1
Halisa Toprak
İlkses Gazetesi Yazarımız

Halisa Toprak

Yazarın Köşe Yazıları

Üretici ile Tüketiciyi Buluşturan Festival

İzmir Büyükşehir Belediyesi ve kooperatiflerin ev sahipliğinde üretici ve tüketiciler yarın Gündoğdu Meydanı’nda Tarım Festivali’nde buluşacak. Tabi İzmir gibi tarım politikalarını başarılı bir şekilde yürüten bir kentte bu tür festivallerin olması ileriki zamanlar için de olumlu katkı koyacaktır.
Bu yıl ikincisi düzenlenecek festivalin programını inceledim. Dolu dolu görünüyor. Etkinlik için yoğun çalışmalar sürerken, festivalde halk konseri, kooperatiflerin ürün ikramları, buzağı güzellik yarışmaları, dans gösterileri, çeşitli çekilişler yapılacakmış. Yani hem üretici hem tüketici bir araya geliyor hem de eğlenceli geçecek gibi görünüyor.
Konu ile ilgili İzmir Tarım Grubu Başkanı Mahmut Eskiyörük’ün söylediklerine dikkat etmekte fayda var. İzmir’in tarımda eşsiz zenginliklere sahip olduğunu belirten Eskiyörük, “Kentin tarımsal gücünün temelinde; kırsal kalkınma yatırım teşvikleriyle kooperatiflerin sanayileşmesine önderlik eden Bakanlığımız, kooperatiflerin ürünlerini alarak markalaşmalarını sağlayan ve alt yapı yatırımlarıyla destekleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi, kaliteli ve güvenli gıda üreten kooperatifler, gece gündüz çalışan üreticimiz ve üreticinin ürününü tercih eden bilinçli tüketicilerimiz var. Bu başarı hepimizin… Hedefimiz bu güçlü zincirin tüm halkalarıyla birlikte, Türk çiftçisine umut olacak, İzmir’e yakışır bir festival yapmaktır. Tüm İzmirlileri festivalimize davet ediyoruz” dedi. Burada sadece belediye değil bakanlık ve diğer paydaşlar da var. O


Ölmemek İçin Geldiler!

İnsanlar bilerek ya da isteyerek yaşadıkları yerleri, evlerini, arkadaşlarını sevgililerini en önemlisi ülkelerini terk etmezler. Mecbur kaldıkları için bırakıp kaçarlar. Terk etmelerinin tek alternatifi ölümdür. Ya orada kalarak ölmeyi bekleyeceksiniz ya da ölmemek için başka bir yere kaçacaksınız. İşte ülkelerindeki yaşanan iç savaş nedeniyle kaçarak ülkemize gelen insanların durumu sadece bundan ibaret. Ölmemek için geldiler. Bizler bu gözle bakmalı bu gözle elimizden geleni yapmalıyız.
Tabi ki ülkemize gelmek zorunda kalan insanların sayısı oldukça fazla olduğu için elbette aralarında kötü niyetli birileri de olabilir. Ancak bu gelen tüm insanların kötü olduğunu bize göstermiyor. Çoğu zaman duyar olduk. Çıkan adli olaylarda ülke isminin sık sık haberlerin girişine yazılır olduğunu. Olaylara Afganistanlı, Iraklı ya da Suriyelilerin karışacağı gibi İstanbullu, Ankaralı ya da İzmirlilerde karışabilir. O yüzden ön yargılarımızdan arınmış ülkemize gelen insanlara gerçekten mecbur kaldıkları için burada oldukları gerçeğini unutmamak gerekiyor.
Bu satırları hazırlarken gazetemizin sitesinde bir insanlık dramı haberini daha gördüm. Merakla açıp okuduğumda inanın yazacak hiçbir dermanım kalmadı.
Umuda yolculuk yapan yaklaşık 35 insan Ege Denizi sahillerinde teknelerinin alabora olması sonucu kaybolmuş. 8 kişinin cesedine ulaşılmış geriye kalan insanlar için de arama


Dinç kalmak için ne yapalım?

