-
-
-
Sayfa Yükleniyor...
Sayfa Yükleniyor...
Bu ülkenin en büyük bedel ödeyenleri, vatan için canını hiçe sayarak düşmana göğüs geren şehitlerimiz ve onların bize emanet kalan aileleridir. Şehitlerimiz Allahın onlara vaat ettiği cennetinde huzur içinde yaşıyorlar. Yaşıyorlar çünkü şehitler ölmez. Onların bize emaneti olan ailelerine de ne yapsak azdır. Devlet ve millet olarak onların tüm isteklerine, sorunlarına zaman kaybetmeksizin cevap vermek mecburiyetindeyiz. Önemli olan şehirlerimizin emanetlerini unutmamak. Bu mübarek Ramazanda hayır ve sevapların daha çok işlendiği, yoksulların daha fazla gözetildiği bir aydayız. Yapılan iyiliklerin karşılığını bulduğu en mübarek aydayız. Bu ayda hem ibadetimizi yerine getiriyoruz hem de muhtaçların ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Başta da belirttiğim gibi şehitlerimizi de unutmuyoruz. Sağ olsunlar devlet erkanı da şehit ailelerini unutmuyor her zaman onların yanında durarak acılarını sevinçlerini ve hüzünlerini paylaşıyor. Şehrimizin en büyük ilçesi olan Karabağlar Kaymakamı Mehmet Sadık Tunç şehit ailelerini mübarek Ramazan ayında yalnız bırakmadı. Onları kaymakamlık binasında sıcak bir iftar davetiyle bir araya getirerek güzel bir akşam geçirmelerini sağladı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü günler öncesinden yağış uyarısı yapmasına rağmen İzmir Büyükşehir belediyesinin gerekli önlemleri almaması vatandaşı adeta felakete sürüklüyor. Dün gazetemiz İLKSESte AK Parti İzmir İl Başkanının açıklamaları vardı.
Üç gündür İzmirin Gaziemir, Buca ve Karabağlar ilçelerinde su kesintileri nedeniyle halk perişan durumda. Birçok İzmirli buna isyan ederken, bazı Chp'li seçmen buna sessiz kalıyor. Sırf belediye CHPlidir diye hiçbir sorun yokmuş gibi halinden memnun olanlar, acaba İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Partili olsaydı veya su kesintisi hükümetle alakalı olmuş olsaydı yine aynı şekilde hiçbir tepki vermeden normal karşılayacaklar mıydı? Doğrusu anlayış göstereceklerini sanmıyorum, ne yaparlardı biliyor musunuz? O tencere tavacılar var ya hani her gereksiz lüzumsuz zamanlarda ortaya çıkıp çevre kirliliği yapanlar bu sefer İZSU tankerlerin su dağıtırken oluşan kuyruklarda bidonlara patlatırcasına vurarak ses yapacaklalardı. Ne var ki 3 gündür su kesik olmasına rağmen hiçbir tencere tavacıdan ya da bir bidona kimsenin vurduğunu duymadık yazık, çok yazık.
979 gün aradan sonra Adalet ve Kalkınma Partisine yeniden dönen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üyelik töreninde, Bizim yol arkadaşlığımız, gönüldaşlığımız pamuk ipliğine bağlı değildir. Muhabbetimiz rüzgara göre yön değiştirmez. Çünkü bizim gönül arkadaşlığı pazara kadar değil mezara kadar
CHP ve HDPnin YSKya yaptıkları itirazlar reddedilmişti. Bunun üzerine CHPnin Danıştaya yaptığı başvuru da oy çokluğuyla reddedilmişti. Bir iki gün içinde YSK anayasa değişikliği kabulünün kesin sonucunu açıklayacak.
Hafta sonu Gündoğdu Meydanında Evet Platformunca aşkımız memleket millet için evet sloganıyla düzenlenen İzmir buluşmasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın katılımıyla evet coşkusu vardı.
CHP, anayasa konusunda 12 Eylül darbesinin mirasını korumak için bağırtı çağırtı yalan dolanlarla bir mücadele veriyor. CHPnin, istikrar sağlayacak cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi için, Rejim değişiyor feryadı insanın aklına şu cümleleri getiriyor. İnsanın özü ne ise, gözü de onu görür. Onlar istiyor ki devletin olduğu yerde vesayet olsun devlet ne kadar gerekliyse vesayette o kadar gerekli olsun. Açık söylemeseler de vesayeti ellerinde bir süspansiyon olarak bulundurmak istiyorlar. Çünkü biliyorlar bu halk onlara bir daha iktidar şansı tanımayacak. Onun için tek umutları vesayet kalıyor. Türkiye bir 15 Temmuz daha yaşamamak için yasal tedbirler almak istemesi tek parti rejimin ideolojisi CHPnin karşı çıkması vesayet rejiminin hala yanında olduğunun kanıtıdır.
