2

SOMAYA AĞIT-2 Ölü Madenciler Diyalogu


  • Oluşturulma Tarihi : 20.05.2014 07:16
  • Güncelleme Tarihi :

Koşmalıyım..

Koşmalıyım..

Dizlerim titriyor ama yürümeliyim.. Bu yolları biliyorum, daha dün geçtim aydınlıklar içinde, duvarlardaki siyah resimlere dokuna dokuna.. Saydam, parlak ve siyah.. Baretimin ışığını ve gölgemi yutan bu siyah taşları, toprağı biliyorum.. Bu derin karanlık yıllardır, ekmeğimin zeytin karası. Hayatımın  yazıldığı sayfa..

Tanrım, nerdeyim ben..

Baretimin ışığı da azalıyor.. Bu tuhaf kokular da ne !..

Bu duman da nerden çıktı.. Arkadaşlarım neden birbirini çiğnedi  koştururken.. Nereye gittiler.

Ah. Başım dönüyor galiba, gözlerim yanıyor.. Soluk alamıyorum.. Hava.. Temiz hava.. Tanrım  noluyor.. Ah,  şöyle yaslanayım.. Bu duman beni geçsin.. Belki arkasından temiz bir rüzgar gelir.. Rüzgar.. Başım dönüyor.. Yaslanayım biraz.. Mutlak gelen olur…Mutlak  birileri.. Biri gelecek.. Yalnız değilim..

Aa.. Bizim Memet..Komşum..Memet.. Memet..Beni duymuyor musun!…Neden bana bakmıyorsun.. Neden  konuşmuyorsun?.. Aaa uyuyor musun.. Sırası mı şimdi uyumanın.. Kalk.. Kalk  yürüyelim.. Biraz daha .. Aha şurda, bir köşe olmalı.. Ordan  yukarı çıkabiliriz.. Koluma gir.. Karanlıkta bir yerlere çarpmadan yürüyelim.. Bu koku ne? .. Bu iğrenç koku.. Soluk alamıyorum Memet.. Ya, sen.. Ah dur, sana yaslanayım biraz.. Tanrım soluk alamıyorum.. Ağırlık çöktü üstüme.. Uyku bastırdı.. Biraz uyusam.. Ah, biraz.. Biraz..

Ah…Biliyordum.. Biliyordum.. Bu bir rüya..

Kırlardayım işte.. Tarlada.. Madenden çıktığımda gelip ektiğim, biçtiğim, suladığım ve yumuşacık toprağında sırtüstü uzandığım tarla.. Bu ağacı tanıyorum.. Çınar ağacı, ceviz ağacı, ıhlamur.. İşte şurdaki erik, hem de can erik.. İri bir papaz.. Sulu ve ekşi..

Şu ev, doğduğum ev.. Bağ evi ..Ocağında  yemek pişirdiğimiz , akşamları Arkadaşlarımla kaçamak yapıp gelip içtiğimiz ev.. Damı akıyor ama olsun.. Bizim ya.. Ocak, küçük ama olsun, yanıyor ya.. Köşede duran kuru soğanların yanındaki patatesleri de ben getirmiştim geçen hafta, şarap içtiğimizde..

Bahçenin köşesinde  kalmış ıtırlar ne güzel kokuyor.. Hanımeli.. Oh ne güzel.. Ooh şöyle uzanayım, ağacın gölgesine.. Çok yorgunum…Çok uykum var.. Çok ağırlaştı üstümdeki tulum.. Aaa, kuşlar geçiyor bulutların arasından. Masmavi gökyüzünün aydınlığını özlemişim.. Bu kuşlar nereye gidiyor  acaba.. Yavruları da yanlarında mı.. Nerde yatıyorlar bu uzun yolculukta..

Aa ağaca kondular, hem de benim diktiğim ağaca.. Hey burdayım.. Burdayım.. Beni de alın.. Ahh uçmak ne kadar güzel. Bu yeryüzünü, desen desen ovaları tepeden seyretmek ne kadar güzel …

Ahh.. Üstüme düşen kim !.. Memet sen misin?.. Kardeşim, uyan.. Uyan.. Ağzını  tulumunla, kollarınla kapat.. Bu pis koku uykumuzu getirdi.. Ben de uyumuşum.. Farkında bile değildim.. Sen  üstüme düşmeseydin, daha da uyuyacaktım..

Memet konuşsana.. Benim.. Ben.. Tanımadın mı?.. Yüzün neden böyle donuk?..

Bak yüzüne dokunan benim.. Konuş benimle.. Sakın korkma, birazdan arkadaşlarımız bizi çıkarır bu mezardan.. Ya, o ses neydi Memet ?.. Elektrikler neden kesildi ?.. Bu koku da ne?.. Sen duydun mu?.. Gördün mü?.. Senin baretindeki ışık ta sönmüş.. Benim ki de.. Allahtan her gün geçtiğimiz yerler olduğu için bu duvarlara dokunarak  yürüyebiliriz.. Hadi gel… Hadi kalk..

Konuş benimle Memet..  Konuş.. Ellerin de  soğumuş , Üşüyor musun.. Aa bak bak.. Ufukta bir ışık belirdi, gördün mü? Bak bak meşalelerle arkadaşlarımız geliyor galiba.. Bu duman kokusu ordan geliyordur.. Meşalelerden önce duman nasıl gelir ki?  Bu koku, bu duman gözlerimi yaşarttı.. Yüzümü kapatmalıyım, kollarımla  yüzümü kapatmalıyım.. Geliyorlar… Geliyor..

Ah, soluk alamıyorum.. Biraz hava.. biraz temiz hava.. Oksijen.. Tanrım  noluyor.. Memet ölmüş.. Gözleri açık, bana bakıyor.. Donmuş bakışlarıyla, ağzı sonuna kadar açık.. Hava almak için, soluk almak için, bütün gücüyle ciğerlerini patlatırcasına, son bir yudum.. Doyasıya bir yudum  soluk..

Ah bu yaklaşan duman.. Derin ve kalın bir sis tabakası gibi üstüme geliyor.. Tünelin köşesini biliyorum.. Hemen şurda.. Koşmalıyım.. O köşeyi dönersem.. Belki.. Belki.. Biri.. Birileri.. Ah tıkandım.. Soluk alamıyorum.. Tanrım ölüyorum.. Tanrım sesimi duy.. Tanrım duaları unuttum..

Orda kimse var mı..?

Orda.. Kimse..

Ah.. ölüyorum galiba…

Bu karanlık nerden çıktı. Bu yol her gün geçtiğim yol değil. Birden yabancılaşan ve kendi derinliğini yaratan, uzayan  bu yol benim değil..

Ah.. Açık havada soluk almanın, derin… Derin soluk almanın rengine koşmalıyım....

Ah… Bu uğultu; oyun oynadığımız, duvarlarından evler yaptığımız, aynı  küreği paylaştığımız arkadaşlarımın sesi değil..

Bu sessizlik ve sesimi duymayan sessizlik beni çıldırtacak.. Bu karanlık, zifiri karanlık nerden geldi.. Tanrım burda mısın.. Yoksa.. Yoks.. Yok..

SOMAYA AĞIT-2 Ölü Madenciler Diyalogu
Ümit Yaşar Işıkhan
Yazarımız Kim ?

Ümit Yaşar Işıkhan