Sayfa Yükleniyor...
Biraz da savaşlardan bahsedelim, biyolojik olanlarından. Son zamanlarda pek de popüler olmadı belki ama bu savaşın bir parçası zombi virüsü. İlk olarak rakunlarda ve geyiklerde görüldü ya da deneylendi mi desek acaba? Umarım insanlarda böyle bir olayla karşılaşmayız. Daha sonra Etiyopya’da virüs x adıyla gündeme gelen hastalığı tanıdık. İnsanlar gözü kanayarak ölüyorlardı. Ama yine de en bilineni ve yayılanı ve de maalesef ki ülkemizde de görüleni koronavirüsü oldu. Ardından çekirge istilası ile karşı karşıya geldik ki çok şükür iki gün önce aldığımız haber doğrultusunda diyebiliriz ki sınırda çekirgeler yön değiştirdi. Türkiye bu risk grubundan çıktı. Eğer çekirgeler yön değiştirmeseydi ülkemize kıtlık gelecekti. Sonucunda ise kontrolsüz bir kaos. Asla unutmamamız gereken bir gerçek var ki Tanrı bizi seviyor ve koruyor.
Doğamızda çekirgeler, hastalıklar boy gösterirken bunca virüsün sebebi ne diye düşünüyor insan. İşte bunun sebebinde de dünyanın insan nüfusunun 500 milyona indirme projeleri yatıyor. Küresel çaptaki hastalık salgınları bir projenin eseri yani. Bir de buna ek, yakın zamanda sahte Uzaylı İstilası bekleniyor. Bunu da bir parantez de belirtmek istedim. Bu olay nasıl gerçekleşecek derseniz eğer, öncelikle buna inanmamız sağlanacak. Mesela bu konuda atılan ilk adım neydi? Geçtiğimiz aylarda dünyada ilk defa Uzay Kuvvetleri Komutanlığı kuruldu ve hava Kuvvetleri’nde görev yapan 16 bin kişiyi buraya atadılar. İlk bakışta onlara karşı insan eliyle alınan önlem gibi gözüküyor bu olay. Ama sahte bir istila dedik adı üstünde. Peki bunu biz nasıl göreceğiz ki inanacağız? İşte burada da Serge Monast’ın deşifrelediği Blue Beam (mavi ışık) projesi ile gerçekleşecek. Doğrusu ne projeymiş arkadaş! Gözümüz kapalı elimizi atsak projeye dokunuyoruz. İşte bu projeye göre gökyüzünde hologram yardımıyla bir ışık var olacak. Kimilerimiz ; Deccal, Dabbe, Mesih diye adlandırılacak. Kimilerimiz uzaylı diye. Yok artık demeyin. Teknoloji o kadar ilerledi ki günümüzde ölü adamı bile diriltiyorlar. Mecazi anlatım yapmadım. Gerçekten ölüyü diriltiyorlar. 1994 yılında hayatını kaybettiğini bildiğimiz Peter Cushing, 2016 yapımı Yıldız Savaşları filminde oynadı çünkü. Burada bir mantık hatası mı var? Yok kendisi değil canım, hologramı oynadı. Yani kendileri hazırlayacak bir kıyamet, biz de ona inanacağız işte. Ama bir bakmışız gerçekten Nibiru (Marduk) dünyaya yaklaşmış ve gerçekten kıyamet kopmuş. Bu da olmayacak şey değil sonuçta. Bir kıyamet diyoruz, bir virüs. Ama İkisi de birbiriyle ilintili konular, birlikte götürmek gerekiyor bu durumda. Günümüzü özetleyecek olursak, bu çerçevede sanayinin ön plana çıktığı tarımın tükenmeye yüz tuttuğu bir döneme girmiştik. Şimdi ise üretim de durma sınırına geldi virüsler boy gösterirken. (Hasta) insanlarımız gözetim doğrultusunda karantinaya alınıyor ya da kendi elleriyle karantinadaki insanlardan olmama uğruna kendi kendilerini karantinaya alıyor (sağlıklı) insanlarımız. Öte yandan bir de zenginlerimiz var. Onların da yer altında sığınakları var. Sığına saklana nereye kadar? Zaman yaklaşırken yaşam mücadelesi verme adına mı çaba göstereceğiz, yoksa her şey daha da geç olmadan bu sistemi durdurma adına mı bir şeyler yapmalıyız? Yazılarımda tekrara düşmek istemiyorum ancak bazı olası durumların yayılmaması adına bazı şeyleri sık sık tekrar etmek gerektiğini düşünüyorum. Virüsün bizdeki etkilerini bilmiyoruz, mutasyona uğrayacak mı emin olamıyoruz, korkuyoruz. İnsan bilinmeyenden korkar çünkü. Neyi ne kadar bilmediğimizi bile bilmiyoruz üstelik. Tek bildiğimiz etrafta yakın temasla, solunum yoluyla bulaşan bir virüs olduğu. Hasta bireyde nefes alma sıkıntısı doğurduğu, kuru öksürük ve baş ağrısı gözlemlendiği belirtilmişti. Aralık ayında ilk defa karşılaştık bu virüsle Ocak ayında da hız kazandı. Bizi asıl korkutan da Wuhan’daki bir hemşirenin gündeme bomba etkisi yaratan konuşması olmuştu. Çünkü 90 bin kişi de virüs olduğunu, karantinaya alınmayan bir kişinin en az 14 kişiye bu virüsü bulaştırdığını, bu olayın politik bir mücadele olduğunu, virüsün 2. mutasyona evirildiğini ve ilk virüsü tedavisi bulunsa bile ikinci evresinin ve sonrasındaki evrelerinin daha korkunç olacağını aylar önce izlediğimiz bir videoda dile getirmişti. Ardından gelen yorumlar doğrultusunda kimisi 2019’da dünyanın piminin çekildiğini ve bahsi geçen yeni dünya sürecinin, kimi 2030’u işaret ederken kimi de 2023’te gerçekleşeceğini belirtiyor. Tarih şimdiki süreçte çok da önemli değil aslında. Çünkü bu sürece giden etap başladı ve biz de bu süreç içerisinde buluyorsa eğer bomba dolu bir arazide yürüdüğümüzün farkında olmamız gerekir. Kimi söylentilere göre 2030’da dijital paraya geçilecek, bu durum yoksulluğu bitirmek adına yapılıyormuş gibi aksettirilecek ama bütün kontrol tek çatıda olacak. Ardından ilk olarak hastalıklar çıkacak sonra ise aşıları. Ve bu aşılarla insanların DNA’ları değişecek, kısırlık meydana gelecek, robotik ya da çipli insanlara dönüşeceğiz. Çünkü para, su, tohum, hastalıklar, enerji, nüfus planlaması her şey tek elden kontrol edilecek. Bizde tek elden yaşayacağız. Tabi buna yaşamak denirse. Hep insan eliyle var olabilecek senaryoları sıraladık buraya kadar. Ama kıyametin bu kadar hızlandırılmaya çalışılmış olmasının bir nedeni mi var diye de sorgulamadan edemiyor insan.