Sayfa Yükleniyor...
Gıybet, Müslüman veya kafir olsun fark etmeksizin ki bir kimsenin ayıbını ve kusurunu, onu kötülemek için arkasından söylemek ve başkalarına anlatmaktır.
Bir Müslüman yediği gıdaların maddi temizliğine dikkat ettiği gibi, manevi temizliğine de dikkat etmelidir. Manevi temizlik haram ve şüpheli şeylerden kaçınmakla olur. Çünkü bunlar insanın yaptığı ibadetin makbuliyetine büyük bir engeldir.
İslamın ekonomik anlayışında serbest piyasa anlayışı vardır. Bu anlayışta isteyen istediği oranda mal alır ve satar. Bu malı da istediği fiyata alır ve satar. Tabi olağan durumlar için geçerlidir. Ancak olağan üstü dönemlerde deprem, afet, kıtlık Dönemlerinde devlet gerektiğinde malın hem stokunu, karaborsasını, önlemek hem de kıtlıktan dolayı insanların mağdur duruma düşmemeleri için fiyatlara fıkhi bir tanımla narh koyabilir. Yani fiyatlara sınırlama getirebilir.
Kişi, Allaha ve onun gönderdiği dine ve imanın esaslarına inanmadıkça Müslüman sayılmaz. İman olmadığından da yaptığı ibadetlerin ve hayırlı hizmetlerin sevabına erişemez.
Dinimiz, vatan, millet ve devlet gibi kutsal sayılan değerlere büyük önem vermiştir. Bu değerlerin korunmasına çalışırken şehit ve gazi olanlar, Allah ve resulü tarafından övülmüştür. Öyle ki Kuran-ı Kerimde konu ile ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır:
Kadına şiddet olayları son günlerde ülkemizde artmış durumda. Gün geçmiyor ki bir kadın şiddete maruz kalmasın ya da canından olmasın.
Bir toprağı vatan olarak korumak, orayı vatan yapmaktan daha zordur. Bu uğurda asırlarca nice canlar feda etmiş olan milletimiz, bu özveriyi ve kahramanlığı bugün de göstermektedir.
21. asırda İslam dünyasının yaşadığı acı, kavga, ifrat ve tefritler dahası savaşlar Sevgili Peygamberimizin Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir fırka cennette, yetmiş iki fırka ise ateştedir. (Tirmizî, Îman, 18.) Hadisini akla getirmektedir.
Allah, insanı Kuranın ifadesi en güzel surette yaratmış varlıklar içinde de akıl ve yeryüzü halifesi gibi ona mümtaz sıfatlar vermiştir. Bu sıfatlarla beraber yeryüzündeki her şeyi de insanın emrine vermiştir.
Nurdan yaratılan ve insandan tamamen farklı olan melekler Allah'a isyan etmez asla günah işlemezler. Hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. Daima Allah'a ibadet ve itaat ederler. Kur'ân'da bu hususa şöyle işaret edilmektedir: Üzerlerinde hâkim ve üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar. Şüphesiz Rabbin katındaki (Melek)ler O'na ibadet etmekten büyüklenmezler. O'nu tesbih ederler, yalnız O'na secde ederler
Hidâne, çocuğun, ehliyetli biri tarafından belli bir süre için alıkonup yetiştirilmesi demektir. Çocuğun yetiştirilmesi anneye ait bir haktır. Ancak anne hukuken bununla sorumlu tutulamaz. Yani çocuğa bakması ve onu yetiştirmesi için zorlanamaz. Fakat çocuğun bakımını üstlenecek başka bir kimse yoksa o zaman anne çocuğa bakmağa mecbur tutulur.
Ölen kimsenin eşyalarını kullanmada bir sakınca yoktur. Kişi hayattayken elbise ve eşyalarını nasıl kullanabiliyorsa aynı şekilde öldükten sonra da onun bu geride bıraktıklarını bir başkasının kullanmasında da bir sakınca yoktur.
Allah, tarih boyunca insanlara doğru yolu göstermek, onları dünya ve ahirette mutlu kılacak ilkeleri bildirmek, insanların akıllarıyla cevaplarını bulmaları imkansız bazı konularda onları aydınlatmak üzere Peygamberler göndermiştir.
Üç aylarda Ramazan'dan kalan kaza oruçları mı yoksa nafile oruçlar mı tutmalı?
İslam dininde namaz için özel bir kıyafet yoktur. Tesettürü sağlayan teni gösterecek derecede ince, şeffaf ve vücut hatlarını belirtecek derecede dar olmayan her temiz elbise ile namaz kılmak caizdir.Bu itibarla dar olmayan pantolon veya herhangi bir elbise ile hanımların namaz kılmasında dinen bir sakınca yoktur. Fakat dar bir pantolonla namaz kılınıyorsa ve bu pantolon vücut hatlarını belli ediyorsa kılınan namaz sahih değildir.
Cenaze yıkanıp kefenlendikten sonra yüzünün açılarak yakınlarına veya dostlarına son kez göstermede, dokunmada ya da onu öpmelerinde bir sakınca yoktur. Nitekim Hz. Peygamberin oğlu İbrahim vefat ettiğinde böyle yaptığı bilinmektedir.
Dini hayatımızda "Üç Aylar" diye bilinen feyizli ve bereketli mâneviyat mevsimine girmiş bulunuyoruz.
Receb ayının ilk cuma gecesine Regaib Gecesi denir. Bu geceye Regaib gecesi ismini melekler vermişlerdir. Regaib, rağbet edilen, temizlenilen, mağfiret gecesi demektir. Regaib, ihsanın ve hayrın bol olduğu gece demektir.
İslam inancına göre herkesin bir eceli vardır. Bu ecel ne geri alınır, ne de ileri alınabilir. Nitekim Kuran-ı Kerim'de bu konuda şöyle buyrulmaktadır: "Her ümmet için takdir edilen bir ecel vardır. Ecelleri geldiği zaman ne bir an ileri ne de geri alınamaz." (Araf 34)
İslam inancına göre nazar vardır. Onun için nazar değmesine karşı Allah'a sığınılmalıdır, ondan yardım dileyip ona ibadet edilmelidir. Nitekim Peygamber efendimiz nazar ile ilgili şöyle buyurmaktadır:" Bir kimsenin kendisini veya kardeşlerinin bir şeyi hoşuna giderse, bereketle ona dua etsin. Çünkü göz değmesi haktır."
Allah, tarih boyunca insanlara doğru yolu göstermek, onları dünya ve ahirette mutlu kılacak ilkeleri bildirmek, insanların akıllarıyla cevaplarını bulmaları imkansız bazı konularda onları aydınlatmak üzere Peygamberler göndermiştir.
Kur'an-ı Kerim'de denizden elde edilen yiyeceklerin helal olduğu bildirilmektedir. Nitekim Kur'an-ı Kerimde mealen şöyle buyrulmaktadır: "Deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı."(Maide 96) Hz. Peygamber de, "onun suyu temiz, ölüsü helaldir." buyurmuştur.
Gıybet, Müslüman veya kafir olsun fark etmeksizin ki bir kimsenin ayıbını ve kusurunu, onu kötülemek için arkasından söylemek ve başkalarına anlatmaktır.