Kışın hissedilmesiyle birlikte, vücudumuza daha büyük dikkat göstermemizin de zamanı geldi. Özellikle bağışıklık sistemimizi korumak için dikkatli beslenmemiz gerektiğini ifade eden uzmanlar, birçok öneride bulunuyor. Vücudumuzu zinde tutmak için nasıl beslenmemiz gerekmektedir? Bugün sizlerle bu önerileri paylaşacağım.
Vücudumuzu zinde tutmanın en temel önerilerinden birisi, uyku düzenidir. Rahat ve derin bir uyku, vücudumuzu yenileyerek, tüm gün boyunca zinde kalmamızı sağlar. Fakat yetersiz uyku, bizi huzursuzluğa ve strese sürükleyerek; vücudumuzun olası tehlikelere karşı olan direncini düşürür. Stresten ötürü uyku uyuyamayanlara ise ılık bir banyo önerilmektedir. Bunun yanı sıra nasıl bir ortamda uyuyacağınız da oldukça önemlidir. Vücudu dinlendirmek için mutlaka konforlu bir yatakta uyumak gerekmektedir. Vücut direncini sağlamanın bir diğer önemli yolu ise düzenli beslenmektir. Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmek, bağışıklık sisteminin de güçlenmesini sağlamaktadır. Özellikle mevsim geçişlerinde vücudumuza eğer düzgün bakmazsak; nezle, grip, üst solunum yolları enfeksiyonları ve soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklara kolay yakalanabiliyoruz. Bu durumu engellemek için mutlaka düzenli beslenmemiz gerekiyor. Protein, C vitamini, A vitamini, demir ve çinko direncimizi arttırmak için önemli olan etmenler. İçeriğinde bu mineral ve vitaminleri bulunduran besinleri tüketmemiz oldukça önemli.
DENGELİ BESLENMEK ÇOK ÖNEMLİ
Peki dengeli beslenmek için nelere dikkat etmemiz gerekmektedir?


Kültürpark Halkındır, Halkın Kalmalıdır

Her dönemde İzmir bir şekilde ön plana çıkıyor. İki haftadır İzmir, Kültürpark’tan dolayı medyada geniş yer aldı. Bu konuyu biz de ele aldık. ‘Neden İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kültürpark’taki İZFAŞ binası bedelsiz olarak 3 yıllığına Tınaztepe Üniversitesine tahsis edildi?’ diye. Bu konu gerçekten üzerinde durulması gereken öneme sahip. Siz 15 yıl İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapın her konuda ‘İzmirlinin malını kimseye yedirmem’ deyin. Sonra kaşla göz arasında İzmirlinin nefes aldığı İzmir’in simgesi olan Kültürpark’ı kağıt üstünde kurulan bir üniversiteye tahsis edin. Bunun ardından iki hafta sonra da çıkıp ‘Yeniden aday olmayacağım’ diye açıklama yapın. Sayın Aziz Kocaoğlu, siz İzmirlinin malını vermediniz, üstüne bir de İzmirlinin nefesini kestiniz. Soluksuz bıraktınız. Seçimlere yeniden aday olmayacaksınız. Giderayak verdiğiniz bu karardan dönün, sizin için en güzeli bu olur. Aksi takdirde ileride efsane başkan olarak anılmak yerine İzmirlinin yüzüne bakamayacak duruma düşebilirsiniz.
Tabi Kültürpark ile ilgili STK’larda sessiz kalmadı. Önceki gün İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kültürpark’taki İZFAŞ binasını bedelsiz olarak 3 yıllığına Tınaztepe Üniversitesine tahsis edilmesine tepki gösteren Kültürpak Platformu üyeleri, eylem yaparak kararın iptal edilmesini istedi. Kararı protesto etmek için İZFAŞ binası önünde toplanan Kültürpark Platformu üyeleri, İzmir Büyükşehir Belediyesinin özellikle son iki yıldır tüm


İZFAŞ Binası Neden Tahsis Edildi

fuarizmir’in hizmete girmesiyle Kültürpark içerisindeki birçok bina yeni yerine taşındı. Geriye Kültürpark’ta, Kitap Fuarı ve İzmir Enternasyonal Fuarı kaldı. O da her yıl cazibesini kaybediyor. İzmir’in nefes aldığı beton yığınlarının içerisinde kalan bu ender yeşilliğin vatandaşın kullanımına bırakılması elbette düşünülemezdi. Önce konferans ve sergi salonu olacak diye bir girişimde bulunuldu İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından. Bu projeden başta Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir Şubesi ve sivil toplum örgütlerinin karşı durmasıyla vaz geçildi.
Ardında bir yıllık suskunluk ve sessiz sedasız bir şekilde Kültürpark içerisinde faaliyet yürüten Kültürpark Şube Müdürlüğü tarafından kullanılmakta olan hizmet binasını 3 yıllığına İzmir Tınaztepe Üniversitesine tahsis edildi. Kağıt üzerinde kurulu şu an hiçbir faaliyeti olmayan eğitim öğretime bile başlamayan. 2013 yılında mütevelli heyeti oluşturulan Tınaztepe Üniversitesine rektörlük binası olarak tahsis edildi.
Meclis kararını kayıtlara geçmesi adına paylaşmak istiyorum:
“İzmir Tınaztepe Üniversitesinin 12/09/2018 tarihli ve 2018/9 sayılı yazısı ile Buca ilçesi, Portakal Vadisi bölgesi, Tınaztepe Mahallesi, 7586 ada, 11 parsel üzerinde Üniversiteye ait hizmet binalarının inşaasının devam etmekte olduğu bildirilmiş ve söz konusu hizmet binalarının inşaasının tamamlanmasına kadar mülkiyeti Belediyemize ait olan İzmir


