Bir zamanlar sofralarda sevgi, gönüllerde dua vardı. Bugünse telefonların ışığı, göz göze bakışların yerini aldı. Modernleşirken değerlerimizi mi kaybettik?
80’ler ve 90’larda aile sofralarının bereketi sadece yemekle ölçülmezdi. Sofranın başına oturulmadan önce edilen bir “Bismillah” evin huzurunu çoğaltır, en küçük bile büyüğün sözünü kesmezdi. Ebeveynlerimiz baş tacıydı, evin gölgesi ve direği sayılırdı. Çocuklar ise bu güven çemberinin en kıymetli emaneti olurdu.
O günlerde hediye sadece bir eşya değil, bir duyguydu. Bayram sabahları ise yılın en özel vaktiydi. Henüz güneş doğmadan kalkılır, yeni alınan kıyafetlerle mis gibi sabun kokusu yayılırdı evlere. Kapılar çalınır, şekerler ikram edilir, büyüklerin elleri öpülür, gönüller dua ile şenlenirdi. Bayramlar, akrabalık bağlarının tazelendiği, kırgınlıkların unutulduğu, kucaklaşmaların çoğaldığı günlerdi.
Kurban Bayramı ise ayrı bir heyecandı. Çocuklar büyük bir merakla kurbanların kesilişini izler, ardından etler eşe dosta, ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı. O günlerde sofraların bereketi sadece evin içindekilere değil, mahallenin yoksuluna, köyün garibine kadar uzanırdı. Paylaşmanın, kardeşliğin ve dayanışmanın en somut haliydi Kurban Bayramı.
Bugünse tablo bambaşka. Sofralar var ama sohbet yok. Evler var ama yuva kokusu yok. Telefon ekranları, göz göze bakışların yerini almış durumda. Ebeveynlerimiz suskun, çocuklar ilgisizlik içinde büyüyor. Sevgi kelimesi dillerde eksik, saygı ise hayatın kenarına itilmiş. İlişkiler kırılgan, bağlarımız kopuk.
Modernleşmek uğruna değerlerimizi mi feda ettik? Küçüklerin büyüğe hürmetini mi, büyüklerin küçüğe merhametini mi kaybettik? Bayramların o tatlı telaşını, Kurban Bayramı’nın paylaşma ruhunu, sofraların bereketini, duaların içtenliğini unuttuk mu?
Oysa hâlâ çok geç değil. Çözüm, en yakınımızda:
*Sofralarda telefon yerine birbirimize bakabilmek.
*Çocuklarımızın saçını okşarken onların gözlerine umut bırakabilmek.
*Ebeveynlerimizin sesine kulak verip, yorgunluklarını fark edebilmek.
*Dilimizde duayı, kalbimizde sevgiyi yeniden diriltebilmek.
Unutmayalım:
Sevgi varsa ev yuva olur, saygı varsa söz dua olur, dil ve din varsa insan insan olur.
Ve bugün asıl soruyu kendimize sormalıyız: “Sizce neyi yanlış yaptık?” Yorumları size bıraktık !