SİYASİ PARTİLER VE SANAT


  • Oluşturulma Tarihi : 02.06.2015 06:52
  • Güncelleme Tarihi :
SİYASİ PARTİLER VE SANAT yazının resmi

Seçimler yaklaşıyor… Bütün liderler avucunda, yüreğinde heybesinde ne varsa meydanlara serpip duruyor… Para dağıtan dağıtana… Sataşmalar en şiddetli sayfalardan ekranları ve meydanları sallayıp duruyor... Ortalıkta ne kül kaldı ne mangal...

Demokratik bir mücadele… Saygın kurallar içinde birbirine başarılar (!) dileyip halkı selamlıyorlar... Veya her kafadan bir ses... Vaatler... Suçlamalar... Hakaretler... Ve arkalarında tonlarca naylon çöplüğü bırakarak çiftliklerine geri dönüyorlar...

İzmir’de, olanaklar ölçütünde bütün liderleri izlemeye çalıştım… Halkın arasında dolaşarak sahne arkasında kulisleri dinlemeye veya halkın gerçek nabzını yakalamaya çalıştım...

Hepsi farklı projeler veya söylemlerle taraftarlarını çoğaltmaya çalışıyor… Hepsi farklı farklı söylemlerle  geleceğimizi şekillendirmeye çalışıyor...

Oysa, hepsi aynı sistemin değişik  renkleri... Farklı sandığımız söylemlerle hayatımızdan geçerken  aynı potada benzeştiklerini görüyoruz... Hepsi aynı payda da, hayatın önemli bir sayfasını es geçerek  aynı yöne veya  yönsüzlüğe doğru koşturuyorlar...

Hiçbiri… Hiçbir parti lideri sanat ve sanatçılarla ilgili bir şey söylemedi...

Hiçbir projeleri yok… Memleket güllük gülistanlıkmış gibi... Sanat en üst boyutu ile  yaşandığı için değinmeye bile gerek görmediler...

Yerine göre, akıllarına gelirse, tepe tepe kullanıyorlar sanatı ve sanatçıyı...

Şiirlerle coşturuyorlar kitleyi... Şarkılarla türkülerle  yürekleri çoğaltıyorlar... Yani, sanatı kendilerini ifade etmek için kullandılar ama hiçbiri sanatın ve sanatçının sorunlarına veya gelişmesi için öneri sunmadılar...

Ne CHP, ne AK Parti, ne HDP ne de MHP…

Oysa bu ülkede” hayat damarları kopmuş”... Can çekişiyor… Mustafa Kemal’in sanat ve sanatçılarla ilgili en güzel betimlemelerini önemseyen, düşünen, hayata dönüştüren o anlamda projeler üreten  kimse yok… Varsa yoksa, ekonomi… Varsa yoksa  görüntü...

Kordonboyu’ndan hayata bakınca  lüks bir yaşam… Yüzünü gökyüzüne dönmüş binalar yarışarak yükseliyor… Oysa o binalar beş para etmez… Çünkü içinde insan yok. Halk yok… Dış görüntüye bakarak yapılan yorumlar asla gelişmeyi ifade etmez. Çünkü gerçek gelişim; binaları –beton yığınlarını yükselterek değil, o binaları yapan ve kullanacak olan insanların yaşam kalitesini ve  sanat algısını yükseltmekle ölçülür.

İnsanlar... Çok kalabalık... Ama  bir çoğunun içi boş...

Parti liderinin elinde mikrofon, bangır bangır bağırıyor… Birden ses kesildi… Elektrik...

Kitleyle bağ koptu… İşte sanat

Bir toplumda  sanat ve sanatçı yoksa, önemsenmemişse, orda  halk ile geleceği inşa edecek argümanlarla  bağ kopmuş, elektrik kesik demektir... İstediğin kadar bağır ;sesini duyuramadıktan sonra pek bir işe yaramaz. Çünkü ses; ruhtur, ortak paydadır, yürektir… Sevgidir, kucaklaşmak ve paylaşmaktır... Eşitliktir, adalettir…

Batı Almanya ikinci dünya savaşından sonra ilk yaptığı ve onardığı binalar, tiyatro ve bale-opera binaları ile kütüphanelerdir. Burada yetişen; sanat algısı gelişen insanların yapacağı fabrikalar, makineler, binalar daha işlevsel ve daha estetik olacağını biliyorlar. İnsan gelişiminin kalitesindeki harcın sanat olduğunun farkındalar...

Sanatın gücünü keşfeden partiler de vardır... Meydanlarda yarattıkları fark; sanatı kendi söylemlerine kattıkları oranda farklı ve başarılı oldular. Ve maalesef, üzülerek söylüyorum en pasif en sade ve düz söylem Cumhuriyeti kuran CHP de oldu…

Banttan okunan ve yüzlerce kez tekrarlanan aynı sloganın metalik sesi Gündoğdu Meydanı’na koşan zavallı İzmirlileri asla mutlu etmedi. Hele taşradan otobüs, minibüslerle taşınarak getirilen köylüleri hiç memnun etmedi… Alan tıklım tıklım dolu… Rehavet içinde  boğulan bir kitle... ”Ceketimi koysam seçilir” mantığı hakim… Devasa bir sahne ve devasa bir ses sistemi... Sahne boş... Bant yayını…” Alkışlıyoruz”... sürekli “Alkışlıyoruz” İyi de kimi? Olağanüstü bir başarı mı var… Sınıf mı atladı insanlık! “Ekmek için Ekmelettin” sloganını bulan bir sivri zekanın, salakça bir söylemin peşinden koşturuyor zavallı insanlar..

Sahnede bir sanatçı yok… Bir müzisyen… Bir şair… Veya Genel Başkan gelinceye kadar kitleyi hareketlendirecek iki söylem... Aday milletvekilleri, ilçe Belediye Başkanları ile gölgede Menemen testisi... Balo kostümleriyle halktan izole olmuş basına, hayranlarına poz veriyorlar. Rahat... Nasılsa Genel Başkan gelecek ve saatlerce konuşacak. Oh gel keyfim gel... Veya zavallı bir organizasyon. Hiç mi sanatçınız yok, hiç mi konuşma yapacak adamınız yok. Şairiniz yok. Yazıklar olsun… Ne diyelim...”Cumhuriyetin temeli kültürdür” diyen Mustafa Kemal’in partisi ve ruhu kimlere teslim edilmiş...

Sanatın içine tükürenleri biliyoruz... Onlar açık açık ilgi ve beğenilerini  ortaya koymuşlar zaten. MHP de  aşağı yukarı aynı veya yakın ruh ikizi… HDP  biraz daha farklı... Sahne  bir dakika bile  boş kalmadı… Konuşmacılar... Müzisyenler... Adaylar... Diğer partilerin sanata bakış açıları veya sanatla, sanatçılarla organik bağları da kendiliğinden daha doğrusu, olması gerektiği yerde, olması gerektiği kadar yansıtıp-yansıtmayıp parti olarak farklılıklarını ortaya koydular.

'Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.'...'Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki, o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. 'Bir milletin sanat yeteneği  ,güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür” M.K.Atatürk.

Anlayana saz anlamayana hayat gereken “sanat” dersini verecektir.

SİYASİ PARTİLER VE SANAT
Ümit Yaşar Işıkhan
Yazarımız Kim ?

Ümit Yaşar Işıkhan