Ahilik Ruhuna İhtiyaç Var

Esnaf dayanışma teşkilatı olan ahilik için her yıl ülkemizde 17-23 Eylül arası Ahilik Haftası olarak kutlanıyor. İzmir’de de Ahilik Haftası çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandı. İçinde bulunduğumuz bu tarihlerde ahilik teşkilatı nedir, neyi amaçlar ve tarih boyunca ne gibi katkıları olmuş hep birlikte bakalım. Ahilik, Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle Ahi Evran tarafından kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Selçukluların son döneminde ve Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde kurulan ahilik teşkilatı, yüz yıllardır esnafın ve vatandaşın birlik ve beraberlik içerisinde olmasını sağlamıştır. Öyle ki özünde birlik ve beraberlik olan ahilik, Osmanlı’nın kuruluşunu hızlandırmış ve çok kısa sürede güçlü bir devletin temelini oluşturmuştur. Aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in kayınpederi Şeyh Edebali de bir ahidir. Osman Bey’in vefatının ardından Orhan Bey de ahilerin onayını alarak devletin başına geçmiştir.
Arapçada ‘kardeşim’ anlamına gelen ‘ahi’ kelimesi özünü tarih boyunca hep korudu. Yüz yıllar geçse de hiçbir zaman ahilik teşkilatı bozulmadı. Birlik ve beraberliği temel alan ahilik, yeni Türkiye’nin kuruluşunda da büyük görev üstlendi. Anadolu toprakları düşman işgali altında iken halkı bir arada tutan yine ahilik oldu. Çanakkale’de düşmanın karşısına çıkan Türk askerinin ailesine ahiler sahip çıktı. Ahiler, Kurtuluş Savaşı mücadelesinde Türk askerlerinin ihtiyaçlarını karşıladı.


87. İzmir Enternasyonal Fuarı

İzmir denilince akla gelen ilk şey Saat Kulesi, fuar, boyoz, çiğdem…
İzmir için bu kadar önemli olan fuar üst düzey bir katılımla açıldı. Açılış törenine; TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, fuarın partner ülkesi Sırbıstan’ın Başbakan Yardımcısı Rasim Ljajic, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, İzmir milletvekilleri, siyasiler, katılımcı ülkelerin bakan ve bakan yardımcıları ile çok sayıda davetli katıldı. Teknoloji ana teması doğrultusunda son teknolojik gelişmeler iş dünyasından ziyaretçilerle buluşturulacak olan fuar 16 Eylül’de kapanacak.
Açılış töreninde konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Binali Yıldırım’ın mesajları gerçekten önemliydi. O yüzden ne dediğini tekrar hatırlatmakta fayda var. Yıldırım, “Türkiye zaman zaman istikrarsızlık nedeniyle özellikle son olarak 1990’lı yılları ekonomik ve siyasi krizlerle geçirmiş ve önüne gelen fırsatları kullanamamıştır. Türkiye’nin 2000’li yıllarla birlikte istikrar ve güven sayesinde kriz sonrası ekonomisi büyümeye ihracatı artmaya devam etmiştir. Bugün Türkiye 52 ülkeye 4 saat içerisinde erişebilen konumda stratejik bir coğrafyada yer alıyor. Buralara ulaşımınız mümkün değilse bunun anlamı yok. Önemli olan 25 trilyonluk pazara erişebilmemizdir. Çok şükür Türkiye bunu başarmıştır.


S-400 mü F-35 mi?

