Kurban Resmi

Nardugan


  • Oluşturulma Tarihi : 23.12.2019 06:44
  • Güncelleme Tarihi :
Nardugan yazının resmi

Yeni yıla günler kala belki yine tartışmalar çıkacak güzel ülkemizi sisle kaplayan, insanları ikiye bölen. Yeni yılı mı kutluyoruz, Noel’i mi kutluyoruz ikilemine açacağız gözlerimizi yine. Konu bilim, sanat olmadığına göre tartışmamız için harika bir gündem çünkü(!). İki taraflı da değerlendirecek olursak kendi fikrimce, ne Noel’i kutlamanın ne de yeni yılı kutlamanın inancımızı zedelediği düşüncesinde hiç olmadım. Şimdiye kadar hep yeni yıla merhaba dedik çünkü sırf bu düşünceyi saptırmak isteyenlere inat. Ama kaldı ki Müslüman bir ülkede Noel’in de kutlanmasında bir zarar görmüyorum. Çünkü Noel Hz. İsa’nın doğumunu müjdeleyen bir kutlama. Tamam, biz Hristiyan değiliz ama ülkece çoğunluk olarak Müslüman olduğumuzu düşünürsek de biz de ne kadar Hz Muhammed’e inanıyorsak bir o kadar da Hz. İsa’ya ya da Hz Musa’ya da inanmıyor muyuz? Bu bizim dinimizde var, peygamberlere ve kutsal kitaplara inanmak.
Neyse dalmak istediğim konu bu değil aslında, bugün başka bir şey anlatmak istiyorum sizlere. Köklü geçmişi olan biz Türk’lerin özündeki yeni yıl inanışıdır benim asıl ilgimi çeken. Ve sizinle de paylaşmak istediğim. Günümüzde nasıl çam ağacı süsleniyorsa aslında bunun geçmişi de biz Türklerden, kutsal akçam ağacımızdan geliyor. Çünkü Noel’in kökeni Nardugan bayramı, Noel babanın ilham karakteri Ayaz Ata. Geçtiğimiz 21 Aralıkta yaşadığımız en uzun gece sonrası her yıl 22 Aralıkta gece ve gündüz savaşır. Aydınlığın karanlığa galip geldiği gün, günler uzamaya başlar. İşte bizim yeni yılımız da biz Türklerin geçmişte Yeniden Doğuş Bayramı olarak adlandırdığımız 22 Aralık’tır. Hayat ağacı olarak adlandırılan Akçam ağacı süslenir. Tanrı’ya dualar edilir. Tanrı’nın iyilik elçisi ise Ayaz Ata’dır. Gizli gizli yardım eder, hediyeler dağıtır. Tıpkı 105 yaşındaki ünlü Sümerolog’umuz Muazzez İlmiye Çığ’ın cümlelerinde söz ettiği gibi; “Akçam ağacı yalnız Orta Asya’da yetişiyormuş. Filistin’de bu ağacı bilmezlermiş, bu yüzden olayın, Türklerden Hıristiyanlara geçtiği, bunu da Hunların Avrupa’ya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor.
İsa’nın doğumu ile hiç bir ilgisi yok. Doğum, güneşin yeniden doğuşu.”
Şimdi ise Türklerden Hristiyanlara geçen Nardugan (yeni yıl) Bayramını, Hristiyanların Noel bayramı olarak görüyor ve öyle kutluyoruz.. Geçmişimizi bilmediğimiz için başkasının yaşamı sandığımız ama aslında, bizden aldıkları şeylere özeniyoruz. Oysa neydi Türk olmak? Gökyüzünden süzülen yağmur damlası gibi nefes olmaktı doğaya. Ağacın yaprağı gibi eşsiz olmaktı Avrasya’da. Bazen ise Mu gibi derinde olmaktı okyanuslar içerisinde. Kayaların üstündeki yosun gibi doğmaktı güneşin gözlerine. Eşsiz olmaktı, özenilendi hayat çerçevesinde. Daha net olursak kendimize. Bugün özendiğimiz, dünkü bizdik aslında, unuttuğumuz kimliğimizdik biraz da.
O güzel kültür bizim kültürümüzdür, Avrupa’ya taşıdığımız. Bizim ülkemizde toprağa gömdüğümüz bu kültür; Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan vs. bütün Türk yurtlarının yaşam izlerini gördüğümüz bozkurt kokan topraklarda, kendini korumaktadır. Toprak kokusuna can veren yağmurdur. Yağmurla dirilir toprak. Ülkemizde ne cevherlerimiz var gizini koruyan. Bunların hepsi adım adım doğacak yeniden. İşte o zaman yeniden, yine bir Türk, dünyaya hakim olacak.. Ülkece frekansımızın yükseldiği, doğadaki bize empoze edilmeye çalışılan simülasyonları fark ettiğimiz yeni Narduganlara..
 

Nardugan
Sıla Arsel
Yazarımız Kim ?

Sıla Arsel