Sayfa Yükleniyor...
İnsanoğlunun yeryüzüne gönderilişinin amacı ve ilk görevi Allaha iman ve ibadet etmektir. Nitekim Allahu Teaşa Kuran-ı Kerimde bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.
İnsanı insan yapan ve onu diğer varlıklardan farklı kılan birtakım erdemler vardır. Bu erdemlerden birisi de merhamettir.
İslam dini, fertlerin mutluluğu için bir takım prensipler getirdiği gibi, toplumun huzur ve saadetini temin için de uyulması gereken birçok hükümler koymuştur.
Kainatın yaratıcısı Allahu Teala, kainattaki varlıkları birbiriyle uyumlu ve düzenli bir biçim ve sistem içerisinde yaratmıştır. İnsanların ve bütün canlıların rızıklarını ve çeşitli ihtiyaçlarını aynı düzen ve denge içinde sağlamıştır.
İnsanoğlu, dünyayı sevmeye ve dünya hayatına ve içindekilere aldanmaya meyilli bir fıtratta yaratılmıştır.
İslâm dinî, insana büyük değer vermiş ona mal, can, namus gibi vazgeçilmez haklar tanımış ve bu hakları da dokunulmaz kabul etmiştir.
İnsanoğlunun yeryüzüne gönderilişinin amacı ve ilk görevi Allaha iman ve ibadet etmektir. Nitekim Allahu Teaşa Kuran-ı Kerimde bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.
İnsan, Kuranın ifadesi ile en şerefli varlık ve yegane akıl sahibi mahluktur. İnsan aynı zamanda Allahın yeryüzündeki halifesi konumundadır.
İnsanın dünya ve ahiret olmak üzere iki yurdu vardır. Dünya, insanoğlunun imtihan edilmek üzere gönderildiği geçici bir mekân; ahiret ise, bu dünya imtihanının sonunda, kulun ebediyen kalacağı cennet veya cehennemle sonuçlanacak ölümsüz bir hayatın yaşanacağı bir yerdir.
Ebu Hüreyreden rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Başka hiç bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teala, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır bu kimselerde şunlardır:
İnsanı insan yapan ve onu diğer varlıklardan farklı kılan birtakım erdemler vardır. Bu erdemlerden birisi de merhamettir.
Mükemmel bir plana göre yaratılan bu kainatta gayesiz ve görevsiz yaratılmış hiçbir varlık yoktur. Eşref-i mahlûkat olan insanın yaratılışı da şüphesiz gayesiz değildir.
Allahın, bu âlemde bize bahşettiği en büyük nimet şüphesiz ki imandır. Zira iman, insanı hem fani hem de baki dünyada yani ahirette mutluluğa kavuşturacak olan yegâne zenginliktir.
İsraf, insanın sahip olduğu nimetleri gereksiz ve aşırı tüketmesi, lüzumsuz ve gereksiz harcama yapması anlamına gelir.
Allah, yeryüzünde kendine halife yaptığı akıl, irade, düşünme, okuma, anlama, anlatma, hayrı ve şerri birbirinden ayırt edebilme yetenekleri ile donattığı insanı kendisine ibadet etmesi için yaratmıştır.
Oruç ibadeti, insanın Allaha itaat ve teslimiyetle bağlandığı ve bu sayede azim ve iradesinin güçlendiği bir ibadettir. Oruç, Allahın ihsan ettiği nimet ve faziletleri tercih ederek bedeni arzuları yenmek ve nefsi baskılara tahammül etmek demektir.
Feyiz ve bereketlerle, af ve mağfiretlerle dolu olan sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın toplum hayatında yoğunluk kazandığı, ibadet hayatımızın zenginleştiği Ramazan ayı, peygamber efendimizin ifadesi ile evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan bir aydır.
İslam dini, insan hayatına çok önem vermiş ve bu hayatı korumayı da esas almıştır. Oruçlu bir kimse açlıktan veya susuzluktan ya da başka bir nedenden dolayı helak olacağından, beden ve ruh sağlığının ciddi boyutta bozulacağından veya hayati bir tehlikeden endişe ediyorsa veya böyle bir şeyin olması kuvvetli muhtemel ise, orucunu bozmasında dinen bir sakınca yoktur.
Ramazan ayının sıcak günlere rastlaması ile bir kimsenin de çalışmak mecburiyetinde olması, orucu bırakıp ve sonra kaza etmesine cevaz vermez. Müslüman, her işini Allah'ın emrine göre ayarlamak mecburiyetindedir.
Ramazan ayının sıcak günlere rastlaması ile bir kimsenin de çalışmak mecburiyetinde olması, orucu bırakıp ve sonra kaza etmesine cevaz vermez. Müslüman, her işini Allah'ın emrine göre ayarlamak mecburiyetindedir.
İslam dini kişileri, güçleri nispetinde sorumlu tutmuş güçlerini aşan veya sıkıntıya yol açan durumlarda kolaylaştırıcı hükümler getirmiştir.
Uzman bir doktorun oruç tutamasın dediği kimse oruç tutmalı mıdır?
Günah işleyen akrabalarla selamı sabahı kesmek caiz mi?