Son iki yıldır Türkiye ve dünya gündemini meşgul eden en önemli konuların başında Türkiye’nin, Rusya’dan almak için anlaşmaya vardığı S-400 hava savunma sistemi var. Normal şartlarda egemen olan her ülke istediği başka bir ülke ile iş birliğine gidebilir. İstediği tarzda ekonomik, teknolojik, savunma sanayi gibi anlaşmalar yapabilir.
Ancak S-400 hava savunma sistemi Rusya gibi bir ülkenin sistemi olduğu için işin rengi değişiyor. Bilindiği gibi Rusya, NATO üyesi bir ülke değil, NATO üyesi olan tüm ülkeler kendi savunma sistemi ile hava sahalarını korumaktalar. Bu sistemleri de AB ülkeleri ve ABD sağlıyor. Yani NATO üyesi olan Türkiye, üye olmayan ve farklı bir savunma sistemine sahip olan Rusya ile anlaştı. Aslında Türkiye’nin bu konuda haksız olduğunu söylemek yanlış olur. Suriye iç savaşı patlak verdiğinde başta DAEŞ ve diğer terör örgütleri tehlikesi tüm Orta Doğu’ya yayıldı. Türkiye gibi kritik noktada olan ve savaş ile komşu olan ülkeler savunma sistemlerini güçlendirmek istedi. NATO ülkesi olduğu için uzun süre talep etti. Türkiye önce Çin ile temasa geçti epey tartışma konusu oldu ihale sürecine girildi ve bir şekilde Çin ile anlaşma yapılmadı. Sonunda 2013 yılında NATO üyesi ülkelerin dışişleri bakanları, Türkiye’yi Suriye’den gelecek olası tehlikelere karşı korumak için


İzmir Yerel Seçimlere Hazır mı?

‘Nerden çıktı bu konu, daha çok erken, şimdi bunu konuşmanın zamanı mı?’ denilebilir. Tüm bu iç seslere rağmen bu hafta yerel seçimlerle ilgili bir şeyler yazmak istedim. Geçen seçimden bugüne kadar Türkiye gündeminin olağanüstü yoğun ve hareketli geçtiğini düşünüyorum. 30 Mart 2014’te yapılan yerel seçimlerden bu yıla kadar çok şey yaşandı ülkede. Seçimlerden önce FETÖ dalgası 17 ve 25 Aralık 2013’te başlamıştı zaten. 17-25 Aralık operasyonları başarısızlıkla sonuçlanan FETÖ pes etmedi. Jandarmadaki güçlerini devreye sokan örgüt, 1 Ocak 2014’te Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) gözetiminde Suriye’ye yardım götüren bir TIR’ı, Hatay Kırıkhan’da durdurdu. Daha toplum FETÖ olgusunu çözmeye başlamışken o arada bir seçim daha yaşadık. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görev süresinin dolması nedeniyle, 12. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Seçimi için Yüksek Seçim Kurulu tarafından 10 Ağustos 2014’te seçime gidildi. Daha sonra 25.Dönem Milletvekili Genel Seçimi 07 Haziran 2015’te yapıldı. AK Parti ilk kez TBMM’de çoğunluk sağlayamadığı için Cumhurbaşkanı hükümet kurma görevini muhalefet partilerine verdi. Ancak muhalefet partileri de uzlaşamayınca tekrar seçim kararı alındı ve 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimi 01 Kasım 2015’te yapıldı.
Seçimlerin ardından ülke hizmet beklerken maalesef devletin tüm birimlerine sızdığı gibi TSK’nın içine de sızmış hain FETÖ mensupları


Savaşın Mağlubu ABD Olacak!

Ticaret savaşlarında hesapsız iş yapan ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa Birliği, Türkiye ve Çin’e, ABD’nin çelik sektörünü korumak için yüzde 25 ile yüzde 50 civarında ilave gümrük vergisi uygulama kararı aldı. Bu karar başta gümrük vergisi kararı alınan ülkeler için sorun teşkil edecek gibi görünmesine rağmen asıl zarar edecek ekonominin ABD ekonomisi olacağı kanısındayım. Çünkü ABD’nin başına buyruk, bu kadar pervasızca davranmasının elbette bir bedeli olacaktır. Başta, Rusya, Türkiye, Venezuela ve gelişen birçok ekonomi doların etkisinden daha fazla etkilenmemek için kendi aralarında para birimlerini kullanma kararı aldı. Belki de alınan bu karar ekonomik açıdan tüm dünyayı ileride daha özgür hale getirmiş olur.

Türkiye’nin stratejik konumu, komşularının içinde bulunduğu iç savaş, ABD’nin terörist gruplara yakınlaşması ve S-400 füzeleri ile iki ülke arasında sıkıntılar gün yüzüne çıkmış oldu. Türkiye’nin geri adım atmaması ise diğer baskıların yanında son olarak ekonomik baskı olarak ortaya çıktı. Bundan dolayıdır ki doların baskı aracı olarak kullanılmasına karşı direnen ülkelerin başında Türkiye geliyor. İş bu yüzden Türkiye son yıllarda dış ticaretinin önemli bir kısmını kendi para birimi TL ile yapmaya çalışıyor. Türkiye; Rusya, İran ve Çin ile geliştirmeye çalıştığı ulusal paralarla ticaret çalışmaları da dolara


