Vicdanın Coğrafyası Olmaz


  • Oluşturulma Tarihi : 12.12.2025 08:49
  • Güncelleme Tarihi : 12.12.2025 08:49

Prof. Dr. Mehmet Çelik’ten ilhamla –

Batılı vicdan sahiplerinden destekle

“Zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır.”

– Hz. Muhammed (S.A.V)

2024 yılının Ocak ayında dünya tarihine geçecek bir sahne yaşandı. Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda, Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail’e karşı “soykırım suçu” gerekçesiyle dava açtı. Bu, kâğıt üzerinde bir hukuk meselesi gibi görünse de aslında dünyanın vicdan testiydi. Ama duruşma salonunda çarpıcı bir gerçek vardı: İslam dünyasından hiçbir ülke orada yoktu. Ne bir Arap devleti ne bir ümmet dayanışması, ne de “Filistin kırmızı çizgimizdir” diyen liderler… Salondaki tek ülke, apartheid geçmişiyle insanlık tarihine ders olmuş Güney Afrika’ydı. Ve belki de en insanî sesi, oradan yükseldi.

Gazze: Bir Şehir Değil, Bir Vicdan Aynasıdır

Gazze bugün sadece bir coğrafya değil, bir aynadır. Bu ayna bize sadece İsrail’in zalimliğini değil, bizim ne kadar suskunlaştığımızı da gösteriyor. Yıkılan evler, parçalanan bedenler, susuz bırakılan bebekler… Tüm dünyanın gözleri önünde bir halk sistematik olarak yok ediliyor. Ve ne acıdır ki, en çok susması beklenmeyenler susuyor. Kur’an, Maide Suresi 32. Ayet’te şöyle seslenir: “Kim bir canı öldürürse, bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Kim de bir canı kurtarırsa, bütün insanlığı kurtarmış gibidir.” Bu ayet, Gazze için kıyıya vuran cansız çocuk bedenlerinin üzerinde yankılanıyor adeta. Fakat bizim coğrafyamızda bu ses duyulmuyor. Çünkü ticaretin, diplomasinin ve petrolün sessizliği daha yüksek çıkıyor.

İlahiyatçı Tarihçi Prof. Dr. Mehmet Çelik Ne Diyor?

Tarihçi ve ilahiyatçı kimliğiyle tanınan Prof. Dr. Mehmet Çelik, İslam dünyasının yaşadığı bu suskunluğu şu sözlerle özetliyor: “Müslüman coğrafya, sadece fiziki işgal altında değil; zihinsel esaret altındadır. Zulmü yalnızca dışarıda arayan bir bakış, kendi içindeki adaletsizliği görmez. Gazze’ye bakınca sadece İsrail’i değil, sustukça kararan kalplerimizi de görmeliyiz.” Çelik’in bu sözleri, bugünkü sessizliğin tarihi kökenlerine işaret ediyor. Çünkü sustuğumuz her zulüm, yarın üzerimize yağan bir kıyamet olabilir.

Batı’dan Yükselen Vicdan Sesleri

İlginçtir ki, Gazze için sesini yükseltenler arasında Batılı akademisyenler de yer aldı.

Üstelik bazıları Yahudi kökenli olmasına rağmen, vicdanı susturmadılar:

•Omer Bartov (Brown Üniversitesi):

“Bu sadece bir savaş değil; Gazze’yi yaşanmaz hale getirmeyi amaçlayan sistematik bir yıkım. Bu soykırım tanımına girer.”

•Norman Finkelstein (Yahudi kökenli, siyaset bilimci):

“İsrail, sivil nüfusu hedef alarak uluslararası hukuku ihlal ediyor. Bu bir askeri operasyon değil, bilinçli bir yok etme politikasıdır.”

•Martin Shaw (Sussex Üniversitesi):

“Gazze’de yaşananlar, akademik ve kültürel bir soykırımdır. İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçecektir.”

•Richard Falk (BM Eski Raportörü):

“İsrail’in Gazze’ye saldırıları modern çağın en başarılı terör kampanyasıdır.”

•Doç. Dr. Halid El-Uveysi (ASBÜ, Filistinli Akademisyen):

“2 milyar Müslüman, Gazze’ye bir bardak su bile ulaştıramıyor. Bu bir utançtır.”

Geçen Ay Mardin’de: Afrika Temsilcileri ve Uluslararası Dayanışma

Geçtiğimiz ay Mardin Artuklu Üniversitesi’nde, Üniversite Rektörümüz Prof. Dr. İbrahim Özcoşar’ın ev sahipliğinde düzenlenen “Gazze ve Filistin” temalı etkinlik, küresel vicdan için önemli bir buluşma noktası oldu.2000’e yakın Afrika ülkesini temsilen katılım gösteren heyetler, sadece konuşmakla kalmadı; Filistin halkıyla gerçek bir gönül köprüsü kurdular. Etkinlikte yapılan konuşmalarda, Gazze’nin sadece bir coğrafya değil, insanlığın onur sınavı olduğu vurgulandı. Afrika’nın farklı köşelerinden gelen temsilciler, kendi tarihî acılarını ve sömürgecilik geçmişini hatırlatarak, bugün Filistin’de yaşananlara kayıtsız kalamayacaklarını dile getirdiler.

Bu duruş, özellikle “İslam coğrafyasının sessizliği” fonunda daha da anlam kazandı.

Çünkü bu sesler, yürekten gelen, çıkar gözetmeyen bir adalet çağrısıydı.

Gazze Yanarken Biz Neredeydik?

Bu yazının sonunda kendimize sormamız gereken tek soru bu:

“Gazze yanarken biz neredeydik? Diplomatik dengeleri, ekonomik ilişkileri, siyasi çıkarları bir kenara bırakalım. Gazze bir testti. Ve ne yazık ki bu testte insanlık kadar ümmet de sınıfta kaldı. Uluslararası mahkemelerde sadece bir Afrika ülkesinin konuşması, geri kalanların yüzüne tokat gibi çarptı. Bu saatten sonra Gazze’nin çocuklarına anlatabileceğimiz hiçbir hikâyemiz kalmadı. Çünkü onlar için orada olmadık.

Sonuç: Vicdanın Coğrafyası Olmaz

Belki Müslümanız ama insan mıyız, bu sorunun cevabı zor. Gazze’nin aynasında sadece İsrail değil, biz de görünür olduk. Diller sustu, gözler kör oldu, kulaklar sağır… Ama tarih yazıyor. Ve bir gün şu cümle kalacak geriye: “Gazze için adalet istendi. Salonda sadece bir ülke vardı. O da ne Arap’tı ne Müslüman… Sadece insan kalabilmişti.”

Bugün Gazze’de yaşananlar, yalnızca Müslümanların değil, bütün insanlığın vicdan sınavıdır. Bu bir inanç ya da kimlik meselesi değil; bir adalet, merhamet ve ahlak meselesidir. Dinler, diller, coğrafyalar farklı olabilir ama zulüm her yerde aynıdır. Ve kimden gelirse gelsin, kim kimi hedef alırsa alsın, terörün her türlüsüne karşı çıkmak tüm insanlığın ortak görevidir. Çünkü zulme sessiz kalmak, insanlıktan vazgeçmektir.

Vicdanın Coğrafyası Olmaz
Erdal Ataklı
Yazarımız Kim ?

Erdal Ataklı