O serin esintiler, insanın ruhunu hafifleten deniz kokusu... Ama ne yazık ki, son zamanlarda bu güzel tablo adeta bir kabusa dönüştü ve burnumuzdan geliyor.
Mevlid Kandili, İslam dünyasında oldukça önemli bir yere sahip özel bir gecedir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in doğumunu anmak amacıyla kutlanan bu gece, her yıl Rebiülevvel ayının 12. gecesine denk gelir. Mevlid Kandili, Müslümanlar için manevi bir yenilenme ve dua etme fırsatı sunar.
9 Eylül, İzmir için sadece bir tarih değil, aynı zamanda özgürlüğün ve bağımsızlığın simgesi. Bugün, 1922'de Yunan işgalinden kurtulan İzmir’in yeniden doğuşunun hikayesini anlatıyor. Bu zafer, sadece bir şehrin değil, tüm ülkenin kaderini değiştiren büyük bir mücadelenin sonucuydu.
Yıl 1922. Anadolu’nun dört bir yanı işgal altında, bir milletin kaderi ise büyük bir belirsizliğe doğru savruluyor. Tam bu noktada, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini tarihin en onurlu sayfalarına altın harflerle yazmaya karar veriyorlar. 30 Ağustos, işte bu kararlılığın, cesaretin ve inancın simgesidir.