İLKSES'te her şeyi yazabiliyorum

Kuşkusuz İLKSES gerek idari gerek teknik kadrosuyla İzmir’de en güçlü gazetedir. 15 Ağustos 2010 yılından beri evime her gün bir İLKSES geliyor. İLKSES’te yazmak beynimi ve kalbimi mutlu ediyor çünkü istediğim her şeyi yazabiliyorum. Bu imkanı bizlere tanıyan yönetim kurulu başkanımız Halil Arslan Bey’e teşekkür ederiz. Otuz yıla yakın bir zamandır tanıdığım patronumuz Halil Bey’le her zaman abi kardeş ilişkimiz olmuştur. Maddi manevi her konuda desteklerini hiç bir zaman bizlerden esirgememiştir. Bu vesileyle kendilerine teşekkür ederiz İLKSES’in nice yaş günlerini hep beraber yaşamak dileğiyle iyi ki bu ailenin içindeyim.
***
Geçtiğimiz hafta ortaya atılan spekülasyonların ardından artan döviz kuruna ilişkin çok konuşuldu, çok yazıldı. Evet sıkıntılar olabilir. Ama durum o kadar da kötü değil. Yeter ki kendimize inanalım. Bu ülke ne krizler atlattı. Uzmanlar kurda ki oynaklık normal değil diyor. Türkiye’nin ekonomik dengeleri ile dövizdeki oynaklığın ilgisiz olduğunu bas bas bağırıyor. Demek ki gerçekten bizi çeşitli oyunlarla dize getiremediler ekonomik baskı ile istediklerini almaya çalışıyorlar. Kusura bakmasınlar artık eski Türkiye yok. Bu millet boyun eğsin diye bu günlere gelmedi. Biz kendimize 81 milyon halkımıza güvenirsek. Atlatamayacağımız hiç bir şey yok. Döviz/TL üzerine oynanan


Dünyada Kadın Kanserleri Artıyor!

Kadınlarda görülen kanser hastalıkları dünyada artış göstermeye devam ediyor. Uzmanlar dünyada artan kadın kanserlerine dikkat çekiyor.
Uzmanlar dünyada kadınlarda görülen kanserlerine bağlı ölümlerin yıllar içinde arttığının görüldüğünü dile getiriyor. Bu konuda birçok ülkede çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. Konu ile ilgili Kadın Hastalıkları Doğum ve Uzmanı Jinekolojik Onkoloji Prof.Dr. Polat Dursun önemli uyarılarda bulunuyor. Amerikan kanser derneğinin yıllık yayınladığı kanser raporuna göre tıptaki tüm gelişmelere rağmen kanser vakalarındaki sayı ve ölüm oranlarında artış olduğu rapor edildi. Yapılan hesaplamalara göre 2030 yılında dünyada kanserden ölen kadın sayısının 5.5 milyon olacağı hesaplandı ki bu da Danimarka, Finlandiya, Norveç, Singapur gibi büyüklükteki ülkelerin nüfusuna eşdeğerdir. 2012 de kansere bağlı ölümler 3,5 milyon iken bu rakamın 2030 yılında bu artış trendi ile 5.5 milyona çıkacağı en son yayınlanan kanser raporunda açıklandı. Yayınlanan bu raporuna göre kadınlarda ölüm nedenleri içinde kansere bağlı ölümler, ABD ve Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde kadın ölümlerinin yüzde 14 ile kalp hastalıklarından sonra 2. en sık nedenini oluşturmaktadır.
 WHO ve Uluslararası kanser araştırmaları ajansının tahminlerine göre 2012 de 6,7 milyon yeni kanser vakası ve 3,5 milyon ölüm görüldüğünün hesaplandı. Bu kanser vakalarının yarında çoğu ve kanser ölümlerinin de yüzde


LGS Çocukları Üzdü

Bu yıl ilk defa uygulanan Lise Giriş Sınavları sevinçten çok hayal kırıklığı yaşattı. Veliler ve öğrenciler büyük bir şok yaşadı. Yüzde 5’lik dilime giren öğrenciler, evine en yakın okula giremeyenler. Veli ve öğrenciler adeta şok içerisindeler. Memnuniyet oranı yerlerde sürünüyor .
2017-2018 öğretim yılı başladığında, sekizinci sınıf öğrencileri TEOG sınavına gireceklerini düşünüyordu. Milli Eğitim Bakanlığı, TEOG kazanımlarını, yani hangi konulardan soru çıkacağını açıklamış, öğrenciler çalışmaya başlamıştı. Ama TEOG kötü bir sistemdi ve değişecekti. Yeni sistemin açıklanması aylar sürdü. Sınav olacak mı, yerleştirme nasıl yapılacak, sınav kapsamı nasıl olacak? Bunlar bilinmeden aylar geçti. Çocukların motivasyonu düştü, belirsizlik psikolojilerini bozdu.
Mevcut öğrencilerin yüzde 10’unun yerleştirileceği bir sınav açıklandı. Geri kalan öğrenciler için yerleştirme belirsizliğini koruyor. Sınav açıklandıktan bir süre sonra örnek sorular da açıklandı. Anlaşıldığı kadarıyla sorular ‘muhakeme’ye dayalı olacaktı. Ancak elde birkaç örnek sorudan başka veri yoktu. Sınav kapsamı belirsizliğini korudu.
Özel okula gidenler, kurslara gidenler, özel ders alanlar. Bunun dışındakiler girmeyi düşündükleri sınava hala mesafeliydi. Bu arada Milli Eğitim Bakanlığı ikide bir sınavın zor olacağını, herkesin başarılı olamayacağını açıklıyordu. İlk başta da zaten


