Sayfa Yükleniyor...
Durdu yaşam... Yanında birleşmiş bütün yüreklerin gümbürtüsü Her ülkeden bir bakış, bakışlarında binlerce göz...
Toprak sığınağın duvarlarına yapıştı korkunun çığlığı. Kucak kucağa, omuz omuza başlar avuç içinde... Gözlerin irisidir ölüm kıyısı... Yüreklerin sarısı... Saçların isyanıdır Kulaklarda ölüm dansının mistik ninnisi, sonsuz rüzgarında sarı yapraklar
Yaralanmış yaşam, ölgün suskunluk, sığınakların en derininde emekçiler... Emekçiler, ben ve umut... Kum yüzünde güneş Kum yüzünde yangın cehennemi En incelmişi tutuk yaz güllerinin Korkunun gizli haykırışı gölgede rüzgar; ne ılık, ne sıcak, ne soğuk ürpertiler sığınmış, uzun kapalı karanlık Renkler bulandı gök gürültüsü. Portreler dizildi yalınayaklarda. Her dilden korkular birleşir soluklar toz içinde... Aynı bakış, aynı ürperti ve aynı yaşamın yürekleridir.
-KORO:
Zaman geçmiyor / Akşam olmuyor, ölüme yakın / Parlak kertenkele saniyeler /
Toplar, uçaksavarlar konmuş tepesine / Ne açlık, ne özgürlük ne umut / Düşünceler bir iplik süzülür / Savaş yangınında yaşamın / Dışarıda kurşun yüklü rüzgar / Dışarıda tütmeyen bacalarda kan / Ölüm suskunluğu giymiş tulum / Baretler kepenk indirmiş yüze / Sırtlarında soğuk ter zincir / Yaralanmış dizlerinde umut / Sarılmış dört yanı emekçiler / Esrarlı mumyaları piramitlerin
EFEKT:
Uçakların uzaklaşan sesi, ardında siren ve ambulans sesleri...
-2. SES
Kesildi günün soluğu Ankalar kondu dallarına... Uçaksavarlar taradı uykuyu uykusunda... Sustu, bakıştı, bakışları yerden kesilip insanların...
Nazlı süzülüş, korkular dikildi asırlık gömüdünden... Yaşam yenidir... Yaşam gülüşmektir sancılı yüreklerde... Güle dönüşümdür kara sapanın... Güldür, çılgınca kahkahalar... Ağlamaktır... Yeniden dönmektir yıkılan köprülerle özleme Pırıl pırıl gözler gökyüzünde, Ankalar yoktu.. Makineliler susmuş, toprak soluksuz artık Bildik, her an dönmededir, buraya veya başka yere ölüm tanrıları gitmektedir..
-KORO:
Barış bildirisi okur tanrıları Olymposun / Buluttan buluta uçar kanat / Takır Tokur Takır Tokur.. Nalları düşmüş beygirler / Başka bir ülke, başka bir Paris / Yeni bir Troya / Gözleri mavi, saçları deniz Helena
.......
İlk yaz toprak çiçek sevmede / Dağlar ardında uyanır memesiz ölümlüler / Bin gözlü, milyon yürekli sevgili / Güvercin seslerinde türkü kağnılar / Sevinç ve yorgun../ Yol alıp akacaklar...
-2. SES
Burada, kapalı gömütün loş serinliğinde... Bu toprak yığınının ağırlaşan sancısında, biliyorum er geç dirilecek Akhalar, Troyalılar... Ölmeyecek, ölümlüler Büyüyecek sevdaya taşınmış direnci kavganın...
Tanrılar uçamayacak Olympos bulutlarında, tanrıçalar şarabında kuğular... Gelecek savaşsız günler... Gelecek savaşsız günler... Nereislerin bakiresi BARIŞ...
Dirençliyiz, umutluyuz Ben ve emekçiler sığınaklarda.. Duyulacak bu türkü inadına, daha da büyüyecek yüreğimiz ölülerimizi taşıyarak, bir sabah ve o sabah bahçelerde kır çiçekleri yeryüzünde BARIŞı selamlayarak...
-KORO:
Selam size Selam o sabahın aydınlık yüzleri / Selam ölülerimizi doğuracak toprak/ Uzandık yıldızlara, verin kekik kokulu ellerinizi
-1. SES
Perde kapanır 1982 Ortadoğu cephesinde, benim tanıklığımdı, bitti... Sonra başka bir ülkede başlar; Somalide, Bosnada, Afganistanda, Çeçenistan, Azerbeycan, Filistin ve Türkiyede sığınaklara kaçan hep aynı insanlardır Gözlerinde umut çiçekleriyle yüreklerinde hiç gelmeyen yarınlar ve yarım kalan aşk öyküleri ...
Ne zamana kadar bu savaş korkusu, Ne zamana kadar bu silah sesleri... Kanlarıyla yüzünü ve yüreğini yıkayan insanlar... Ne zamana kadar... İnsanlar, yeryüzünün ve tanrının efendileri yüreklerinden çıkarıp suskun aşklarını yaşayacaklar...
-KORO:
Bu cennet yeryüzünde öykü bitti...
Bitirdik insan yönümüzü
Aşk bitti