Sayfa Yükleniyor...
Başrolünde Adile Naşit ve Münir Özkulun oynadığı Aile Şerefi diye bir film vardı. Evin babası seyyar su satıcısı Rıza (Münir Özkul) yerine göre sert, bazen de ağlayabilecek kadar yufka yürekli, ailesi için çalışan, didinen, tek kaygısı çocuklarını düzgün bir şekilde büyütüp yuva sahibi yapmak olan biri. Evin annesi (Adile Naşit) bu yaşam kavgasında iç işleri bakanı, evi derleyip toplayan, neşeli, çalışkan, hareketli ve kendisine ait bir dakikası dahi olmayan biri.
Mustafa Koç 21 Ocakta vefat etti. Allah Rahmet etsin. Arkasından bir sürü yazı yazıldı, çizildi.
Arada beni merak edip resimlerime baktın mı? diye sordu genç kız. Cevabı acele ile bekler bir hali vardı. Belli ki merak ediyordu sorduğu sorunun cevabını. Her gün defalarca bakıyorum diye itiraf etmek istemiyordu adam. Hayır bakmadım. Bakmıyorum dedi. Yalan söylediğinde gözlerini kaçırırdı hep. Yine öyle yaptı. Deniz kıyısındaki iskelenin üzerinde fotoğraf çektiren gelin ve damada baktı. Balıkçı iskelesi, arkadaki küçük kayıkları ile düğün fotoğrafçılarının doğal bir manzarada fotoğraf çekmek için sıklıkla tercih ettikleri bir yerdi. Genç fotoğrafçı daha önce burada defalarca fotoğraf çektiği için ustalıkla gelin ve damadı yönlendiriyor ve nasıl poz vermeleri gerektiğini anlatıyordu.
Hafta sonu Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesinde gezerken tadilata alınan bir dükkanın önünde, küçük bir seyyar tezgahta bir şeyler satan yaşlı bir kadın, yan yana koyduğu iki kasanın üzerine serdiği örtüde namaz kılmaya çalışıyordu. Oturdum biraz onu izledim.
Rivayet edilir ki, Londra'nın kenar mahallelerinde oturan lise öğrencisi genç kız, arkadaşına ders çalışmaya gitmişti. Gece yarısı evine dönerken, aydınlık ve kalabalık caddeden dolaşma yerine, iki ev arasındaki parkın içinden kestirme yapmak istedi. Park loş ve gecenin o saatinde bomboştu. Kız ağaçların arasında yürürken bir karaltı fırladı ve saldırdı. Kız çığlık çığlığa koşmaya başladı. Sesi duyanlar koştular. Kız evine döndü, saldırgan yakalandı. Geceyi karakolda geçirdi, ertesi gün mahkemeye çıktı...
Sabah saatin alarmı ile uyandım. Yorganın dışında buz gibi bir hava. Buğulanmış penceremde su damlaları birikmiş. Penceremin dibindeki mandalinalar sabah güneşinin vurması ile ıslak, parlak bir turuncu, renk almışlar. Havalar bir iki güne böyle devam ederse sanırım onlarda donmaya başlayacaklar.
Her salı saat 22.00da TRT Kent Radyo İzmir de Partnerim Banu İmer ile beraber güzel sunucumuz Berrin Turanın sunuculuğunda kadın- erkek ilişkilerini tartışıyoruz.
Bir doktor arkadaşımla öğlen arası çay içiyoruz.
24 Ekim 2015 tarihinde yazdığımız Her devrin bir modası var başlıklı yazıda kocası ölür ölmez eski sevgilisine koşan Senin stilinden bana ne yarışmacısı bir hanımefendi için o dönemde Çivi Çiviyi söker mantığı ile o ilişkiden bu ilişkiye koşan, bir ilişkideki hasarı diğer ilişkideki sevgi ile kapatmaya çalışan insanlar diye yazmıştık.
Geçenlerde bir arkadaşımla konuşuyoruz.
Erkek: O Instagramda seni takip eden üstü çıplak çocuk kim?
Bizim yazılar daha çok okunsun diye bir şey yapalım dedim.
Bu mektubu sana yazmak istedim. Aslında yazmamam lazımdı değil mi? Öyle konuşmuştuk seninle. Bir gün ayrılırsak çok yüz göz olmayalım demiştin, ilk çıktığımız dönemde evime yakın deniz kenarında dolaşırken. Hatırladın mı? Bende sevmem zaten öyle vıcık vıcık ağlayanları demiştim. Sana beni bırakmak istemeyen eski sevgilimin yaptıklarını, sanki biraz da ondan utanarak anlatmıştım. Evimin önüne kadar gelip ağlamasını. Seni bırakmak istemiyorum deyip bana yalvarmasını. Sanki biraz da gururlanmış mıydım? Belki de seni etkilemek istedim bilemiyorum.
İki gündür boğazımda hafif bir yanma ve halsizlik var.
Tıp fakültesinde okuduğum zamanlar.
Varsın böyle geçse de bütün ömür kendimi avuturum gerçekten de yapılabilir bir şey mi?
Deli Petro ve ordusu plansız bir şekilde Rusyadan Karadenize, güneye inerken, Osmanlı ve Kırım kuvvetleri tarafından, Romanyanın Staneşti kasabası yakınlarında Prut nehri Rus ordusunun arkasında kalacak şekilde çembere alınıyor.
Kafam karmakarışık yine.
Yaşlı hastaları daha çok seviyorum. İçeri girer girmez şapkalarını çıkarmaları, saygılı ve seviyeli bir şekilde konuşmaları, sözünü kesmeden dinlemeleri, internetten okuduğu 3 kelime ile sana caka satmaya çalışmamaları başlıca sevme nedenlerimden.
Kadın: Senin eklediğin o sarışın kadın kim?
Yavaş yavaş bir okur kitlemiz oluştu çok şükür.
Türkiye farklı bir ülke. Her an her şey yaşanabilir. Yaşanıyor da zaten. Ülkenin bir kısmında yılbaşı kutlamaları ve tatili hangi mekanda geçirelim telaşları bir yanda da 1 aydır sokağa dahi çıkamama, çatışma ve hendeklerle dolu yerler. Hangi ülkede bunlar olabilir ki? Neşe ile başladığın bir gün anında saçma sapan bir şeyle kabusa dönebiliyor. Arabamın trafik sigortasını yaptıracaktım bu gün. Malum hükümetimiz Trafik sigortalarını bizim için zorunlu ama sigortalar için serbest hale getirdi. Yani başka bir tabiri ile bizi sigortacıların kucağına oturttu. Oturduğumuz yerde ne olduğu tamamen sigortacının insafına kalmış bulunuyor. Yani biz bu sigortayı yaptırmak zorundayız. Sigortacıda bu hizmetin karşılığında istediği fiyatı söylemekte serbest. Adı üstünde Zorunlu Trafik Sigortası.