1
Doç. Dr. Zeki Uyanık
İlkses Gazetesi Yazarımız

Doç. Dr. Zeki Uyanık

Yazarın Köşe Yazıları

Tövbe etmekle her günah bağışlanır mı?

İslam dini, inanç, ibadet ve muamelat olmak üzere üç kısımdan oluşur. İnanç kısmını inkar etmek yani imanının altı esasından birini Allah’ı, Peygamber’i inkar etmek küfürdür dinden çıkmadır. Diğer konularda haddi aşmak ise günahtır. İçki içmek, namaz kılmamak, yalan söylemek gibi.


Kulluk görevini ihmal eden kimsenin anne babası bundan sorumlu olur mu?

Çocuklar reşit oluncaya kadar ana-baba kendisine düşen görevleri yerine getirmekten sorumludur. Buluğ çağından sonra sorumluluk herkesin kendisine aittir. Dolayısıyla baliğ olmuş bir çocuğun günahından Anne ve babanın bir vebalı yoktur. Günah ve vebal olmamakla beraber ebeveyne düşen görev güzel öğüt ve sözlerle daima onlara rehberlik etmeleridir.


Araba veya ev aldıktan sonra şükür kurbanı keseceğim diyen kimse bu kurbanı kesmese günaha düşer mi?

Ev veya araba almak kan akıtmayı gerektirmez. Yani yeni bir ev ya da araba alındığında kurban kesmek gerekmez. Ancak bu konuda adak yapılmışsa adağın yerine getirilmesi gerekir. Örneğin ev alırsam ya da arabam olursa kan akıtacağım derse ve bunları alırsa, aldığında bu kanı akıtması gerekir. Yani bu kanı akıtması gerekir.


Müslüman kadının Müslüman erkek dışında birisi ile evlenememesinin sebebi nedir?

Müslüman erkek Müslüman kadın dışına ehli kitap dediğimiz Yahudi ya da Hristiyan bayanla da evlenebilir. Ancak Müslüman bir erkeğin; Müslüman, Yahudi veya Hıristiyan bir bayan dışında bir kadınla evlenmesi yasaktır. Nitekim bu hususta Kur’an-ı Kerim’de, “Müşrik kadınlarla iman edinceye kadar evlenmeyin...” (Bakara 221) buyrulmaktadır.


Ebeveyni ile ilgilenmeyen kişiyi mirastan mahrum etmek caiz mi?

Dinimiz miras hukukuna büyük önem vermiştir. Gerek Kur’an-ı Kerim’de, gerekse hadis-i şeriflerde miras bırakan kimsenin durumu, nasıl hareket edeceği, mirası hak edecek kimselerin kimler olduğu, ne şekilde ve ne kadar miras alacakları teferruatlı bir şekilde anlatılmıştır.


Yemin edip yerine getirmeyen kişi ne yapması gerekir?

Yerine getirilmesi mümkün ve mubah olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına yemin eden kişi, bu yeminini yerine getirmelidir. Yeminin yerine getirilmemesi halinde, kefaret ödemesi gerekir.


İnsan ve Din

Başka çare yoksa haram madde ile tedavi olmak caiz mi?


Bir malı satarken malın kusurunu gizlemek caiz mi?

Ticarette malın kusurunu söylememek aldatmaktır. Aldatmak ise dinen uygun değildir. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Bizi aldatan bizden değildir”


Umreye gitmek mi yoksa ihtiyaç sahiplerine yardım etmek mi daha sevap?

İster ibadet ister iyilik olsun bütün hayırlı fiiller ameli salihtir ve Allah indinde bir mükafatı ve sevabı vardır. Bu güzel ameller arasında bir ayırım ya da kıyas yapmak da doğru değildir. Kişi hangi hayırlı ameli yapabiliyorsa onu yapıp amel defterine yazdırmalıdır.


Devlet esnafın kar oranına karışabilir mi?

İslam’ın ekonomik anlayışında serbest piyasa anlayışı vardır. Bu anlayışta isteyen istediği oranda mal alır ve satar. Bu malı da istediği fiyata alır ve satar. Tabi olağan durumlar için geçerlidir. Ancak olağan üstü dönemlerde deprem, afet, kıtlık…  Dönemlerinde devlet gerektiğinde malın hem stokunu, karaborsasını, önlemek hem de kıtlıktan dolayı insanların mağdur duruma düşmemeleri için fiyatlara fıkhi bir tanımla narh koyabilir. Yani fiyatlara sınırlama getirebilir.


Gıybet yapmak herhangi bir durumda caiz olur mu?

Gıybet, Müslüman veya kafir olsun fark etmeksizin ki bir kimsenin ayıbını ve kusurunu, onu kötülemek için arkasından söylemek ve başkalarına anlatmaktır.


Ahiret gününde haşır nasıl olacaktır?

Haşır, Allah’ın insanları hesaba çekmek üzere tekrar dirilişten sonra bir araya toplamasıdır. İnsanların toplandıkları yere mahşer denilir. Kur'ân-ı Kerîm'de mahşerden ve bu sırada yaşanacak olaylardan bahseden pek çok âyet vardır.


İnsan ve Din

Resmi olarak boşananlar dinen de boşanmış oluyorlar mı?


Hastalıkta veya çaresizlikte ölmeyi dilemek isyan sayılır mı?