Çanakkalenin İzmir Enternasyonal Fuarında onur konuğu seçildiği yıl yanılmıyorsam 2009 yılıydı, o zamanlar standları gezerken orda temsili konulan şehitlik ve anıtları gördükten sonra Çanakkale savaşları hakkında daha çok detay ve inceleme merakı sarmıştı.
Kendim söylemiyorum inanın Googlea alçak ülke yazdım karşıma ilk çıkan Hollanda.
Ergenlikten yetişkinliğe adım attığım ilk dönemlerde, annemin mahalle arasında işlettiği küçük bir bakkal dükkanında otururken ilk defa muhafazakar giyimiyle gördüğüm arkadaşım elinde Refah Partisinin bayrağı ile heyecanlı bir şekilde yanıma gelmişti. Hayırdır diye sorduğumda Recep Tayyip Erdoğan mitingine gidiyorum demişti. O güne kadar siyasetle alakalı herhangi bir arkadaşımla ya da ailemden biriyle sohbet etmemiştim dolayısıyla hiçbir parti lideri ya da bir siyasetçinin adını bile bilmiyordum. Recep Tayyip Erdoğan sempatisi o yıllarda başlamıştı. 2013 yılında Recep Tayyip Erdoğan Başbakanken gençlik yıllarından başbakanlığa giden yolda yaşadıklarının anlatıldığı Usta'nın Hikâyesi belgeseli, Beyaz TV'de yayınlanmıştı O belgeseli izlerken keşke daha profesyonel bir filim yapılsa diye düşünmüştüm. 2016da çekimlerine başlanan Reis filminin 3 Martta vizyona gireceğini öğrenmiştim. 3 Mart sabahı heyecanla erkenden kalkıp kahvaltımızı yaptıktan sonra eşimle beraber Reis filmini izlemeye gittik. Film Adnan Menderes'in idam haberiyle başlayıp, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın çocukluk dönemi ve belediye başkanlığına uzanan hayat hikayesini anlatıyor. Sanırım 4 bölümü daha çekilecek inşallah 16 Nisanda evet çıkması halinde bu sefer başkanlığa kadar 1 bölüm daha eklenir...
28 Şubat süreci diye bilinen süreç, 28 Şubat 1997de yapılan MGK toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan darbecilerin 1000 yıl sürecek dediği Türkiye'nin en karanlık sayfalarından biriside şüphesiz 28 Şubat postmodern darbesidir.
Nisan ayında yapılacak anayasa referandumunda, 15 Temmuzda tankların karşısına çıkamayanlar cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkıyor. Ekmek kuyruğunda bile yan yana gelemeyecek derin odaklar ittifaklar kuruyor, el birliğiyle algı operasyonları yürütüyor.
Geçen gün Erbakan Vakfı Genel Başkanı Fatih Erbakan, bir televizyon programında Anayasa değişikliği hakkında açıklama yaparak Biz başkanlığa karşı değiliz. Halkın seçtiği bir başkan olması lazım. Burada başkanı halkın seçmesi son derece faydalı. Burada iki başlılığın ortadan kalkması son derece faydalı. Koalisyonların ortadan kalkması, etkili hızlı yönetimin olması faydalı ifadelerini kullanmış ve oylarının rengini evet olarak açıklamıştı.
Kıra kıra harcama rekoru mu kırdınız. Size bu yakışıyor mu?
Başkanlık sistemini de içeren anayasa değişikliği için futbol yorumcusu Rıdvan Dilmenin sosyal medya üzerinde başlattığı Güçlü Türkiye için Evet çağrısı çığ gibi büyümüş, spor ve sanat camiasından birçok isim çektikleri videolarla destek vererek, Güçlü Türkiye için ben de varım demişti. Referandumda Evet oyu kullanacaklarını açıklayarak fikirlerini özgürce ifade eden ünlü isimlere karşı sosyal medyada küfür ve hakaret dolu linç kampanyası başlatanlara bakmak lazım, bunlar kim gerçekten vatan dostumu, Burada haini ya da vatanperveri belirleyen müteber biri olması lazım ki itibar edilsin.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, cumhuriyet dönemimizin en önemli ve en esaslı Anayasa değişikliğini AK Parti ve MHPnin desteğiyle Genel Kuruldan geçirdi. Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanının onayından sonra milletin hakemliğine gelecek. Peki, yıllardır liderlerinde konuştuğu sistemde ne var?
