Sayfa Yükleniyor...
Bundan sonra tüm yazılarımı kadınlar için yazacağım. Gördüğüm kadarıyla erkeklerin benim yazımı pek okudukları yok. Çünkü yorumların ya da eleştirilerin çoğu kadınlardan geliyor. Tabi cinsler arası kıskançlık hastalığı ya da Ulan bu adam bile ünlü oldu ben olamadım düşüncesiyle erkekler benim yazılarıma ilgi göstermiyor olabilir.
Sudanda beraber çalıştığım Türk tarihinin en büyük cerrahlarından biri olan arkadaşım Erdinç Kınalının İzmir Bayındıra tayini çıktı.
Kadınlar ve Aşk başlıklı yazı son zamanlarda en çok ilgi çeken yazılardan biriydi. Facebook sayfamda yazının kahramanı genç kızımız ile ilgili çok yorum yapıldı. Yorum yapmaktan çekinenler ya da sürekli Deniz Arslanın, Kadınlar ve Aşk yazısına yaptığın yoruma falanca kişi de yorum yaptı diye sık sık bildirim almak istemeyenler özelden mesaj attılar. (Bu arada iki tane facebook adresim olduğunu hatırlatır, birinde yorum ve beğeni göremeyenlerin diğer adrese bakmalarını rica ederim.)
Geçtiğimiz gün bir kadınla yemeğe çıktım. Kardeşim senin özel hayatından bize ne? diye kızmayın hemen. Neticede yazarlıkta belli bir süreyi aştım ve sizinle de bir yere kadar samimi olduk. Artık yavaştan özel hayata girmemizin bir sakıncası yok diye düşünüyorum. Ben öyle Ertuğrul Özkök gibi Tansu Hanımla yediğim içtiğimden ya da Serdar Turgut gibi Red Light Districtte gittiğim mekandaki maceralarıma girmeyeceğim. Ama sonuçta biz yazarlar biraz da hayattan besleniriz. Bu nedenle yaşadıklarımız, gördüklerimiz, yediklerimiz ile ilgili arada da olsa bir şeyler yazmamızı makul karşılayacağınızı umuyorum
Dün uzun süredir görmediğim bir arkadaşım aradı. Hocam yarın ne yapıyorsunuz? diye sordu. Çeşmede Plaj Voleybolu Turnuvası vardı ve izlemeye gidecektim. Eski bir voleybolcu olan arkadaşım gelmek istediğini söyleyince sabah kahvaltı sonrası erkenden yola çıktık.
İnsanlar bu kadar mı sahte? Duygular bu kadar mı yüzeysel? Sevgiler bu kadar mı yalan?
Bazen sadece oturup televizyon seyretmek istiyorum.
Geçenlerde yazdığım Müslümanlık bu mu? başlıklı yazımızda yüzde 99.2 si Müslüman olan ülkemizde yaşanan bu nefret temelinde gelişen olayların dinimiz İslam ile bağdaşmadığını, Kuran-ı Kerimden ayetlerle açıklamaya çalışmıştım.
Futbol ile ilgili yazdıklarımız beklediğimiz kadar da ses getirmedi.
Haberi Facebook sayfamda bir arkadaşımın yazısı ile öğrendim.
Her şey para için başlıklı yazımız çıktıktan sonra okuyucular ikiye ayrıldı. Bir kısmı Abi iyi bir konuya değinmişsin. Biz 500 bin Avro verecek kadar zengin değiliz diye destek verici mesajlar attı.
Levent Kırca vefat etti. Allah rahmet etsin. İyi insandı. Her şeyden önce insandı.
Adam bir doğa aşığı. Senenin büyük kısmını dağlarda, ovalarda, çadırında geçiriyor.
Diyanetin verilerine göre Türkiyenin yüzde 99,2si Müslüman.
Ülkenin gündemine yetişmek mümkün değil. Mardin Savurdan çıkarak Akıllılık edip Amerikaya kaçan ve orada Nobel ödülü alan Aziz Sancar ile ilgili birkaç yazı yazmıştım. Dün yayınlanan Nobel ve Düzen yazımızda ülkemizden de Nobel ödülü alabilecek çalışmacıların çıkması için çözüm önerilerimizi sıralamıştık.
Yani ne yazacağını bilemiyor insan bazen. Bu gün de o günlerden biri işte.
Üniversitelerimizden neden Nobel çıkmaz konusunda yazıları yazınca üniversiteden bazı arkadaşlarımız bize serzenişte bulundu.
Neden Türkiyeden Nobel Tıp ödülü alan çıkmaz konulu yazımız çok tuttu. Bizde devamını yazalım dedik.
Eylülün 22sinde yazdığımız Sonuç; Sıfır başlıklı yazımızda ülkemizde 84 tane Tıp fakültesi ve binlerce Profesör olmasına rağmen Nobel Tıp ödülünü bu güne kadar neden alamadığımızı irdelemiştik. O yazıda Üniversitede bir asistanın hocalığa yükselmesinin hangi yollardan geçtiğini yazmış genç meslektaşlarıma bir nevi klavuz hazırlamıştım.
İlginç bir ülkedeyiz. Bir şeyler yazarsın başın belaya girebilir.