Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte, birçok tartışma, eleştiri ve analiz medyada yer alıyor. Özellikle biz kadınların sürekli olarak yaşadığı ayrımcılık da medyanın ve siyasetçilerin dilinde sürekli olarak hissediliyor. Hayatımız boyunca sürekli maruz kaldığımız eril dil, siyasette de karşımıza çıkıyor. Sosyal medyada gezinirken, bazı konular hakkında yorum yapan insanların eleştirdiği kişilerden farklı davranmadığını görüyoruz sürekli. Karşısında olduğu tarafı kadınlara saygısızlıkla suçlayan kişilerin çoğu hayatının hemen hemen her noktasında bu saygısızlığın bir parçası oluyor. Fakat bu durumun anormal bir şey olduğunun farkında bile değiller.
Günümüzde cinsiyet eşitsizliğine bağlı olarak kadına yönelik ayrımcılık, siyaset alanında sıklıkla yaşanıyor. Kadınlar maalesef siyaset alanına dahil olurken bu tip ayrımcılık ve önyargılarla sürekli olarak karşılaşıyor. Gerek kendi meslektaşlarım gazeteciler, gerekse de diğer siyasetçiler ve siviller, siyasetin kadın işi olmadığını söyleyerek, bu korkunç ayrımı başlatıyor. Bununla beraber “siyaset kadın işi değildir” düşüncesini yerle bir edecek başarıları olan kadınları da, “Maşallah erkek gibi”, “Delikanlı”, “Erkek gibi mert, sözünü sakınmıyor” gibi ifadelerle niteleyerek övgüyü bile eril bir dille yansıtan insanlar mevcut. Bu insanlar bir kadının başarılı olmasının yolunun sadece “Erkek gibi” olmasından geçtiğini düşünecek kadar sığ ve korkunçlar!
FİZİKSEL ÖZELLİKLER
Eril dile yansıyan bir diğer nokta da kadınların fiziksel özellikleri. Hatırlarsınız; şu an AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Binali Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım için, muhalif kanatta bulunan vatandaşlardan ağza alınmayacak ifadeler gelmişti. Siyasi anlamda aynı çizgide olunmayan birine, siyasi anlamda eleştirilerde bulunulması gerekirken, kişinin eşinin görünümü üzerinden bu tarz çirkin ifadelerin kullanılmasına o dönem anlam verememiştim. Erkeklerin yarattığı “güzellik” algısı üzerinden, bir kadının bu kadar aşağılanması kabul edilebilir bir durum değildir. İstediğiniz kadar görüşleriniz zıt olsun, istediğiniz kadar bu kişileri sevmeyin ama bu şekilde nefret söylemlerinde bulunamazsınız. Maalesef kadınlar hayatlarının hemen hemen her noktasında fiziksel özelliklerinden ötürü ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Bununla beraber siyasette bulunan kadınlar da fiziksel özellikleriyle değerlendirilebiliyorlar.
“Dil gerçekten bu kadar önemli ve etkili mi peki?” sorusuna ise feminist düşünür Helene Cixous şu şekilde cevap veriyor: “Kültür dediğimiz şey dilden başka bir şey değildir.” Bu eril dil sonucunda cinsiyet eşitsizliği perçinleniyor, toplumun her kademesine daha güçlü bir şekilde nüfuz ediyor. Rastlanılan her olayda ‘kadındır hak etmiştir’, ‘kadın dediğini döveceksin’, ‘kadın kuyruk sallamasa erkek gelmez’ gibi yorumlarla karşılaşmaya devam ediyoruz. Ve maalesef bunu ben özgürlükçüyüm diyen tipler bile ısrarla yapıyor, yapmaya da devam edecek. Kadını ikincilleştiren, yok sayan eril dil aynı görüşler içinde bile ortaya çıkıyor. Bu duruma itiraz ettiğimiz zaman ise hemen ötekileştirilmeye maruz kalıyoruz. Çünkü bir kadın olarak ‘eril dil’e hayır demeye hakkımız yok!
NEDEN?
Neden fikirlerinin karşısında durduğunuz ve eleştirdiğiniz kişiler kadınsa hemen bel altı laflar ediyorsunuz? Neden o kişinin düşüncelerinin aksini kanıtlamak yerine bu tip bir eril dile başvuruyorsunuz? Kişinin fikirlerinin cinsiyetiyle ne alakası var? Eril dil masum değildir. Eril dil, taciz, tecavüz ve cinayete kadar giden yolların taşlarını döşer. Unutmayın, ötekileştirici, cinsiyetçi her söylem psikolojik şiddet olmasının yanı sıra, fiziksel şiddetin de ilk kademesidir!
Eril dile hayır!
Ötekileştirmeye hayır!
