Sayfa Yükleniyor...
"Hocam bizim işçi bayramımız bile size yaradı" dedi bir arkadaşım. Hakikaten de öyle olmuştu.
Ölüm neden küçükleri bulur, neden? diye önümdeki resimlere bakıp dişlerimi, yumruklarımı sıkıyorum. Şimdi onları sevenler onları bir daha görememenin, koklayamamanın, sarılamamanın derin sancısı ile baş başa kaldılar.
Oyuncu Bensu Soral ve iş adamı sevgilisi Hakan Baş yakın dostları ile Arnavutköydeki Eftelya Balıka gitmişler. Toplamda 7 kişi 6 bin liralık hesap ödemiş.
Kızım bu caniyle 3 yıl önce bizim karşı çıkmamıza rağmen evlendi. Evlenmesine rağmen okuması için Kıbrısa gönderdim. Ben memurum, maaşımın büyük bölümünü kızıma gönderdim, asalak kocası da benim paramla yaşıyordu demiş bir baba.
Geçen hafta çarşamba ve perşembe günü yazdığım Bir Kadının En Büyük Düşmanı Kimdir? başlıklı yazı her zaman olduğu gibi oldukça fazla ilgi gördü. (http://ilksesgazetesi.com/yazar/bir-kadinin-en-buyuk-dusmani-kimdir-4416.html ) Yazı binlerce kez paylaşıldı, 5 milyon okunma sayısına ulaştı demeyeceğim çünkü öyle bir şeyin gerçek olmayacağını siz de, ben de biliyoruz. Ama şunu net şekilde söyleyebilirim ki; yazı normal ortalamanın üstünde okundu, yorumlandı.
Taşı sıksa suyunu çıkartır derler ya bazı insanlar için. Daha başka bir şekilde açıklayacak olursak hani Kırkpınara katılan pehlivanlar gibi uzun boylu, yapılı, kalın boyunlu, saçları asker tıraşlı bir delikanlı içeri girdi.
22. İzmir Kitap Fuarına gittiğimiz pazar günü arabamızı park etmek için bildiğim bir otoparka yöneldiğimde, herkesin benim gittiğim yere gitmek istediğini bilemezdim. Üstelik oradan yer bulamayıp geri dönenler, iki şerikli daracık yola sağlı sollu park edenler, gidiş yönündeki şeridin ortasına öylece, yol onun babasının malıymış gibi park edip, müşteri bekleyen taksiler yüzünden trafik durmuştu. Ara ara bir iki metre yol açılıyor, o mesafeyi giderken bir an önce buradan nasıl çıkacağımı düşünüyordum.
Senin adını ben koydum" dedi dayım. Ağzındaki sarma sigaradan derin bir nefes alıp sararmış bıyıklarının arasından dışarı verirken, duvara yasladığı başını yukarıya kaldırdı. Orada bir şeye bakıyormuş gibi durdu bir süre.
Elimle kandan kirlenmiş saçlarını okşadım. Yüzüne baktım. Tıpkı yatağında öylece uyuyormuş gibiydi. Bazen sabahları onu uyandırmaya kıyamadığımda yatağın kenarına oturur dakikalarca onun yüzünü, yanaklarını, kirpiklerini, dudaklarını izlerdim. Ne kadar güzel bir çocuktu. Nazarım değiyor mudur acaba? diye düşünür, bakışlarımı kaçırırdım hemen. Nazarımın olma ihtimaline kızıp sağ elimle kulak mememi sertçe çekiştirir yatağın demirine Tüh tüh tüh maşallah diye vurur Nazar değmesin derdim.
Jada Sezer ya da Türkçesi ile Ceyda Sezer uluslararası çapta ünlü olan ilk Türk top modelmiş.
Erkek: Hayatım bu akşam ağabeyimler yemeğe geliyorlar haberin olsun.
Deniz Bey referandumla ilgili bir şey yazdığınızı görmedim dedi bir okurum, görünürde soru işareti olmayan ama esasen soru olan bir cümleyle.
denars35@gmail.com
Ne yazıyorsun? diye sordu.
Artık buranın müdavimi olduğumdan dükkân sahipleri tarafından Hocam hoş geldiniz diye gülümsenerek karşılanıyorum. Böyle bir yere göre oldukça bakımlı, saçları düzgün şekilde taralı, her gün muntazam şekilde sinek kaydı tıraşı olan ve İngiliz kraliyet ailesine hizmet edermiş gibi işini ciddiyetle yapan çaycı, yan masadan gazeteyi alarak önüme koydu. Diğer gazete yok mu? dedim. Çünkü önüme koyduğu gazete daha ziyade propaganda amaçlı birkaç kâğıt parçasıydı.
Sevdiğim bir şairin ölüm haberini okudum bu sabah...
Batuhan Ekşi, Kalbimdeki Deniz dizisinde Hazal Adıyamanla senaryo gereği aşk yaşıyormuş. Sevgilisi Ece Samlı ile evlilik planları yapan oyuncu, kalbini partnerine kaptırdı.
Erkek: Ohhh ne yedik be. (Kodluğa uzanıp karnını ovmaya başlar.)
Dünkü yazımın devamıdır..
Ne haber? Nasılsın görüşmeyeli? diye sordum. Uzun zamandır onu görmemiştim. Yıllar önce, bir ara aynı yerde beraber çalışmıştık. Yakışıklı, karizmatik, iyi giyinen, kendine bakan biriydi.
Bazen kolayca öfkelenebiliyorum. Böyle durumlarda da kendimi tutmakta güçlük çekiyorum. Hatta bazen tutmayayım kendimi diyorum ama yapacağım şeylerin sonuçlarını düşündükçe yapmaktan vazgeçiyorum.
Biyolojik yaşım 40 ama ben kendimi hala 19 yaşında gibi hissediyorum dedi.
Başbakanlık tarafından 2005te yılın öğretmeni seçilen R.G.S.nin, 19 yıl sahte diplomayla öğretmenlik yaptığı ortaya çıkmış.