Yılbaşı gecesi Türkiye olarak yaşadığımız travmatik olaydan sonra Türkiyede hayat tarzına müdahale var gevelemesi başladı. Neymiş saldırı seküler hayat tarzına sahip olanlara yönelik yapılmış. Sanki saldırıyı gerçekleştiren terörist Türkiyeye değil de hayat tarzına yapılmış gibi algı oluşturulmak isteniyor. Pardon ya hayat tarzının ne demek olduğunu biliyor muydunuz siz. Ölüm döşeğindeyken kimlik fotoğrafı başörtülü olmasından ötürü işlem yapılamayan 71 yaşındaki Medine Bircan'ı hatırlayın. Adananın Kozan İlçesinde İl Milli Eğitim Müdürlüğünün düzenlemiş olduğu yarışmanın birincisi imam hatip lisesi öğrencisi 11 yaşındaki Tevhide Kütükün kürsüden nasıl indirildiğini hatırlayın. Başörtülü oldukları için çocuklarının yemin törenini tel örgünün arkasından seyretmek zorunda kalan aileleri hatırlayın. Şapka giymedikleri için Şalcı Bacıları, İskilipli Atıf Hocaları hatırlayın Sakalından, örtüsünden dininden inancından dolayı mağdur edilen masum insanları hatırlayın. Yaşadığımız bunca travmatik olaylardan sonra sosyal hafızamızdan bunları silebilir miyiz sanıyorsunuz? AK Partinin iktidara geldiği günden bugüne kadar seküler yaşam tarzından dolayı kimse mağdur edilmiş mi? Küçük bir somut örnekle iddia edebilir mi? Kimse edemez. Ama biz dini inancımızdan dolayı AK Parti iktidarından önce her türlü eziyeti gördük. Hiç unutmam sürücü belgesi alacağım vakit diplomamı kaybetmiştim. Mezun olduğum okuldan örneğini almaya gittiğimde, Başı açık resim getirmesen veremeyiz demişlerdi. Bende eski albümlerden çocukluk resmimi bulup öyle diplomamı alabilmiştim. 9 aylık hamileyken nüfus müdürlüğünde saatlerce ayaküstü keyfi olarak bekletildiğim günler yaşadım. Hastanelerde doktorundan hemşiresine kadar azarlandığım günler yaşadım. Her zaman ikinci sınıf insan muamelesi gördük ama biz ne yaptık Allah büyük dedik ve elbet bizimde yüzümüzün güleceği vakit gelecek deyip sabrettik. Rabbime hamdü senalar olsun bugünleri gördük. Bize iade-i itibarı sağlayan başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan ve emeği geçen tüm AK Partililerden Allah razı olsun.
Tarih tekerrürden ibaret derler ama hiç kimse kusura bakmasın bu sefer tekerrür etmeyecek. Hatırlarsanız 1999'da Bülent Ecevit skandal bir kışkırtma yaparak Meclis kürsüsünün etrafına solcu milletvekillerini toplatarak alkışlar eşliğinde milletvekili seçilen Merve Kavakçı'nın yemin etmesini engellemişlerdi. TBMM'de dün yeni anayasanın 3., 4., ve 5. maddeleri görüşülürken yüzde 25lik CHP'nin milletvekilleri kürsüyü işgal ettirerek yasama faaliyetlerini zorbalıkla engellemeye çalıştılar. Yüzde 49 oy alan bir partiye hayat hakkı tanımayan CHP, ülkeyi kendi yönetmeye kalkıyor itiraz eden milletvekillerini de dövüyor, tekme atıyor, boğazına sarılıyor. Hatta AK Parti Trabzon Milletvekili Muhammet Balta, CHP'li bir milletvekili tarafından bacağından ısırıldığı için hastaneye gidip aşı olmak zorunda kaldı.
Hayatımıza değişiklik katan unsurların arasındaki mevsimler, bazen sıkıcı bazen eğlencelidir. Hayat devamlı bir değişim ve akış içerisindedir. Bugün dışarıya baktığımızda gördüğümüz manzarayı belki akşam belki de yarın göremeyeceğimizi biliyoruz.