Yaz Sıcaklarına Dikkat!

Yaz sıcakları iyice etkisini göstermeye başladı. İnsan sağlığı açısından oldukça etkili oluyor. Hava sıcaklıklarındaki artış ve buna bağlı olarak nem oranının fazlalığı insan sağlığını giderek tehdit ediyor.
Bizler de kendimizce önlem almak zorundayız. Uzmanların görüşlerine göre önlem almak sanırım en sağlıklı davranış olacak. Çünkü aldığımız bazı önlemler aslında sağlığımıza zarar verebiliyor.
Uzmanlar aşırı sıcakların özellikle çocuklar, yaşlılar, tansiyon, diyabet ve kalp gibi kronik hastalıkları bulunan kişileri olumsuz etkilediğini ve özellikle su ve tuz kaybının arttığı yaz döneminde, kaybedilen tüm vitamin ve minerallerin geri kazanımı büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor.
Özellikle kalp ve yüksek tansiyon hastaları ile çocuklar ve yaşlıların, sıcak hava ve nemin olumsuz etkilerinden korunmak için diğer kişilere oranla daha fazla önlem almaları gerekiyor.
Yaz sıcaklıklarında dikkat edilmesi gereken uyarıları sizler için uzman görüşlerini derledim.
Güneş çarpmasına dikkat edin
Güneş çarpması tedavi edilse bile kalıcı zararlar verebilir. Güneş çarpması, aşırı sıcak sonucu beden ısısını ayarlayan mekanizmanın bozulmasına bağlı olarak gelişmektedir. Güneş çarpması, uzun süre güneşe maruz


Güneş Yanıkları İçin Aloe Vera

Yaz demek, deniz ve güneşle sarmaş dolaş olmak demek. Ancak plaja giderken çok dikkatli olmak ve güneşten koruyucu kremler kullanmak gerekiyor. Özellikle çocukların cildi hassas olduğu için daha da özen göstermek gerekiyor. Aksi takdirde güneş yanıkları oluşabiliyor. Bugün Aloe Vera bitkisinin güneş yanıklarına karşı mucizevi koruyucu etkisinden bahsettim. Aloe Vera’lı karışım güneş yanıklarının tedavisinde etkili oluyor. Güneş yanığı oldukça acı verici bir sağlık problemidir. Yaşayanlar bilir. Güneş ışınlarına uzun süre ve direkt olarak maruz kalma sonucunda ortaya çıkar. Bu nedenle daha çok yaz aylarında görülür. Güneş yanığının tedavisini doktora gitmek suretiyle alacağınız ilaçlar yoluyla sağlayacağınız gibi, doğal birtakım yollarla da sağlayabilirsiniz. Ancak bu yola başvurmadan önce güneş yanığının yüksek derecelerde olmadığından emin olmalısınız. Aloe Vera, güneş yanığının tedavisinde kullanılabilecek en iyi doğal yollardan birini oluşturan bir bitkidir. Antik Mısırlılar, Aloe Vera bitkisini yanıkların tedavisinde kullanırlardı. Bu bitki oldukça iyi bir doğal iyileştiricidir. Aloe Vera bitkisi, güneş yanığı sebebiyle ortaya çıkan kırmızılığı, tahribatı ve acıyı ortadan kaldırmada son derece iyidir. Oldukça rahatlatıcıdır. Güneş ışınlarına maruz kalmış ve yanmış dudaklarda da işe yarar. Bu bitkiyi evlerimizde ya da balkonlarımızda rahatlıkla yetiştirebiliriz. Hadi şimdi bu bitkiden nasıl yararlanacağınıza bir göz atalım.


Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi

Türkiye yıllarca parlamenter sistemin doğurduğu ağır bürokrasi sarmalı ile cebelleşip durdu. Öyle ki bürokratik engeller gelişmeye ve büyüme sıçramasına dahi engel haline geldi. Nitekim 16 yıl kesintisiz AK Parti iktidarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışmalarıyla bir nebze de olsa yol kat etti. Ancak daha fazla sıçrama daha fazla refah ve gelişmiş ülkelerin seviyesine gelmek için parlamenter sistemin yol açtığı o tüm engellerden kurtulmak gerekiyordu. O yüzden 24 Haziran seçimleri tüm bu engellerin kalktığının başlangıcı oldu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis’te yemin etmesinin ardından devreye girdi. Yapılan törenin ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kabinesini onaylayarak bakanların isimlerini açıkladı. Böylelikle Türkiye’de Cumhuriyet dönemi boyunca işleyen başbakan ve bakanlar kurulundan oluşan hükümet sistemi son buldu.
Peki, bu sistemin faydası ne olacak?
Öncelikle en önemli artısı sistemin kalıcı siyasi istikrar sağlaması olacak. Seçimden mutlaka tek başına iktidar çıkacak. Siyasi istikrar kalıcı hale gelecek. İki seçim arasında (5 yıl) kesintisiz icraat olacak. Uzlaşma kültürü gelişecek. Hükümet kurulmama sorunu olmayacak. Hükümete güven oyunu millet verecek. Artık toplumu geren koalisyonlar dönemine asla dönüş olmayacak millet güçlü iktidarlarla rahat bir nefes alacak.


CHP'de Kurultay Süreci

24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından gözler yine CHP’ye çevrildi. Malum her seçimin ardında CHP’de istifa ve olağanüstü kurultay sesleri yükselir. Seçim öncesi CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Kemal Kılıçdaroğlu’na rakip çıkmayacağını ve kurultay için imza toplamayacağını duyurmuştu. Buna rağmen Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’na onursal başkanlık teklifi ederek kenara çekilmesini ve CHP Genel Başkanlığı’nı kendisine bırakmasını istedi.
Kılıçdaroğlu ise bu duruma siyasi nezaketsizlik olarak cevap verdi. Muharem İnce olumsuz duruma karşı, “Hayır derse örgüt kendisi çözecektir bu işi” diyerek olağanüstü kurultayı işaret etti.
Kılıçdaroğlu ve İnce arasında bu gelişmeler yaşanırken İnce yanlıları imza toplamaya başladığı söylentileri ortaya çıktı.
Söylentilere göre CHP’nin genç kurultay delegeleri Sinan Çiftçi, Mehmet Emin Altunses, Burak Esen, Hilal Çokoy ve Aylin Ayyıldız’ın olağanüstü kurultay için ilk imzaları vererek, Genel Başkanlık için Muharrem İnce’yi önerdi.
Dün bazı yayın organlarında çıkan haberlere göre, Batman kurultay delegeleri Hikmet Duruş, Mehmet Kırmızıtaş, Ahmet Durmaz, Çetin Kızılbulut, Cihan Yaşar, Orhan Bekiroğlu, Mehmet Ekin ve Hüseyin Yaşar da yayınladıkları açıklamada, ‘Partimizin daha fazla yıpranmaması ve parti içi tartışmaların son bulması için 2019 yerel seçimlerinden önce Olağanüstü kurultay’ın toplanmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz’ ifadesinde bulundular.
KOCAOĞLU’NDAN TELEFON
CHP’nin İzmir’de de kurultay yönünde tavır aldığı söylentiler arasında. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı


Can Dostuma Dokunma!

Sakarya’nın Sapanca İlçesi’nde gördüğü işkence sonucu hayatını kaybeden yavru köpeğin ölümüyle tüm Türkiye ayağa kalkmıştı. Siyasiler, sanatçılar ve vatandaşlar ve özellikle hayvan hakları savunucuları faillerin bulunması için geniş çaplı çağrı yapmış bu tür ölümlerin bir daha yaşanmaması için yasalar daha da ağırlaştırılması istenmişti. Ne yazık ki bu tür olaylar daha öncede gündeme gelmiş ancak gerekli yasalar henüz çıkarılmamıştır. Hayvanlara şiddettin suç sayılması için www.change.org sitesinden de imza kampanyası başlatıldı. Aslında bu kampanya 7 ay öncesinde başlatılmasına rağmen son yaşanan olayda destekçisi de arttı. Bu güne kadar 1 milyon 97 bin 490 kişikampanyaya destek verdi. Kampanya için yapılan açıklamada “Özellikle son günlerde artan hayvana şiddet ve istismar olaylarını üzüntü ve öfkeyle takip etmekteyiz. 2004 yılında TBMM tarafından kabul edilen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun Kabahatler Kanunu kapsamında olmasından dolayı hayvana şiddet ve istismarın karşılığının sadece idari para cezası olması, bu insanlık dışı canice eylemlerin önünü kesmemekte, verilen cezalar toplumun tüm kesimleri tarafından yetersiz bulunmaktadır. Dünyamızı paylaştığımız hayvan dostlarımıza karşı işlenen suçların TCK kapsamında değerlendirilebilmesi ve hayvanlara karşı kötü muamele, psikolojik-fiziksel şiddet içeren, cinsel istismar, dövüş, zehirleme vb. gibi eylemlerin gerektiği şekilde ve sahipli-sahipsiz hayvan ayrımı olmaksızın, görevini kötüye kullanan yerel yönetimler de dahil olmak üzere cezalandırılması için gereken değişikliğin ivedilikle yapılmasını arz ederim” ifadelerine yer verilirken pek çok kişi de duygu ve düşüncelerini iletti. Ortak tek kanı ise hayvan öldürenin bir kabahat olmaktan çıkarılıp suç işlemesi görmesiydi. Kendilerini bile ifade edemeyen can dostlarımız izin sizde bu kampanyaya destek olabilir, sesinizi yetkililere duyurmak için elinizden geleni yapabilirsiniz.