Hastalık, dert, keder, sıkıntı ve de mutluluklar hep biz insanlar için vardır. Ve bütün bunlar fani olan dünya hayatının bir gereği ve imtihanıdır. Başa gelen hayırlar ve mutluluklar bazen bizim için şer, başa gelen musibetler de bazen bizim için hayır olabilmektedir. Nitekim Allah’u Teala Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyurmaktadır: “Hayır bildiğinizde şer, şer bildiğinizde de hayır vardır.”


Çalışan anne gelirinden baba gibi evine harcamak zorunda mı?

İslam’da mal hürriyeti vardır. Yani erkeğin kazandığı malı kendisine, kadının kazandığı mal kendinedir.  İslam’a göre herkes kendi malının sahibi ve tasarruf yetkilisi olduğundan ne kocanın ne de bir başkasının kadının malını nereye, nasıl ve ne kadar harcaması gerektiği gibi konularda karışma hakkı yoktur. Kadın dilerse malı yiyer, dilerse dağıtır, dilerse kocasına veya bir başkasına verir. Kimse bu konuda onu zorlayamaz. Kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Nitekim Allah’u Teâlâ bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır:


Cilde veya tırnaklara yapışan veya sürülen maddeler abdest ve gusle engel olur mu?

Gusül veya abdest alırken, yıkanması gereken organların kuru yer kalmayacak şekilde yıkanması gerekir. Aksi halde gusül veya abdest geçerli olmaz. Dolayısıyla, gusledecek veya abdest alacak kimsenin bedeninde veya abdest organlarında suyun ulaşmasına engel olacak bir madde bulunmamalıdır.


Müslüman olmayan bir erkekle İmam nikahı kıymak caiz mi?

Müslüman bir kadının Müslüman olmayan bir erkekle evlenmesi caiz değildir. Gayr-i Müslim olan erkek ehl-i kitap bile olsa yani Yahudi veya Hıristiyan da olsa Müslüman kadının onunla evlenmesi dinen mümkün değildir. Müslüman kadın ancak Müslüman erkekle evlenebilir. Allah’u Teala Kur’an-ı Kerim’de mealen:  “Müşrik erkeklere de, onlar iman edinceye kadar mü'min kadınları nikahlamayın.” (Bakara,222 ) buyurmaktadır.


İçki içeceği hususunda yemin eden kimse bu yemini yerine getirmek zorunda mı?

Adak, bir kimsenin dinen yükümlü olmadığı ibadet cinsinden bir şeyi kendisine vacip kılmasını ifade eder. Kur'an-ı Kerim'in değişik yerlerinde verilen sözün tutulması emredilir. Ayrıca kişinin yaptığı adağa uygun davranması iyi kulların vasıfları arasında sayılmaktadır.


Resmi olarak boşananlar dinen de boşanmış oluyorlar mı?

Erkeğin veya her iki tarafın beraberce açtığı dava sonucu, mahkemece boşanmış olan eşler, dinen de boşanmış olurlar. Ancak, daha önce eşler arasında başka boşanmalar olmamış ise mahkemenin boşaması, bir boşama sayılır.


Aile mezarlığı almak caiz mi?

Kişinin sevdikleri ve ailesi ile birlikte gömülmek için mezar yeri satın almasında dinen bir sakınca yoktur. Hele büyükşehirlerde bazen mezar yeri bulunmadığını düşünürsek bulduğunda mezar yeri almada hiçbir sakınca yoktur. Çünkü ailece bir arada gömülmek arzusu ile mezar satın alınıyor. Dinimiz açısından bunun bir sakıncası yoktur.


Kadının kocası dışında birisinden alınan spermle hamile kalması caiz mi?

Çocuk, Yüce Allah’ın kullarına bahşettiği bir nimettir. Evli bir erkek ve kadının çocuk sahibi olmaya çalışması hem vazgeçilmez bir hak, hem de bir zarurettir. Çünkü evliliğin en önemli gayelerinden birisi neslin devamıdır. Bu hususta Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Göklerin ve yerin mülkü, hükümranlığı Allah’ındır. O, dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir. Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir. Dilediği kimseyi de kısır yapar. Şüphesiz o, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir.” (Şûrâ sûresi: 49-50)


Asr-ı Saadet hangi dönemdir?

Peygamber Efendimiz’den itibaren İslâm Tarihi, Hz. Peygamber dönemi, Hulefâ-i Râşidûn, Emevîler, Abbâsîler, Selçuklular, Osmanlılar gibi muhtelif dönemlere ayrılmıştır. İşte bu dönemlerin başında yer alan Hz. Peygamber dönemine Müslüman âlimler “Asr-ı Saâdet” adını vermişlerdir.


Hz. Peygamber döneminde mezhep yokken neden sonra mezhepler olmuştur?

Mezheplerin ortaya çıkışı, dini sebeplere dayanmaktadır. Peygamber döneminde dini konularda bir ihtilaf söz konusu değildi. Çünkü bir problem olduğunda Hazreti Peygamber'e sorularak çözümleniyordu. Peygamberden sonra, sahabe ve tabiun döneminden itibaren görüş ayrılığı başlamış asr-ı Saadetten uzaklaştıkça da bu ihtilaflar çoğalmıştır. Bu görüş ayrılıklarının belli bir nedenleri vardı:


Hayır da şer de Allah’tandır ne demektir?

Hayır ve şer Allah’tandır, demek bunları yaratan Allah’tır, demektir. Çünkü Yaratıcı O’dur ve O’ndan başka yaratıcı yoktur. Kula bakan yönüyle ise hayrı ve şerri irade eden, tercih eden kuldur. Bundan dolayı da insanlar hayır ve şer, iyi ve kötü bütün davranışlarından sorumludur.