Tarih icraatları yazar

Geçen haftaki Başbakan Binali Yıldırım’ın İzmir programı oldukça önemliydi. Birçok önemli açıklamalarda bulundu. 16 yıllık AK Parti icraatlarını anlattı. Devam eden ve biten projeleri söyledi. Tabi ki her iktidarın amacı topluma hizmet etmektir. Vatandaşın yaşamını koyulaştırmak için çözüm üretmektir. Son zamanlarda bunu en iyi yapan AK Parti iktidarıdır. Başbakan Binali Yıldırım Ege Bölgesi için özellikle İzmir-Manisa için hayati önem taşıyan Sabuncubeli Tünelleri’nin açılışını gerçekleştirdi. Açılışı özellikle takip ettim. Başbakan Binali Yıldırım’ın anlattıklarına dikkat çekmekte fayda var.


Kadın ve Siyaset

HALİSA TOPRAK


5 Haziran Dünya Çevre Günü

HALİSA TOPRAK


Kadınlarımıza eşit mesafedeyiz

Geçen hafta AK Parti İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Dilek Yıldız Büyükdağ, seçim çalışmaları kapsamında Tire’deydi. Büyükdağ’ın özellikle vurguladığı, “İzmir’de hiç kimseyi ayırt etmeden tüm kadınlarımıza eşit mesafedeyiz” cümlesi oldukça önemli. Tabi sadece ziyarette Büyükdağ yoktu oldukça kalabalık bir ekiple Tire’yi ziyaret etti. Beraberinde yönetim kurulu üyeleri de vardı. Kendilerini Tire İlçe Binası önünde AK Parti Tire Kadın Kolları Başkanı Mehri Nisa Ünalan karşıladı. İl Kadın Kolları yönetimi ile Tire Kadın Kolları Yönetimi birlikte ilk olarak İhsaniye Mahallesi’nde Hacer İşgüzar’ı evinde ziyaret etti. Sohbet ortamındaki ziyarette Tire’nin neleri ile meşhur olduğu konuşuldu. Heyet daha sonra yine İhsaniye Mahallesi’ndeki Şennur Yılmaz ile Ayşe ve Uğur Kabak’ı ziyaret etti. Şeker hastalığı nedeniyle eve bağlı yaşayan ve çalışamayan Uğur Kabak ile yakından ilgilenen Dilek Yıldız Büyükdağ, İlçe Başkanı Ünalan’dan yapılan destekler konusunda bilgiler aldı. Tire TOKİ Mahallesi’nde AK Parti Tire İlçe Teşkilatı tarafından düzenlenen iftar programına katılan AK Parti İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Dilek Yıldız Büyükdağ ve beraberindekiler daha sonra TOKİ Mahallesi sakinlerinin kalabalık bir şekilde doldurduğu bir evi ziyaret etti. Başkan Büyükdağ son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaklaşık 2 yıl önce vefat eden dayısı Saim Mutlu’nun eşi Türkan Mutlu’yu evinde ziyaret ederek kendisi ile sohbet etti.


İzmir AK Kadınların Yıldızı

HALİSA TOPRAK


Orta Doğu’nun kanayan yarası

Filistin… Orta Doğu’nun kanayan yarası. Masum ve çaresiz insanların bir bir katledildiği coğrafya. İnsan oturduğu yerde soruyor, Kim bu zulme dur diyecek? Bu kadar çocuk, kadın, genç ve masum insanın ölmesine daha ne kadar seyirci kalınacak?... ama cevabı da bir türlü verilemeyen bir zulüm.